Kategoriler
Ç SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük Ç Sayfa 31

çıkra * Sık çalı.
çıkralık * Çıkra ile örtülü yer.
çıkrık * Kuyudan kovayıçekmeye yarayan ve el ile çevrilen araç.
* İplik bükmek, iplik sarmak gibi işlerde kullanılan, el veya ayakla çevrilen dolap.
* Ağır bir şeyi çekecek ipin sarılmasına yarayan ve bir eksen üzerinde uzunca bir kolla çevrilerek dönen
silindir.
çıkrıkçı * Çıkrık yapıp satan kimse.
* Elyaf fitillerini incelterek iplik veya elyaf yünü hâline getiren ve boşmakaralara saran bir makine.
çıkrıkçılık * Çıkrık yapma işi veya satma.
çıkrıkçın * Bir ördek türü.
çıkrıklı * Çıkrığı olan.
çıkrıksız * Çıkrığı olmayan.
çıktı * Üretim sonucu ortaya çıkan ürün, girdi karşıtı.
* Artık.
* Bilgisayarda yazılan bir metni kâğıda dökme.
* Mezuniyet belgesi.
-çıl * Bkz. -cıl / -cil.
-çıl * Küçültme sıfatlarıtüreten ek: ak-çıl, kır-çıl vb.
çılan * İri bir çeşit çiğde.
çılbır * Yoğurtlu yumurta yemeği.
çılbır * Yulara takılan ip veya zincir.
çıldır çıldır * Canlıcanlı.
* Parlak parlak, parlayarak.
çıldırasıya * Çıldıracak gibi, pek çok.
çıldırış * Çıldırmak işi veya biçimi.
çıldırma * Çıldırmak işi.
çıldırmak * Delirmek, aklını oynatmak.
* Israrla istemek, büyük arzu göstermek.
çıldırtıcı * Çıldırtmak işini yapan.
çıldırtıcılık * Çıldırtıcı olma durumu.
çıldırtma * Çıldırtmak işi.
çıldırtmak * Çıldırmasına sebep olmak.
çılgın * Aşırıdavranışlarda bulunan, deli, mecnun.
* Çok büyük, aşırı, olağanüstü.
çılgına dönmek * sevniç, öfke, kızgınlık vb. duygular sonucu aşırıölçüde heycanlamak, kendine hâkim olamamak.
çılgınca * Deli gibi, delicesine.
* Aşırı bir biçimde.
çılgıncasına * Çılgın gibi, çılgına dönmüşolarak.
çılgınlaşma * Çılgınlaşmak işi.
çılgınlaşmak * Çılgınca davranışlarda bulunmak.
çılgınlık * Aşırıdavranış.
çılkava * Bkz. cılkava.
çıma * Halat ucu.
çıma vermek * halat uzatmak.
çımacı * Vapur iskelelerinde çıma uzatan veya tutan işçi.
çımacılık * Çımacının işi.
çımbar * Dokuma tezgâhındaki kumaşı germeye yarayan iki tarafıdişli araç, çımbar.
çımkırma * Çımkırmak işi.
çımkırmak * (kuşiçin) Pislemek.
çın * Doğru, gerçek.
çın çın * Metal eşyaya vurulunca çıkan sese benzeyen bir ses çıkararak.
çın çın inletmek * gür ve keskin ses çıkarmak.
çın çın ötmek * sürekli olarak keskin ses çıkarmak.
çın tutmak * doğru olduğunu söylemek, doğrulamak.
çınar * İki çeneklilerden, 30 m’ ye kadar uzayabilen, gövdesi kalın, uzun ömürlü, genişyapraklı bir ağaç (Platanus).
çınargiller * Örneği çınar olan bitki familyası.
çınarımsı * Çınara benzeyen.
çınarımsı isfendan * Çınara benzer akça ağaç türü (Acer psüudoplatanus).
çınarlı * Çınarı olan.
çınarlık * Çınar ağaçlarıçok olan yer.
çınayaz * Açık, mehtaplı, çok soğuk hava.

Bir yanıt yazın