dalga periyodu | * Dalgaların arka arkaya iki tepesinin belli bir noktadan geçişsüresi. |
dalga saymak | * boşve aylak durmak. * yersiz ve gereksiz şeylerle uğraşmak. |
dalga sırtı | * Dalganın iki yanındaki çukurlar arasındaki yüksek kesimi. |
dalga tepesi | * Dalganın en yüksek noktası. |
dalga uzunluğu | * Dalga boyu. |
dalga yüksekliği | * Denizlerde dalga çukuru ile dalga tepesi arasındaki düşey mesafe. |
dalgacı | * İşine gereken önem ve dikkati göstermeyen. |
dalgacıMahmut | * yapılması gerekli bir işi benimsemeyen, kaytarıcı. |
dalgacık | * Küçük dalga. |
dalgacılık | * Dalgacı olma durumu, kaytarıcılık. |
dalgakıran | * Kıyıkuruluşlarını, tekneleri, dalgaların yıpratıcıetkisinden korumak veya gemilerin yük alıp boşaltmasını sağlamak amacıyla liman ve iskele önlerine yapılan uzun set. |
dalgalandırıcı | * Bir sıvıyıveya ortamıdalgalanmaya sürükleyici. |
dalgalandırış | * Dalgalandırmak işi veya biçimi. |
dalgalandırma | * Dalgalandırmak işi. |
dalgalandırmak | * Dalgalıduruma getirmek. |
dalgalanış | * Dalgalanma işi veya biçimi. |
dalgalanma | * Dalgalanmak işi. * Mal fiyatlarının türlü sebeplerle inişi veya çıkışı. * Bir toplumda uyumsuzluktan doğan karışıklık. * Koşu duruşunda, dizlerin hafif bükülmesinden ve kolların gevşek olarak öne yukarıdoğru kaldırılmasından sonra, dizlerin gerilerek gövdenin doğrulmasıyla vücudun diz, kalça, bel, sırt, başve kollarda geliştirdiği bir dalga hareketi. |
dalgalanmak | * Dalga oluşmak. * Hareket durumunda olmak, kıpırdamak. * (renk için) Ton değiştirmek. |
dalgalanmaya bırakmak | * paranın gerçek değerini bulması için girişimde bulunmadan beklemek. * bir konu için girişimde bulunmadan beklemek. |
dalgalı | * Dalgası olan. * Dalga dalga görünen. * (saç için) Kıvrımlı. * (renk için) Açıklıkoyulu. * Belli dalga boylarınıalabilen. |
dalgalıakım | * Bir çevrimde akışyönü sürekli değişen akım, alternatif akım. |
dalgalıakım üreteci | * Dalgalıelektrik akımıveren üreteç, alternatör. |
dalgaölçer | * Oluşan dalgaların yüksekliğini ve derinliğini, çukurunu ölçen alet. |
dalgasına taşatmak | * işini bozmak, keyfini kaçırmak. |
dalgasınıtaşlamak | * (birinin) işini bozmak. |
dalgasız | * Dalgası olmayan. |
dalgaya düşmek (veya gelmek) | * yanılmak, dalgınlıkla unutmak. |
dalgaya getirmek | * birinin dalgınlığından yararlanarak onu kandırmak. |
dalgayı başa almak | * gemi veya sandalın başınıdalgaların geldiği yöne çevirmek. |
dalgı | * Gaflet, aymazlık. |
dalgıç | * Genellikle özel donanımla su yüzeyi altında çalışmayımeslek edinen kimse, balık adam, kurbağa adam. * Birinden habersiz bir şey almak huyunda olan kimse. |
dalgıç böcekler | * Sivrisinek kurtçuklarına saldırarak yok eden, durgun sularda yaşayan kın kanatlılar familyası. |
dalgıç elbisesi | * Dalgıçların su altında hareketlerini engellemeden vücutlarını çeşitli etkenlerden korumak için özel olarak yapılmışelbise. |
dalgıç gözlüğü | * Su altında görmeyi sağlayan ve içine su girmeyecek biçimde yapılmışgözlük. |
dalgıç kuşları | * Gagaları bir kılıfla örtülü, kanatlarıve kuyruğu kısa, ayaklarıperdeli, iyi yüzen ve dalan bazıkuşları içine alan kuşlar takımı. |
dalgıç kuşu | * Dalgıç kuşlarından, Amerika ve Avrupa’nın kuzeyinde yaşayan bir hayvan (Colymbus glacialis). |
dalgıç kuşugiller | * Kuşlar sınıfının dalgıç kuşlarıtakımına giren bir familya. |
dalgıç tüpü | * Dalgıçların su altında uzun süre kalmaları için solunum yapmalarınısağlayan tüp. |
dalgıçlık | * Dalgıcın mesleği. |
dalgın | * Çevresinde olup bitenleri fark edemeyecek kadar düşüncelere dalmışolan veya dikkatini belirli bir konu üstünde toplayamayan, gafil. * Kendinden geçmiş. |
dalgın dalgın | * Çevresiyle ilgilenmeden, düşünceli olarak. |
dalgınca | * Dalgın bir biçimde, dalgın olarak. |
dalgınlaşma | * Dalgınlaşmak işi. |
dalgınlaşmak | * Dalgın duruma gelmek. |
dalgınlaştırma | * Dalgınlaştırmak işi. |
dalgınlaştırmak | * Dalgın duruma getirmek. |
dalgınlığına gelmek | * dalgınlık dolayısıyla fark edememek. |
dalgınlığına getirmek | * birinin dalgınlığından yararlanıp kendi isteğini gerçekleştirmek. |
dalgınlık | * Dalgın olma durumu veya dalgınca davranış. * Derin uyku durumu. |
dalgır | * Bir yüzeyde renk dalgalanmasısonucu görülen parlaklık, meneviş, hare. |
Kategoriler