eş biçimli | * Biçim veya yapı bakımından birbirinin benzeri veya aynısı olan, izomorfik. |
eş biçimlilik | * Benzer yapıda olan maddeler arasındaki billûrlaşma benzerliği, izomorfizm. * İki matematik kümesi arasında benzerlik bağıntısı, izomorfizm. * Organizmada çeşitli soylardan ileri gelen benzerlik, izomorfizm. |
eş cinsel | * Kendi cinsinden kimselerle cinsel ilişkide bulunan kimse, homoseksüel. |
eş cinsellik | * Eş cinsel olma durumu, homoseksüellik. |
eşçekim | * Bkz. tıpkıçekim. |
eşdeğer | * Değer yönünden birbirine eşit olan (şey), muadil. |
eşdeğerli | * Değerleri eşit olan. * Eş biçimli olmadıklarıhâlde yüz veya hacim ölçümleri eşit bulunan (biçim). * Cebirde karşılıklı olarak çözümleri aynı olan (denklem sistemleri). |
eşdeğerlik | * Eşdeğer olma durumu, muadelet. |
eşdeprem | * Çeşitli yerlerde aynıhızla duyulmuş(aynıdereceli) olan deprem. |
eşdost | * Tanıdıklar. |
eşeksenli | * Motorlarda eksen ölçülerinin eşit olması. |
eşgüdüm | * Belli bir amaca ulaşmak için türlü işler arasında bağlantı, ilişki, düzen ve uyum sağlama, koordinasyon. |
eşgüdümcü | * Türlü işler arasında düzen ve uyum sağlayan (kimse), koordinatör. |
eşgüdümlü | * Aralarında eşgüdüm bulunan, koordine. |
eşkanatlı | * Kabuklu bitler, yaprak bitleri ve ağustos böcekleri gibi bitki sağlığıyönünden çok önemli familyaları içine alan, zarsıkanatları bir boyda, hortumlu böcekler takımının bir alt takımı. |
eşkoşma | * Tanrı’nın birden çok olduğuna inanma, Tanrı’ya ortak koşma, şirk. |
eşkoşmak | * Tanrı’ya ortak koşmak, Tanrı’dan başka bir tanrı bulunduğuna inanmak, şirk koşmak. |
eşmerkezli | * Merkezleri aynı olan iki veya daha çok şekil. |
eşsesli | * Söylenişleri aynı, anlam ve kökleri ayrı olan (kelimeler), eşadlı, sesteş, homonim. |
eşseslilik | * Eşsesli olma özelliği, eşadlılık. |
eşsıcak | * Sıcaklığıeşit olan (yeryüzü noktası), izoterm. |
eşsıcak eğrisi | * Sıcaklığın yeryüzünde veya bir bölgedeki dağılışını göstermek amacıyla düzenlenen haritalarda, eşit sıcaklıktaki yerleri birleştiren iç içe eğrilerden her biri, izoterm eğrisi. |
eştutmak | * talimde veya oyunda ikişer olmak için arkadaşseçmek. |
eşyapı | * Bol yağmur yağan orman bölgelerinde büyüyen ağaçların gövdelerindeki bölümler arasında belirli yapısal özellik farklarının bulunmamasıdurumu. |
eşyapım | * İki tarafın ortak olarak oluşturduğu yapım. |
eşyükselti | * Yükseklikleri birbirine eşit olan (yerler), izohips. |
eşyükselti eğrisi | * Eşyükselti noktalarıarasında çizilen çizgilerin oluşturduğu eğri, izohips eğrisi. |
eşzaman | * Aynızaman içinde hareket eden, senkron. |
eşzamanlı | * Başlamalarıyla bitmeleri arasında geçen zaman eşit olan (olaylar), senkronik. * Aynızamanda oluşan. |
eşzamanlıdil bilimi | * Bir dilin zaman içindeki değişme ve gelişmesi sırasında, belirli bir dönemde ortaya çıkan olgularını inceleyen dil bilimi. |
eşzamanlılık | * Belli bir evrede görülen dil bilimi olgularının, olaylarının özelliği, senkroni. |
eşantiyon | * Basit örnek. * Bir malın niteliğini belirtmek, özelliklerini göstermek amacıyla, o malın parasız verilen veya gönderilen parçası. |
eşarp | * Başörtüsü. |
eşeğe gücü yetmeyip semerini dövmek | * güçlü birine kızıp da ondan alamadığıhıncını çevresindekilerden çıkarmak. |
eşeği düğüne çağırmışlar, “ya su lâzımdır, ya odun” demiş | * yersiz veya zamansız yapılan ikramlara her zaman bir karşılık beklendiğini anlatır. |
eşeğini (veya atını) sağlam kazığa bağlamak | * işini güven altına almak. |
eşek | * Atgillerden, uzun kulaklı binek ve hizmet hayvam, merkep (Equus asinus). * Kaba, yeteneksiz, inatçıkimse. * Odun kesmek için kullanılan üç veya dört ayaklısehpa. * Duvar örmek, sıva yapmak gibi işlerde kullanılan dört ayaklısehpa. |
eşek arısı | * Zar kanatlılar takımından, ağılı iğnesi olan bir tür iri yaban arısı(Vespa crabro). |
eşek cenneti | * Öbür dünya. |
eşek davası | * Bir dik üçgende hipotenüsün karesinin dik kenarların kareleri toplamına eşit olduğunu kanıtlayan teorem. |
eşek derisi gibi | * derisi çok kalın. * duygusu az, duygusuz. |
eşek dikeni | * Deve dikeni türünden bir bitki, kenger. |
eşek gibi | * kaba, düşüncesiz. |
eşek hıyarı | * Kabakgillerden yabanî tırmanıcı, otsu bir bitki (Ecballıum elaterium). |
eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer, tanesini bırakır) | * beğenilebilecek bir şeyi değerlendiremeyen, küçümseyen kimseler için kullanılır. |
eşek inadı | * Söylediğinden veya yaptığından dönmeme, çok direnme. |
eşek kadar | * büyük, iri; aşırıderecede gelişmiş. |
eşek kafalı | * Kalın kafalı, anlayışsız, kavrayışsız (kimse). |
eşek kulağıkesilmekle küheylân olmaz | * aslında niteliksiz olan bir şeye ne yapılsa değişmez. |
eşek kuyruğu gibi ne uzar, ne kısalır | * durumunda, çalışmasında hiçbir gelişme görülmeyen kimseler için kullanılır. |
Kategoriler