Kategoriler
E SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük E Sayfa 18

elektrikçilik * Elektrikçinin işi.
elektrikleme * Elektriklemek işi.
elektriklemek * Üzerinde elektrik gücü bulunmayan bir iletkene, elektrikli başka bir iletkeni yaklaştırmak veya değdirmek
yoluyla elektrik gücü vermek.
elektriklendirme * Elektriklendirmek işi.
* Bir yeri elektrik gücüyle donatma.
elektriklendirmek * Elektrik sağlamak.
* Sinirli ve gergin bir duruma yol açmak.
elektriklenme * Elektriklenmek işi.
elektriklenmek * Elektrik enerjisiyle yüklü duruma gelmek.
* Sinirli ve gergin bir duruma gelmek, gerginleşmek.
elektrikli * Elektriği olan, elektrik enerjisiyle yüklü olan, elektrikle işleyen.
* Sinirli ve gergin bir duruma gelmişolan.
elektrikli basaç * Elektrikle veya uzaktan kumanda edilen kapı, pencere ve elektrikli araçlarda kullanılan sistem açıcı.
elektrikli daktilo * Elektrik enerjisi ile çalışan yazımakinesi.
elektrikli ısıtıcı * Elektrik enerjisinin oluşturduğu ısıyıçevreye yayan araç.
elektrikli sandalye * Bazıülkelerde ölüm cezasının uygulanmasında kullanılan idam aracı.
elektrikli tren * Elektrik enerjisi ile çalışan tren.
elektriksiz * Elektriği olmayan, elektrik enerjisiyle yüklü olmayan, elektrikle çalışmayan.
elektro * Bkz. elektrokardiyografi.
elektroansefalografi * Beyin hücreleri arasında var olan ve saçlıderinin topladığı gizil güç farklarının yazılması.
elektroansefalogram * Beyin hücrelerinin doğurduğu gizil güç farklarının yazılmasıyla elde edilen çizelge.
elektrobiyoloji * Canlılarda görülen elektrik olaylarını inceleyen bilim.
elektrodinamik * Elektrik akımlarının dinamik hareketini konu edinen fizik dalı.
* Bu dalla ilgili olan.
elektrodinamometre * Elektrik akımının şiddetini ölçen cihaz.
elektrodiyaliz * Birtakım koloitlerin ortamdaki öteki parçacıklara oranla gözenekli zarlardan daha kolay geçmesi özelliğine
dayanan kimyasal arıtma yönteminin elektrik enerjisiyle hızlandırılmıştürü.
elektrofil * Bir atom veya iyondan elektron alabilen veya onunla elektron paylaşabilen madde.
elektrofon * Fonograf kayıtlarını okumak ve elektrik akımının aracılığıyla yükselterek sese çevirmek için gerekli araçları
içinde toplayan cihaz.
elektrogitar * Elektrikten yararlanılarak sesi yükseltilen gitar.
elektrojen * Elektrik üreten (sistem).
elektrokardiyograf * Bkz. kardiyograf.
elektrokardiyografi * Bkz. kardiyografi.
elektrokardiyogram * Bkz. kardiyogram.
elektrokimya * Elektrik akımının etkisiyle ortaya çıkan kimyasal değişmeleri ve kimya işlemlerinde oluşan enerji elektrik
üretiminde kullanmayıaraştıran bilim dalı.
elektrolit * Elektroliz işlemiyle çözülen madde.
elektroliz * Bir elektrik akımının etkisiyle ortaya çıkan kimyasal ayrışma.
elektromanyetik * Elektromanyetiği bulunan veya bununla ilgisi olan.
elektromanyetik dalgalar * Yayılmak için herhangi bir ortama ihtiyaç duymayan, boşlukta yayılabilen, manyetik veya elektrik
alanlarından oluşan, yüklü parçacıkların hızlanmasıyla meydana gelen enerji dalgaları.
elektromanyetik güç * Manyetik alan içindeki elektrik akışınıetkileyen güç.
elektromanyetizma * Elektriklenme ile mıknatıslanmanın karşılıklı olarak etkilenmelerinden ortaya çıkan olayların bütünü.
* Elektrik akımıyla mıknatıs elde etme.
elektrometalürji * Metalurji ürünlerinin elde edilmesi ve arıtılmasında termik elektriğin ısıve elektroliz özelliklerinin
kullanılması.
* Elektrikle ısıtma olaylarından yararlanılarak yapılan ve madenlere uygulanan termik işlemlerin hepsi.
elektrometre * Elektrikte kullanılan türlü ölçü cihazları.
elektromıknatıs * İçinde manyetik akıyıtoplayıp arttırıcı bir yumuşak demir bulunan, bobin veya bobinlere doğru akım
geçirilerek elde edilen mıknatıs.
elektromobil * Elektrik enerjisiyle işleyen otomobil.
elektromotor * Mekanik veya kimyasal bir etki altında elektrik üreten.
* Elektrik enerjisini mekanik enerjiye çeviren cihaz.
elektron * Bütün atomlarda bulunan negatif yüke sahip temek parçacık, pozitron karşıtı.
elektron akışı * Serbest elektronların yer değiştirmesi.
elektron demeti * Aynıenerji kaynağından çıkan ve biribirine yakın yörüngede yayılan elektronlar.
elektron gazı * Boşveya gaz dolu bir ortamda, yahut bir iletkenin içinde dolaşan serbest elektronların tümü.
elektron lâmbası * Gaz geçirmeyen bir tür içindeki boşlukta veya bir gazlı ortamda elektron akımı oluşturan elektronik araç.
elektron mikroskobu * Normak ışık yerine bir elektron demeti ile çalışan ve bir milyon kere net büyütebilen özel mikroskop.
elektronegatif * Elektrolizde artı(pozitif) kutupta toplanma niteliği olan (cisimler).
elektronik * Elektron temeline dayanan.
* Serbest elektronlarıkonu olarak alan bilim dalı.
elektronik beyin * Bkz. bilgisayar.
elektronik çalgılar * Elektrikten yararlanarak ses gücü yükseltilen çalgılar.

Bir yanıt yazın