çıkra | * Sık çalı. |
çıkralık | * Çıkra ile örtülü yer. |
çıkrık | * Kuyudan kovayıçekmeye yarayan ve el ile çevrilen araç. * İplik bükmek, iplik sarmak gibi işlerde kullanılan, el veya ayakla çevrilen dolap. * Ağır bir şeyi çekecek ipin sarılmasına yarayan ve bir eksen üzerinde uzunca bir kolla çevrilerek dönen silindir. |
çıkrıkçı | * Çıkrık yapıp satan kimse. * Elyaf fitillerini incelterek iplik veya elyaf yünü hâline getiren ve boşmakaralara saran bir makine. |
çıkrıkçılık | * Çıkrık yapma işi veya satma. |
çıkrıkçın | * Bir ördek türü. |
çıkrıklı | * Çıkrığı olan. |
çıkrıksız | * Çıkrığı olmayan. |
çıktı | * Üretim sonucu ortaya çıkan ürün, girdi karşıtı. * Artık. * Bilgisayarda yazılan bir metni kâğıda dökme. * Mezuniyet belgesi. |
-çıl | * Bkz. -cıl / -cil. |
-çıl | * Küçültme sıfatlarıtüreten ek: ak-çıl, kır-çıl vb. |
çılan | * İri bir çeşit çiğde. |
çılbır | * Yoğurtlu yumurta yemeği. |
çılbır | * Yulara takılan ip veya zincir. |
çıldır çıldır | * Canlıcanlı. * Parlak parlak, parlayarak. |
çıldırasıya | * Çıldıracak gibi, pek çok. |
çıldırış | * Çıldırmak işi veya biçimi. |
çıldırma | * Çıldırmak işi. |
çıldırmak | * Delirmek, aklını oynatmak. * Israrla istemek, büyük arzu göstermek. |
çıldırtıcı | * Çıldırtmak işini yapan. |
çıldırtıcılık | * Çıldırtıcı olma durumu. |
çıldırtma | * Çıldırtmak işi. |
çıldırtmak | * Çıldırmasına sebep olmak. |
çılgın | * Aşırıdavranışlarda bulunan, deli, mecnun. * Çok büyük, aşırı, olağanüstü. |
çılgına dönmek | * sevniç, öfke, kızgınlık vb. duygular sonucu aşırıölçüde heycanlamak, kendine hâkim olamamak. |
çılgınca | * Deli gibi, delicesine. * Aşırı bir biçimde. |
çılgıncasına | * Çılgın gibi, çılgına dönmüşolarak. |
çılgınlaşma | * Çılgınlaşmak işi. |
çılgınlaşmak | * Çılgınca davranışlarda bulunmak. |
çılgınlık | * Aşırıdavranış. |
çılkava | * Bkz. cılkava. |
çıma | * Halat ucu. |
çıma vermek | * halat uzatmak. |
çımacı | * Vapur iskelelerinde çıma uzatan veya tutan işçi. |
çımacılık | * Çımacının işi. |
çımbar | * Dokuma tezgâhındaki kumaşı germeye yarayan iki tarafıdişli araç, çımbar. |
çımkırma | * Çımkırmak işi. |
çımkırmak | * (kuşiçin) Pislemek. |
çın | * Doğru, gerçek. |
çın çın | * Metal eşyaya vurulunca çıkan sese benzeyen bir ses çıkararak. |
çın çın inletmek | * gür ve keskin ses çıkarmak. |
çın çın ötmek | * sürekli olarak keskin ses çıkarmak. |
çın tutmak | * doğru olduğunu söylemek, doğrulamak. |
çınar | * İki çeneklilerden, 30 m’ ye kadar uzayabilen, gövdesi kalın, uzun ömürlü, genişyapraklı bir ağaç (Platanus). |
çınargiller | * Örneği çınar olan bitki familyası. |
çınarımsı | * Çınara benzeyen. |
çınarımsı isfendan | * Çınara benzer akça ağaç türü (Acer psüudoplatanus). |
çınarlı | * Çınarı olan. |
çınarlık | * Çınar ağaçlarıçok olan yer. |
çınayaz | * Açık, mehtaplı, çok soğuk hava. |
Kategoriler