Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 68

dopingleme * Doping yapma.
dopinglemek * Doping yapmak.
doru * Gövdesi kızıl, ayaklarıve yelesi koyu renkli olan (at).
* Bu renkte olan (at donu).
doruk * Dağ, ulu ağaç gibi yüksek şeylerin tepesi, en yüksek yeri, zirve, şahika.
* En üstün başarıdüzeyi.
doruk çizgisi * Yüksek dağlarda, doruk uçlarını birbirine bağlayan ve bitişik iki aklanıayıran sınır.
doruk dal * Aşıdan gelişen sürgünün dik uzaması ile oluşan ve ağacın gövdesini meydana getiren dal.
doruk toplantısı * Devlet katındaki en yetkili kişilerin bir araya gelerek yaptıkları görüşme.
doruklama * Doruklamak işi.
* Tepeleme.
doruklamak * Bir kabıtepeleme doldurmak.
dorum * Deve yavrusu.
dosdoğru * Çok doğru.
* Sağa sola sapmadan.
dost * Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen (kimse), düşman karşıtı.
* İyi geçinen, aralarında iyi ilişki bulunan.
* Erkek ve kadının evlilik dışı ilişki kurduğu kimse.
* Bazıhayvanların sahibine gösterdiği sevgi için kullanılır.
* Bir şeye düşkün olan, aşırı ilgi duyan kimse.
dost ağlatır, düşman güldürür (veya dost sözü acıdır) * dost olan kimsenin söylediği söz, acıda olsa, insanın iyiliği içindir.
dost başa, düşman ayağa bakar * temiz giyinip kuşanmanın gerekliliğini anlatır.
dost düşman * Herkes (herkese).
dost edinmek * dost kazanmak.
dost kara günde belli olur * gerçek dostlar ancak üzüntülü, sıkıntılı günlerde insanıyalnız bırakmamakla belli olur.
dost kazığı * Dost bilinen kimseden gelen zarar veya kötülüğü anlatırken kullanılır.
dost olmak * yakınlık kurmak, ahbap olmak.
dost tutmak * (erkek veya kadın) evlilik dışı ilişki kurmak.
dosta düşmana karşı * dostalara üzüntü vermemek, düşmanlarıda sevindirmemek için, ele güne karşı.
dostane * Dostça.
dostça * Dosta yakışır (biçimde).
* Dost gibi.
dostlar alışverişte görsün (diye) * gösterişolsun, işgörüyor densin (diye).
dostlar başına * iyi bir şeyi dostaları için de dilemek amacıyla kullanılır.
dostlar başından ırak * kötü bir durumun ağırlığını belirtmek için kullanılır.
dostlar şehit, biz gazi * tehlikeli işleri başkalarına bırakıp kendileri sonuçtan yararlanmak için bir kenara çekilenlerin bencilliğini
alay yollu anlatır.
dostlaşma * Dostlaşmak işi veya durumu.
dostlaşmak * Dost durumuna gelmek, dost olmak.
dostluk * Dost olma durumu; dostça davranış.
dostluk başka, alışveriş başka * iki kişi arasındaki dostluk, alışverişte birinin ötekine özveri ile davranmasını gerektirmez.
dostluk etmek * yakınlık kurmak, dost gibi candan davranmak.
dostluk kantarla, alışverişmiskalle * işilişkilerine dostluk karıştırılmamalıdır anlamında kullanılır.
dostluk kurmak * yakınlık, ahbaplık kurmak.
dostluk okkayla, alışverişdirhemle * “dostluğun tartısı olmaz, alışverişise ölçüye göre olur” anlamında kullanılır.
dostsuz * Dostu olmayan.
dostun attığıtaş başyarmaz * dostun acısözünden veya sert davranışından insana kötülük gelmez.
dosya * Aynıkonu, aynıkimse, aynı işle ilgili belgeler bütünü.
* Bu gibi belgelerin toplandığıkartondan kap.
dosya açmak (veya hazırlamak) * bir kimse, konu veya işle ilgili yeni bir dosya düzenlemek.
dosyalama * Dosyalamak işi.
dosyalamak * (yazıları) Dosyaya koymak.
dosyalanma * Dosyalanmak işi.
dosyalanmak * Dosyalamak işi yapılmak veya dosyalamak işine konu olmak.
doya doya * Doyuncaya kadar.
doyasıya * Doyuncaya kadar, bol bol.
doygu * Yaşamayısağlayacak besin, rızk.
doygun * Her türlü ihtiyacını gidermişolan, tatmin olmuş, müstağni.
doygunlaşmak * İyice doymak veya doygun bir duruma gelmek.
doygunluk * Doygun olma durumu veya gönül tokluğu, istiğna, tatmin.
* Bir isteğin yerine gelmesi, bir şeyin elde edilmesi, varılmak istenen bir hedefe ulaşılmasından doğan duygu,
tatmin.
doyma * Doymak işi.
* a) bir gazın, belli bir sıcaklıkta o sıcaklığa özgü olan en büyük basınç altında bulunması; b) yeğinliği gittikçe
artırılan bir manyetik alanın içindeki bir çelik çubuğun alabileceği en çok manyetizmayıalmışolması.
* Bir sıvının içinde belli bir cisimden eriyebilecek en çok miktarın erimiş bulunması, iş ba.

Bir yanıt yazın