döndürüp dolaştırmak | * dolaylıyoldan anlatmak. |
döndürüş | * Döndürmek işi veya biçimi. |
döne döne | * Dönerek, çevrilerek. |
döneç | * Dalgalıakımlıelektrik motor veya dinamolarında hareketli bölüme verilen ad, rotor. |
dönek | * İnanç ve düşüncesini sık sık değiştiren, sözüne güvenilmeyen, kaypak. |
dönekçe | * Döneğe yakışacak biçimde (olan). |
döneklik | * Dönek olma durumu. * Döneğe yakışacak biçimde davranış. |
dönel | * Kendi ekseni çevresinde dönerek oluşmuş. |
döneleme | * Dönelemek işi. |
dönelemek | * Dolaşmak, dolaşıp durmak. |
dönelme | * Dönelmek işi. |
dönelmek | * En yüksek noktaya çıktıktan sonra alçalmaya başlamak. |
dönem | * Belli özellikleri olan zaman parçası, devre, devir, periyot. * Bir çağiçinde belli özellikleri olan sınırlısüresi. * Yasama meclisinin iki seçilişi arasındaki zaman süresi, devre. * Bir yıl içindeki iki ayrıöğretim süresi. * Boksta üçer dakikalık dövüşme sürelerinden her biri, raunt. |
dönemeç | * Bir yolun yön değiştirdiği yer, viraj. * Bir durumda, tutumda, davranışta, düşüncedeki aşama. |
dönence | * Yer küresi üzerinde, güneş ışınlarının yılda iki kez dik açı ile geldiği, sıcak kuşağın kuzey ve güney sınırlarını oluşturan ve eşliğin 23° 27° kuzey ve güneyinden geçen çemberleri. |
dönence yıl | * Güneş’in ilkbahar noktasından art arda iki geçişi arasındaki süre (365 gün 5 saat 48 dakika 46 saniye). |
dönencel | * Dönence ile ilgili. |
dönencel ay | * Ay’ın ilkbahar noktasından geçen saat dairesinden art arda iki geçişi arasındaki süre (27 gün 1 saat 43 dakika). |
dönenceli | * Münavebeli. |
dönenme | * Dönenmek işi. |
dönenmek | * Olduğu yerde veya bir şeyin çevresinde dönmek. * Fırsat kollayarak istediği bir şeyin çevresinde dönmek. |
döner | * Dönmekte olan, dönen, dönecek biçimde düzenlenen. * Bir eksene geçirilmişetlerin döndürülerek pişirilmesiyle yapılan kebap, döner kebap. |
döner ayna | * Arkalıönlü ayna, iki tarafıda aynalıcam. * İki yüzlü, riyakâr (kimse). |
döner kapı | * Üç veya dört kanatlı, düşey ekseni çevresinde dönerek geçişsağlayan kapı. |
döner kavşak | * Yol ortalarına inşa edilmişaksi yöne veya sola dönüşleri sağlayan ada. |
döner kebap | * Bkz. döner. |
döner kule | * Kulelerin üzerine kurulmuşkendi ekseni etrafında yavaşça dönen kule. |
döner sahne | * Bir oyunun sergilenmesi sırasında kolayca dönüp seyircilerin önüne geçebilecek, kullanıma hazır sahne. |
döner sermaye | * Kamu maliyesi alanında belirli ve sürekli bir amacın elde edilmesi için genel veya katma bütçeden bir miktar paranın, azaltılmamak şartı ile kuruluşa veya bu kuruluşla ilgili işletmelere verilmesi, mütedavil sermaye. |
dönerci | * Döner yapıp satan kimse. |
dönercilik | * Dönercinin işi. |
döngel | * Muşmula. |
döngel orucu | * Sürekli olarak aç kalma. |
döngü | * Bkz. kısır döngü. |
dönme | * Dönmek işi. * Biçimi değişmeyen bir şeklin ekseni çevresindeki hareketi. * Başka bir dinde iken Müslüman olan, mühtedi. |
dönme dolap | * Eğlence alanlarında, bir eksen çevresinde yukarıdan aşağıdönen ve oturma yerleri olan eğlence aracı. * Büyük konaklarda bir yerden bir yere yemek geçirmek için duvardaki bir açmaya yerleştirilmişolan dönebilen dolap. |
dönme ekseni | * Dönen bir cismin her noktasının çizdiği çemberlerin merkezlerinden geçen doğru. |
dönmek | * Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek. * Geri gelmek, geri gitmek. * Yönelmek. * Sapmak. * Bir şeyi andıracak duruma girmek, benzemek. * Sınıfta kalmak. * İnanç, din veya düşüncesini değiştirmek. * Durumdan duruma geçmek, değişmek, olduğundan daha değişik bir durum almak. * Dolap, dalavere vb. kelimelerle “gizlice yapılmak, çevrilmek” anlamında kullanılır. * Belirli bir yerde dolaşmak. * Kendini bir yandan bir yana çevirmek. * Yönetilmek, düzene konulmak, çekip çevrilmek. * Bırakılan bir konu veya işe başlamak; söz konusu etmek, hatırlamak. * Benzemek. |
dönmeli | * Bir tür halımotifi. |
dönük | * Dönmüş, çevrilmiş. * Yönelmiş. |
dönülme | * Dönülmek işi veya durumu. |
dönülmek | * Dönmek işi yapılmak. |
dönüm | * 1000 m² lik bir alan ölçüsü. * Tekrarlanan belli bir olayın tamamlanmasıve yenisinin başlaması. * Eni boyu kırkar mimar arşını olan alan ölçüsü. * Gidip gelme ile yapılan bir işin her seferi. * Dönmek işi. |
dönüm noktası | * Bir olayın yeni bir duruma geçme zamanı. |
dönümlük | * Dönüm ölçüsünde. * Dönüme yetecek ölçüde olan. |
dönüp dolaşmak (veya döne dolaşa) | * uzun süre gezmek. * arayışiçinde olmak, her çareye başvurmak. |
dönüş | * Dönmek işi veya biçimi. * Oyuncunun bir ayağınıyerden kesmeden yaptığıdönme hareketi. |
dönüşlü | * Dönüşü olan. * Öznesi ile nesnesi bir olan fiil, mutavaat. |
dönüşlü çatı | * Fiildeki kavramın özneye döndüğünü bildiren çatı. Türkçede bu çatıçoğu kez -n-, bazen de -I- veya -ş- çatı ekleriyle kurulur: Sevinmek (sev-in-mek), yorulmak (yor-ul-mak), alışmak (al-ış-mak) gibi. |
dönüşlü fiil | * Kavramın özneye dönüşmesini sağlamak için çoğu kez -n- bazen de -I- veya -ş- çatıekleriyle kurulan fiil, mutavaat fiili: Öğrenciler sınıflarını geçince çok sevinirler gibi. |
Kategoriler