Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 79

duvakçılık * Duvak yapma veya satma işi.
duvaklama * Duvaklamak işi.
duvaklamak * Başınıve yüzünü duvakla örtmek.
duvaklanma * Duvak örtünme.
duvaklanmak * Duvak örtünmek.
* Gelin olmak.
duvaklı * Başıve yüzü duvakla örtülü.
* Doğduğunda, başında zar olan (bebek), perdeli.
duvaksız * Duvağı olmayan.
duvar * Bir yapının yanlarınıdışa karşıkoruyan, iç bölümlerini birbirinden ayıran taş, tuğla vb. gereçlerden yapılan
veya örülen dikey düzlem.
* Bir toprak parçasınısınırlayan taş, tuğla, kerpiçten yapılan engel.
* Engel.
* Sonuçsuz, sonuç vermeyen yer.
* Voleybolda ağüzerinde karşıtakım oyuncusunun vuruşuna karşıkoyma.
duvar ayağı * Yapılarda süs ögesinin dışında görevi olmayan, duvara yapışık, üzerinde yukarıdan aşağıya yivler bulunan
yarım ayak.
duvar çekmek * duvar örmek.
* aradaki ilişkiye son vermek, görüşmemek.
duvar dayağı * Yıkılmaması için duvara eğik olarak konulan destek ağaç.
duvar dişi * İleride eklenecek duvarın iyice tutunması için duvarın bir yerinde bırakılan tuğla çıkıntıları, ekleme dişi.
duvar gazetesi * Duvara asılan, çoğunlukla elle, yazımakinesi ile yazılan okul veya dernek gazetesi.
duvar gibi * çok sağır.
duvar halısı * Duvara asmak üzere dokunmuş, üzerinde genellikle resim işlenmişolan ince halı.
duvar kâğıdı * Duvarlarısüsleyip güzelleştirmek için yüzeylerine yapıştırılan düz veya desenli kâğıt.
duvar pası * İki oyuncunun rakip oyuncuya topu kaptırmadan birbirlerine atmalarıve alan kazanmaları.
duvar resmi * Duvar yüzeyi üzerinde mum boyası, sulu boya, yağlı boya, mozaik veya kazıma gibi tekniklerle yapılan
resim.
duvar saati * Duvara asılısaat.
duvar sarmaşığı * Yaprak dökmeyen, gövde yapraklarısaplı, üst yüzü koyu, alt yüzü açık yeşil renkli, sert ve derimsi, küçük
çiçekli, meyvesi bezelye tanesi büyüklüğünde etli, sarıveya morumsu siyah renkli bir bitki (Hedera helix).
duvar sedefi * Bkz. dalak otu.
duvar takvimi * Duvara asılan, günlük veya aylık durumu ayrıkâğıtlarla gösteren takvim.
duvar yapmak * Bkz. baraj yapmak.
duvarcı * Duvar ören nitelikli işçi.
duvarcılık * Duvar örme işi.
duy * Elektrik ampulünün takıldığı bakır veya pirinçten yivli yer.
duy priz * Ampul takmaya veya elektrik akımıalmaya yarayan araç.
duyar * Duygulu, duygun, duyarlı, hassas.
* Beden üzerinde uyarıldığında hızlıve güçlü tepkilere yol açan.
duyar kat * Film tabanıüzerinde yer alan, ışığa karşıduyarlığı olan gümüş bromürlü ecza tabakası.
duyarga * Eklem bacaklılardan başın ön bölümünde bulunan, eklemlerden oluşmuşhareketli duyu alma organı,
lâmise, anten.
duyargalılar * Bir çift duyargası bulunan, böceklerle çok ayaklıları içine alan eklem bacaklılar topluluğu.
duyarlı * Dışetkenlere karşıduyarlığı olan, hassas.
duyarlık * Duyum ve duygularıalgılayabilme yeteneği, hassasiyet.
* Zayıf bir etkiye karşı, tepki gösterebilme yeteneği.
* Bir duyar katın ışıktan etkilenme yeteneği.
duyarlıklı * Duyarlığı olan.
duyarlılık * Duyarlı olma durumu.
duyarsız * Duyarlı olmayan.
duyarsızlaşma * Duyarsızlaşmak durumu.
duyarsızlaşmak * Duyarlı olma yeteneği kalmamak.
duyarsızlaştırma * Duyarsızlaştırmak işi.
duyarsızlaştırmak * Duyarsızlığını ortadan kaldırmak, duyarsız duruma getirmek.
duyarsızlık * Duyarsız olma durumu.
duygan * Aşırıduygulu.
duygu * Duyularla algılama, his.
* Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim.
* Önsezi.
* Ahlâkî, estetik vb. şeyleri değerlendirme, onlara bağlanma yeteneği.
* Kendine özgü bir ruhî hareket ve hareketlilik.
duygu uyandırmak * bir duygu oluşturmak.
duygu uyanmak * bir duygu oluşmak.
duyguca * Duygu bakımından.
duygudaş * Bir konuda duyguları başkası ile aynı olan.
* Üyesi olmadığıhâlde bir partinin, bir kuruluşun görüşlerini benimseyen veya bir görüşü, bir öğretiyi, bir
akımıtutan (kimse), sempatizan.
duygudaşlık * Aynıduygularıpaylaşma.
* Bir insanın bir başkasına karşıdoğrudan doğruya bir eğilim duyması, sempati.
duygulandırma * Duygulandırmak işi.
duygulandırmak * Duygulanmasını sağlamak, duygulanmasına sebep olmak.

Bir yanıt yazın