Kategoriler
E SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük E Sayfa 41

eş biçimli * Biçim veya yapı bakımından birbirinin benzeri veya aynısı olan, izomorfik.
eş biçimlilik * Benzer yapıda olan maddeler arasındaki billûrlaşma benzerliği, izomorfizm.
* İki matematik kümesi arasında benzerlik bağıntısı, izomorfizm.
* Organizmada çeşitli soylardan ileri gelen benzerlik, izomorfizm.
eş cinsel * Kendi cinsinden kimselerle cinsel ilişkide bulunan kimse, homoseksüel.
eş cinsellik * Eş cinsel olma durumu, homoseksüellik.
eşçekim * Bkz. tıpkıçekim.
eşdeğer * Değer yönünden birbirine eşit olan (şey), muadil.
eşdeğerli * Değerleri eşit olan.
* Eş biçimli olmadıklarıhâlde yüz veya hacim ölçümleri eşit bulunan (biçim).
* Cebirde karşılıklı olarak çözümleri aynı olan (denklem sistemleri).
eşdeğerlik * Eşdeğer olma durumu, muadelet.
eşdeprem * Çeşitli yerlerde aynıhızla duyulmuş(aynıdereceli) olan deprem.
eşdost * Tanıdıklar.
eşeksenli * Motorlarda eksen ölçülerinin eşit olması.
eşgüdüm * Belli bir amaca ulaşmak için türlü işler arasında bağlantı, ilişki, düzen ve uyum sağlama, koordinasyon.
eşgüdümcü * Türlü işler arasında düzen ve uyum sağlayan (kimse), koordinatör.
eşgüdümlü * Aralarında eşgüdüm bulunan, koordine.
eşkanatlı * Kabuklu bitler, yaprak bitleri ve ağustos böcekleri gibi bitki sağlığıyönünden çok önemli familyaları içine
alan, zarsıkanatları bir boyda, hortumlu böcekler takımının bir alt takımı.
eşkoşma * Tanrı’nın birden çok olduğuna inanma, Tanrı’ya ortak koşma, şirk.
eşkoşmak * Tanrı’ya ortak koşmak, Tanrı’dan başka bir tanrı bulunduğuna inanmak, şirk koşmak.
eşmerkezli * Merkezleri aynı olan iki veya daha çok şekil.
eşsesli * Söylenişleri aynı, anlam ve kökleri ayrı olan (kelimeler), eşadlı, sesteş, homonim.
eşseslilik * Eşsesli olma özelliği, eşadlılık.
eşsıcak * Sıcaklığıeşit olan (yeryüzü noktası), izoterm.
eşsıcak eğrisi * Sıcaklığın yeryüzünde veya bir bölgedeki dağılışını göstermek amacıyla düzenlenen haritalarda, eşit
sıcaklıktaki yerleri birleştiren iç içe eğrilerden her biri, izoterm eğrisi.
eştutmak * talimde veya oyunda ikişer olmak için arkadaşseçmek.
eşyapı * Bol yağmur yağan orman bölgelerinde büyüyen ağaçların gövdelerindeki bölümler arasında belirli yapısal
özellik farklarının bulunmamasıdurumu.
eşyapım * İki tarafın ortak olarak oluşturduğu yapım.
eşyükselti * Yükseklikleri birbirine eşit olan (yerler), izohips.
eşyükselti eğrisi * Eşyükselti noktalarıarasında çizilen çizgilerin oluşturduğu eğri, izohips eğrisi.
eşzaman * Aynızaman içinde hareket eden, senkron.
eşzamanlı * Başlamalarıyla bitmeleri arasında geçen zaman eşit olan (olaylar), senkronik.
* Aynızamanda oluşan.
eşzamanlıdil bilimi * Bir dilin zaman içindeki değişme ve gelişmesi sırasında, belirli bir dönemde ortaya çıkan olgularını
inceleyen dil bilimi.
eşzamanlılık * Belli bir evrede görülen dil bilimi olgularının, olaylarının özelliği, senkroni.
eşantiyon * Basit örnek.
* Bir malın niteliğini belirtmek, özelliklerini göstermek amacıyla, o malın parasız verilen veya gönderilen
parçası.
eşarp * Başörtüsü.
eşeğe gücü yetmeyip semerini dövmek * güçlü birine kızıp da ondan alamadığıhıncını çevresindekilerden çıkarmak.
eşeği düğüne çağırmışlar, “ya su lâzımdır, ya odun” demiş * yersiz veya zamansız yapılan ikramlara her zaman bir karşılık beklendiğini anlatır.
eşeğini (veya atını) sağlam kazığa bağlamak * işini güven altına almak.
eşek * Atgillerden, uzun kulaklı binek ve hizmet hayvam, merkep (Equus asinus).
* Kaba, yeteneksiz, inatçıkimse.
* Odun kesmek için kullanılan üç veya dört ayaklısehpa.
* Duvar örmek, sıva yapmak gibi işlerde kullanılan dört ayaklısehpa.
eşek arısı * Zar kanatlılar takımından, ağılı iğnesi olan bir tür iri yaban arısı(Vespa crabro).
eşek cenneti * Öbür dünya.
eşek davası * Bir dik üçgende hipotenüsün karesinin dik kenarların kareleri toplamına eşit olduğunu kanıtlayan teorem.
eşek derisi gibi * derisi çok kalın.
* duygusu az, duygusuz.
eşek dikeni * Deve dikeni türünden bir bitki, kenger.
eşek gibi * kaba, düşüncesiz.
eşek hıyarı * Kabakgillerden yabanî tırmanıcı, otsu bir bitki (Ecballıum elaterium).
eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer, tanesini bırakır) * beğenilebilecek bir şeyi değerlendiremeyen, küçümseyen kimseler için kullanılır.
eşek inadı * Söylediğinden veya yaptığından dönmeme, çok direnme.
eşek kadar * büyük, iri; aşırıderecede gelişmiş.
eşek kafalı * Kalın kafalı, anlayışsız, kavrayışsız (kimse).
eşek kulağıkesilmekle küheylân olmaz * aslında niteliksiz olan bir şeye ne yapılsa değişmez.
eşek kuyruğu gibi ne uzar, ne kısalır * durumunda, çalışmasında hiçbir gelişme görülmeyen kimseler için kullanılır.

Bir yanıt yazın