Kategoriler
E SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük E Sayfa 10

ekinokok * Et oburların gelişmişdönemlerinde bağırsaklarında yaşayan tenya türü.
ekinoks * Gün gece eşitliği.
ekinti * Ekilen şey.
ekip * Takım, grup, kol.
* İşçilerin oluşturduğu takım.
ekip biçmek * tarım yapmak.
ekipman * Bir kuruluşveya işletmeye gerekli olan eşya.
-ekle- * Bkz. -akla- / -ekle-.
eklektik * Seçmecilik yanlısı, seçmeci.
eklektizm * Seçmecilik.
eklem * Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal.
eklem bacaklılar * Birbirine eklenmişhalkalardan oluşan böcekler, örümcekler, kabuklular ve çok ayaklılar gibi bölümlere
ayrılan hayvan sınıfı.
ekleme * Eklemek işi.
* Eklenmiş.
ekleme dişi * Bkz. duvar dişi.
eklemek * Bir şeyi ekle tamamlamak, ulamak, ilâve etmek.
* Bir şeyi ek olarak kullanmak.
eklemeli * Bitişken.
eklemleme * Eklemlemek işi.
eklemlemek * Eklemle birleştirmek.
eklemlenme * Eklemlenmek işi.
eklemlenmek * Eklemle birleşmek.
eklemli * Eklemi olan.
eklemliler * Eklem bacaklılar.
eklemsiz * Eklemi olmayan.
eklemsizler * Kolsu ayaklılardan, kavkıçenetleri arasında eklem olmayan bir sınıf.
eklenme * Eklenmek işi.
eklenmek * Eklemek işi yapılmak.
* Ekle tamamlanmak.
eklenti * Bir şeye eklenmişolan, ek durumunda bulunan parça, aksesuar.
eklentiler * Herhangi bir yapıya göre ayrı bir işlevi bulunan bölümler veya yapılar, müştemilât.
ekler * İçi krema ile doldurulmuş bir pasta türü.
eklesil * Üniversitelerde öğrencilerin ders seçme veya bırakma işlemi.
ekleşme * Ekleşmek işi.
ekleşmek * Ek durumuna gelmek.
ekleştirme * Ekleştirmek işi.
ekleştirmek * Vurmak, aşk etmek.
ekletme * Ekletmek işi.
ekletmek * Eklemek işini yaptırmak.
ekli * Eklenmişolan, eki olan.
ekli püklü * Ekli, yamalıve düzensiz.
ekme * Ekmek işi.
ekmeden biçilmez * emek vermeden beklenen bir sonuca erişilmez.
ekmediği yerden biter * umulmayan ve istenilmeyen yerde karşılaşılan kimseler için kullanılır.
ekmeğinden etmek * işinden çıkarmak, işinden atmak.
ekmeğinden olmak * geçimini sağlayan işinden mecburî olarak ayrılmak.
ekmeğine göz koymak (veya dikmek) * birinin geçimini sağlayan işi elinden almaya çalışmak.
ekmeğine yağsürmek * istenmediği hâlde birinin işine yarayacak biçimde davranmak.
ekmeğini çıkarmak * çalıştığı işten geçimini karşılayacak kadar kazanç sağlamak.
ekmeğini kana doğramak * büyük bir sıkıntıve üzüntüye katlanmak.
ekmeğini kazanmak * geçimini sağlamak.
ekmeğini taştan çıkarmak * geçimini sağlamakta çok becerikli olmak.
ekmeğini yemek * birisinin işinde çalışarak kendi geçimini sağlamak.
* geçim yönünden birisinin yardımından yararlanmak.
ekmeğiyle oynamak * birinin geçim kaynağınıtehlikeye düşürmek.

Bir yanıt yazın