Kategoriler
E SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük E Sayfa 26

emniyet amiri * İlçelerin genel güvenliğinden kaymakama karşısorumlu olan amir.
emniyet durağı * Su altına dalan kişilerin vurgun yememesi için su yüzüne çıkışmesafesinde sağlık yönünden güvenli bölge.
emniyet düğmesi * Patlayıcıve yanıcıaletlerin güvenle kullanılmasına yardımcı olan, kullanıldığızaman açık, kullanılmadığı
zaman da kapalıtutulan düğme.
emniyet etmek * güvenmek.
emniyet kemeri * Uçaklarda, otomobillerde vb. de güvenlik bakımından bele takılan kemer.
emniyet kilidi * Kapıve kasalarda güvenliği sağlayan kilit.
emniyet müdürü * İlin genel güvenliğinden valiye ve iç işleri bakanına karşısorumlu olan müdür.
emniyet supabı * Makinelerde güvenli kullanımısağlayan alet.
emniyet vermek * güven vermek.
emniyetli * İnanılır, güvenilir.
emniyetsiz * İnanılmaz, güvenilmez.
emniyetsizlik * Güvensizlik.
emoglobin * Bkz. hemoglobin.
emoroit * Basur.
empermeabl * Yağmurluk.
emperyalist * Emperyalizm yanlısı olan (kimse).
emperyalizm * Bir milletin başka bir milleti siyasî ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılmasıveya yayılmayı istemesi,
yayılmacılık.
empirme * Emprime.
empoze * Zorla benimsetilmiş, kabul ettirilmişolan.
empoze etmek * bir şeyi zorla benimsetmek, kabul ettirmek.
empresyonist * İzlenimci.
empresyonizm * İzlenimcilik.
emprezaryo * Belli bir yüzde karşılığında, bir sanatçının çalışma programlarınıve anlaşmalarını düzenleyen kimse.
emprime * Değişik renkte boya kullanılarak, kumaşüzerine desen ve zemin basma işlemi.
* Bu işleme uğratılan (ipekli, yünlü vb. kumaş).
emraz * Hastalıklar.
emre muharrer senet * İçinde yazılı olan paranın gene onda yazılıkimseye veya onun göstereceği birine ödenmesi gereken
buyruğa yazılısenet.
emretme * Emretmek işi.
emretmek * Buyurmak, emir vermek.
emretti patrik efendi! * birinin yersiz bir buyruğuna karşıalay yollu kullanılır.
emreyleme * Emreylemek işi veya durumu.
emreylemek * Buyurmak, emretmek.
emrihak * Ölüm.
emrihak vaki olmak * ölmek.
emrine girmek * bir kimsenin buyruğu altında bulunmayıkabul etmek.
emrine vermek * görevlendirmek, atamak.
* yararlanması için ayırmak.
emrivaki * Oldu bitti, olup bitti.
emrivaki yapmak * Bkz. oldu bittiye getirmek.
emsal * Benzerler.
* Yaşıt, eş, denk.
* Örnek.
* Kat sayı.
emsalsiz * Eşsiz, eşi benzeri olmayan, bir benzeri daha bulunmayan.
emsalsizlik * Eşsiz olma durumu, eşsizlik.
emtia * Mallar, satılacak şeyler.
emval * Mallar, para ile alınan şeyler.
emzik * Süt çocuklarını oyalamak için ağızlarına verilen kauçuk meme.
* Beslemek için süt çocuklarına meme yerine emdirilen ağzıkauçuklu süt şişesi, biberon.
* İbrik, çaydanlık, testi gibi kapların, suyu azar azar akıtmaya yarayan içi delik uzantısı, ibik.
* Sigara ağızlığı.
emzik borusu * Doğrudan doğruya sobaya takılan dirsek boru.
emzikli * Emziği olan.
* Memede çocuğu olan (kadın).
emziksiz * Emziği olmayan.
emzirilme * Emzirilmek işi.
emzirilmek * Çocuğa meme verilmek.
emziriş * Emzirmek işi veya biçimi.
emzirme * Emzirmek işi.

Bir yanıt yazın