çevrimli | * İşi iyi yöneten, becerikli, idareli. |
çevrimsel | * Çevrimle ilgili veya çevrim biçiminde olan, devrî. |
çevrinme | * Çevrinmek işi, tavaf. |
çevrinmek | * Bir şeyin etrafında saygı ile dolanmak, tavaf etmek. |
çevrinti | * Bir şeyin kendi ekseni çevresinde sürekli dönmesi. * Su ve hava çevrintisi. * Çeşitli tahıl karışığı. |
çevriyazı | * Bir yazıyı bütün ses inceliklerini belirterek başka bir alfabeye çevirme yolu, yazıçevrimi, transkripsiyon. |
çeyiz | * Gelin için hazırlanan her türlü eşya. |
çeyiz çemen | * Eksiksiz, kusursuz çeyiz. |
çeyiz düzmek | * çeyiz hazırlamak. |
çeyizci | * Çeyiz hazırlayan veya satan kimse. |
çeyizcilik | * Çeyiz hazırlama veya satma işi. |
çeyizleme | * Çeyizlemek işi. |
çeyizlemek | * Evlenecek kızın çeyizini hazırlayıp vermek. |
çeyizlenme | * Çeyizlenmek işi. |
çeyizlenmek | * Çeyizli duruma gelmek veya getirilmek. |
çeyizli | * Çeyizi olan. |
çeyizlik | * Çeyiz olarak hazırlanan, çeyiz için ayrılan. * Çeyiz eşyası. |
çeyizsiz | * Çeyizi olmayan. |
çeyrek | * Dörtte bir. * Gümüşmecidiyenin dörtte biri değerinde olan beşkuruş. * On beşdakikalık zaman. * Alman markı. |
çeyrek final | * Bir yarışmada ikili eşlemelerle son sekiz takımın oluşturduğu grup veya aşama. |
çeyrek finalist | * Çeyrek final aşamasına yükselme başarısını gösteren ekip veya kişi. |
çeyrek son | * Koşullarda yarıfinal yarışına katılacak dört kişiyi seçmek üzere sekiz kişi veya dört takımıayırmak için sekiz takım arasında düzenlenen seçme yarışı. |
çeyrekleme | * Çeyreklemek işi. |
çeyreklemek | * Süt çocuklarının kollarınıve bacaklarınıçaprazlayarak vücutlarına idman yaptırmak. |
çeyreklenme | * Çeyreklenmek işi. |
çeyreklenmek | * Çeyreklemek işi yapılmak. |
-çı | * Bkz. -cı/ -ci. |
çı ban | * Vücudun herhangi bir yerinde oluşan ve çoğu, deride şişkinlik, kızartı, ağrıve ateşile kendini gösteren irin birikimi. |
çı ban ağırşağı | * Çı banın patlamak üzere olan yeri. * Ağır sonuçlar doğurabilecek durum veya sorun. |
çı ban işlemek | * çı ban irin akıtmak. |
çı banbaşı | * Kurcalandığı, üzerine düşüldüğü takdirde ağır veya kötü bir sonuca varacak olan tehlikeli sorun veya konu. |
çı banın başınıkoparmak | * ağır bir sorunun patlak vermesine yol açmak. |
çı banlaşma | * Çı banlaşmak durumu. |
çı banlaşmak | * Çı ban durumuna gelmek. |
çıdam | * Sabır. |
çıdama | * Çıdamak işi. |
çıdamak | * Sabretmek. |
Çıfıt | * Yahudi. * (küçük ç ile) Hileci, düzenbaz. |
çıfıt çarşısı | * Türlü şeylerin karmakarışık bir durumda bulunduğu yer. |
Çıfıtlık | * Yahudilik. * (küçük ç ile) Hilekârlık, düzenbazlık. |
çıfıtlık etmek | * hile yapmak, düzenbazlık etmek. |
çığ | * Dağın bir noktasından kopup yuvarlanan ve yuvarlandıkça büyüyen kar kümesi. * Bölme veya paravana. |
çığdüşmek | * dağda aşağıçığyuvarlanmak. |
çığgibi büyümek | * (bir olay için) birdenbire ve etkileyici bir şekilde büyümek. |
çığa | * Mersin balığının, yumurtasından havyar yapılan türü (Acipenser ruthenus). |
çığa | * Horoz, cennet kuşu gibi birtakım kuşların kuyruğundaki tüylerden en uzun ve gösterişli olanı. |
çığalanma | * Çığalanmak işi. |
çığalanmak | * (atın kuyruğu) Horoz kuyruğu gibi dikilmek. |
çığıltı | * Çığlıkla karışık ses. |
çığır | * Çığın kar üzerinde açtığı iz. * Hayvanların gide gele açtıkları ince yol, keçi yolu, patika. * İz. * (başkalarının da uyabileceği) Yeni bir biçim, yöntem veya yol. * Büyük hattatların sanat yolu. |
Kategoriler