duvakçılık | * Duvak yapma veya satma işi. |
duvaklama | * Duvaklamak işi. |
duvaklamak | * Başınıve yüzünü duvakla örtmek. |
duvaklanma | * Duvak örtünme. |
duvaklanmak | * Duvak örtünmek. * Gelin olmak. |
duvaklı | * Başıve yüzü duvakla örtülü. * Doğduğunda, başında zar olan (bebek), perdeli. |
duvaksız | * Duvağı olmayan. |
duvar | * Bir yapının yanlarınıdışa karşıkoruyan, iç bölümlerini birbirinden ayıran taş, tuğla vb. gereçlerden yapılan veya örülen dikey düzlem. * Bir toprak parçasınısınırlayan taş, tuğla, kerpiçten yapılan engel. * Engel. * Sonuçsuz, sonuç vermeyen yer. * Voleybolda ağüzerinde karşıtakım oyuncusunun vuruşuna karşıkoyma. |
duvar ayağı | * Yapılarda süs ögesinin dışında görevi olmayan, duvara yapışık, üzerinde yukarıdan aşağıya yivler bulunan yarım ayak. |
duvar çekmek | * duvar örmek. * aradaki ilişkiye son vermek, görüşmemek. |
duvar dayağı | * Yıkılmaması için duvara eğik olarak konulan destek ağaç. |
duvar dişi | * İleride eklenecek duvarın iyice tutunması için duvarın bir yerinde bırakılan tuğla çıkıntıları, ekleme dişi. |
duvar gazetesi | * Duvara asılan, çoğunlukla elle, yazımakinesi ile yazılan okul veya dernek gazetesi. |
duvar gibi | * çok sağır. |
duvar halısı | * Duvara asmak üzere dokunmuş, üzerinde genellikle resim işlenmişolan ince halı. |
duvar kâğıdı | * Duvarlarısüsleyip güzelleştirmek için yüzeylerine yapıştırılan düz veya desenli kâğıt. |
duvar pası | * İki oyuncunun rakip oyuncuya topu kaptırmadan birbirlerine atmalarıve alan kazanmaları. |
duvar resmi | * Duvar yüzeyi üzerinde mum boyası, sulu boya, yağlı boya, mozaik veya kazıma gibi tekniklerle yapılan resim. |
duvar saati | * Duvara asılısaat. |
duvar sarmaşığı | * Yaprak dökmeyen, gövde yapraklarısaplı, üst yüzü koyu, alt yüzü açık yeşil renkli, sert ve derimsi, küçük çiçekli, meyvesi bezelye tanesi büyüklüğünde etli, sarıveya morumsu siyah renkli bir bitki (Hedera helix). |
duvar sedefi | * Bkz. dalak otu. |
duvar takvimi | * Duvara asılan, günlük veya aylık durumu ayrıkâğıtlarla gösteren takvim. |
duvar yapmak | * Bkz. baraj yapmak. |
duvarcı | * Duvar ören nitelikli işçi. |
duvarcılık | * Duvar örme işi. |
duy | * Elektrik ampulünün takıldığı bakır veya pirinçten yivli yer. |
duy priz | * Ampul takmaya veya elektrik akımıalmaya yarayan araç. |
duyar | * Duygulu, duygun, duyarlı, hassas. * Beden üzerinde uyarıldığında hızlıve güçlü tepkilere yol açan. |
duyar kat | * Film tabanıüzerinde yer alan, ışığa karşıduyarlığı olan gümüş bromürlü ecza tabakası. |
duyarga | * Eklem bacaklılardan başın ön bölümünde bulunan, eklemlerden oluşmuşhareketli duyu alma organı, lâmise, anten. |
duyargalılar | * Bir çift duyargası bulunan, böceklerle çok ayaklıları içine alan eklem bacaklılar topluluğu. |
duyarlı | * Dışetkenlere karşıduyarlığı olan, hassas. |
duyarlık | * Duyum ve duygularıalgılayabilme yeteneği, hassasiyet. * Zayıf bir etkiye karşı, tepki gösterebilme yeteneği. * Bir duyar katın ışıktan etkilenme yeteneği. |
duyarlıklı | * Duyarlığı olan. |
duyarlılık | * Duyarlı olma durumu. |
duyarsız | * Duyarlı olmayan. |
duyarsızlaşma | * Duyarsızlaşmak durumu. |
duyarsızlaşmak | * Duyarlı olma yeteneği kalmamak. |
duyarsızlaştırma | * Duyarsızlaştırmak işi. |
duyarsızlaştırmak | * Duyarsızlığını ortadan kaldırmak, duyarsız duruma getirmek. |
duyarsızlık | * Duyarsız olma durumu. |
duygan | * Aşırıduygulu. |
duygu | * Duyularla algılama, his. * Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim. * Önsezi. * Ahlâkî, estetik vb. şeyleri değerlendirme, onlara bağlanma yeteneği. * Kendine özgü bir ruhî hareket ve hareketlilik. |
duygu uyandırmak | * bir duygu oluşturmak. |
duygu uyanmak | * bir duygu oluşmak. |
duyguca | * Duygu bakımından. |
duygudaş | * Bir konuda duyguları başkası ile aynı olan. * Üyesi olmadığıhâlde bir partinin, bir kuruluşun görüşlerini benimseyen veya bir görüşü, bir öğretiyi, bir akımıtutan (kimse), sempatizan. |
duygudaşlık | * Aynıduygularıpaylaşma. * Bir insanın bir başkasına karşıdoğrudan doğruya bir eğilim duyması, sempati. |
duygulandırma | * Duygulandırmak işi. |
duygulandırmak | * Duygulanmasını sağlamak, duygulanmasına sebep olmak. |
Kategoriler