Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 71

döndürüp dolaştırmak * dolaylıyoldan anlatmak.
döndürüş * Döndürmek işi veya biçimi.
döne döne * Dönerek, çevrilerek.
döneç * Dalgalıakımlıelektrik motor veya dinamolarında hareketli bölüme verilen ad, rotor.
dönek * İnanç ve düşüncesini sık sık değiştiren, sözüne güvenilmeyen, kaypak.
dönekçe * Döneğe yakışacak biçimde (olan).
döneklik * Dönek olma durumu.
* Döneğe yakışacak biçimde davranış.
dönel * Kendi ekseni çevresinde dönerek oluşmuş.
döneleme * Dönelemek işi.
dönelemek * Dolaşmak, dolaşıp durmak.
dönelme * Dönelmek işi.
dönelmek * En yüksek noktaya çıktıktan sonra alçalmaya başlamak.
dönem * Belli özellikleri olan zaman parçası, devre, devir, periyot.
* Bir çağiçinde belli özellikleri olan sınırlısüresi.
* Yasama meclisinin iki seçilişi arasındaki zaman süresi, devre.
* Bir yıl içindeki iki ayrıöğretim süresi.
* Boksta üçer dakikalık dövüşme sürelerinden her biri, raunt.
dönemeç * Bir yolun yön değiştirdiği yer, viraj.
* Bir durumda, tutumda, davranışta, düşüncedeki aşama.
dönence * Yer küresi üzerinde, güneş ışınlarının yılda iki kez dik açı ile geldiği, sıcak kuşağın kuzey ve güney
sınırlarını oluşturan ve eşliğin 23° 27° kuzey ve güneyinden geçen çemberleri.
dönence yıl * Güneş’in ilkbahar noktasından art arda iki geçişi arasındaki süre (365 gün 5 saat 48 dakika 46 saniye).
dönencel * Dönence ile ilgili.
dönencel ay * Ay’ın ilkbahar noktasından geçen saat dairesinden art arda iki geçişi arasındaki süre (27 gün 1 saat 43
dakika).
dönenceli * Münavebeli.
dönenme * Dönenmek işi.
dönenmek * Olduğu yerde veya bir şeyin çevresinde dönmek.
* Fırsat kollayarak istediği bir şeyin çevresinde dönmek.
döner * Dönmekte olan, dönen, dönecek biçimde düzenlenen.
* Bir eksene geçirilmişetlerin döndürülerek pişirilmesiyle yapılan kebap, döner kebap.
döner ayna * Arkalıönlü ayna, iki tarafıda aynalıcam.
* İki yüzlü, riyakâr (kimse).
döner kapı * Üç veya dört kanatlı, düşey ekseni çevresinde dönerek geçişsağlayan kapı.
döner kavşak * Yol ortalarına inşa edilmişaksi yöne veya sola dönüşleri sağlayan ada.
döner kebap * Bkz. döner.
döner kule * Kulelerin üzerine kurulmuşkendi ekseni etrafında yavaşça dönen kule.
döner sahne * Bir oyunun sergilenmesi sırasında kolayca dönüp seyircilerin önüne geçebilecek, kullanıma hazır sahne.
döner sermaye * Kamu maliyesi alanında belirli ve sürekli bir amacın elde edilmesi için genel veya katma bütçeden bir
miktar paranın, azaltılmamak şartı ile kuruluşa veya bu kuruluşla ilgili işletmelere verilmesi, mütedavil sermaye.
dönerci * Döner yapıp satan kimse.
dönercilik * Dönercinin işi.
döngel * Muşmula.
döngel orucu * Sürekli olarak aç kalma.
döngü * Bkz. kısır döngü.
dönme * Dönmek işi.
* Biçimi değişmeyen bir şeklin ekseni çevresindeki hareketi.
* Başka bir dinde iken Müslüman olan, mühtedi.
dönme dolap * Eğlence alanlarında, bir eksen çevresinde yukarıdan aşağıdönen ve oturma yerleri olan eğlence aracı.
* Büyük konaklarda bir yerden bir yere yemek geçirmek için duvardaki bir açmaya yerleştirilmişolan
dönebilen dolap.
dönme ekseni * Dönen bir cismin her noktasının çizdiği çemberlerin merkezlerinden geçen doğru.
dönmek * Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek.
* Geri gelmek, geri gitmek.
* Yönelmek.
* Sapmak.
* Bir şeyi andıracak duruma girmek, benzemek.
* Sınıfta kalmak.
* İnanç, din veya düşüncesini değiştirmek.
* Durumdan duruma geçmek, değişmek, olduğundan daha değişik bir durum almak.
* Dolap, dalavere vb. kelimelerle “gizlice yapılmak, çevrilmek” anlamında kullanılır.
* Belirli bir yerde dolaşmak.
* Kendini bir yandan bir yana çevirmek.
* Yönetilmek, düzene konulmak, çekip çevrilmek.
* Bırakılan bir konu veya işe başlamak; söz konusu etmek, hatırlamak.
* Benzemek.
dönmeli * Bir tür halımotifi.
dönük * Dönmüş, çevrilmiş.
* Yönelmiş.
dönülme * Dönülmek işi veya durumu.
dönülmek * Dönmek işi yapılmak.
dönüm * 1000 m² lik bir alan ölçüsü.
* Tekrarlanan belli bir olayın tamamlanmasıve yenisinin başlaması.
* Eni boyu kırkar mimar arşını olan alan ölçüsü.
* Gidip gelme ile yapılan bir işin her seferi.
* Dönmek işi.
dönüm noktası * Bir olayın yeni bir duruma geçme zamanı.
dönümlük * Dönüm ölçüsünde.
* Dönüme yetecek ölçüde olan.
dönüp dolaşmak (veya döne dolaşa) * uzun süre gezmek.
* arayışiçinde olmak, her çareye başvurmak.
dönüş * Dönmek işi veya biçimi.
* Oyuncunun bir ayağınıyerden kesmeden yaptığıdönme hareketi.
dönüşlü * Dönüşü olan.
* Öznesi ile nesnesi bir olan fiil, mutavaat.
dönüşlü çatı * Fiildeki kavramın özneye döndüğünü bildiren çatı. Türkçede bu çatıçoğu kez -n-, bazen de -I- veya -ş- çatı
ekleriyle kurulur: Sevinmek (sev-in-mek), yorulmak (yor-ul-mak), alışmak (al-ış-mak) gibi.
dönüşlü fiil * Kavramın özneye dönüşmesini sağlamak için çoğu kez -n- bazen de -I- veya -ş- çatıekleriyle kurulan fiil,
mutavaat fiili: Öğrenciler sınıflarını geçince çok sevinirler gibi.

Bir yanıt yazın