Kategoriler
F SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük F Sayfa 29

frapan * Göz alıcı, göze çarpıcı, alımlı.
frekans * (Ses, dalga vb. için) Birim zamandaki titreşim sayısı, sıklık.
fren * Bir makinenin, herhangi bir taşıtın hızınıkesmeye veya onu durdurmaya yarayan mekanizma.
fren mesafesi * Hareket hâlindeki aracın frene basıldığıdurumda aldığıyol uzunluğu.
fren yapmak * bu mekanizmayıkullanarak taşıtın hızınıkesmek veya taşıtıdurdurmak.
frenci * Tren yolu dönemecinde yol boyundaki frenlere kumanda eden görevli.
frengi * Genellikle cinsel birleşmelerle bulaşan, tedavi edilmezse inme, körlük, delilik gibi sonuçlara kadar varan,
döle de geçerek vücutça ve akılca sakat bir soyun yetişmesine yol açan hastalık.
frengi * Gemi güvertelerinde, suların dışarıya akması için bordalara açılan delik.
frengili * Frengi hastalığına tutulmuşolan.
Frenk * Anglosakson, Cermen veya Lâtin ırklarının birinden olan kimse.
* Osmanlıların Avrupalılara, özellikle Fransızlara verdikleri ad.
Frenk asması * Asmagillerden, sonbaharda yaprakları güzel bir renk alan süs sarmaşığı(Ampelopsis).
Frenk çileği * Kokusuz, kırmızı iri meyve veren çilek türü.
Frenk gömleği * Yakasıkravat takmaya uygun, çoğu uzun kollu, ceket veya yelek altına giyilen erkek gömleği.
Frenk inciri * Kaktüsgillerden, yapraklarıetli ve yayvan dikenli bir bitki, firavun inciri, Hint inciri (Opuntia ficus-indica).
* Bu bitkinin kalın, dikenli kabuğu olan tatlıyemişi.
Frenk lâhanası * Brüksel lâhanası.
Frenk maydanozu * Maydanozgillerden, salata ve salçalarda kullanılan bodur ve ıtırlı bir bitki.
Frenk menekşesi * Turpgillerden, çiçekleri güzel kokulu bir süs bitkisi türü (Hesperis).
Frenk üzümü * Taşkırangillerden bir çalı(Fibes nigrum).
* Bu bitkinin daha çok şurubu yapılan, uzun salkım biçiminde, taneleri ufak, kırmızıve mayhoşyemişi.
Frenkçe * Frenk ve özellikle Fransız dili.
* Frenklerin biçiminde ve Frenklere özgü olan.
* Avrupalı gibi.
Frenkleşme * Frenkleşmek işi.
Frenkleşmek * Frenge benzemek, Frenk gibi davranışlarda bulunmak.
Frenkleştirmek * Frenklere özgü yaşayıştarzıkazandırmak.
Frenklik * Frenk gibi davranma.
frenleme * Frenlemek işi.
frenlemek * Bir taşıtın, mekanizmanın hareketini fren yardımıyla yavaşlatmak veya durdurmak.
* Bir gidişin, bir tutumun aşırılığınıengellemek, gemlemek.
frenlenme * Frenlenmek işi.
frenlenmek * Frenlemek işi yapılmak.
frenleyici * Bazı organların çalışmasınıengelleyen.
* Engelleyen, ilerlemeye, gelişmeye engel olan.
frenoloji * Kafatasının biçimine bakarak insanın karakterini ve zihnî yeteneğini inceleme.
frer * Erkek kardeşanlamında papazlar için kullanılan bir söz.
* Yabancılara ait okullarda görevli papaz.
fresk * Yaşduvar sıvasıüzerine kireç suyunda eritilmişmadenî boyalarla resim yapma yöntemi.
* Bu yöntemle yapılmışduvar resmi.
freze * Tornacılıkta, bir deliğin ağzını genişletmeye yarayan çelik alet.
* Frezeleme işinde kullanılan takım tezgâhı.
frezeci * Teknik resme veya modele uygun her çeşit parçayıfreze tezgâhında yapabilen işçi.
frezeleme * Frezelemek işi.
frezelemek * Bir parçayıfreze tezgâhında işlemek.
fribord * Bir geminin su yüzünden yukarıkalan bölümü.
frigo * Dondurulmuşkrema.
* Sevimsiz, soğuk (kimse).
frigorifik * Soğutma özelliği olan, soğutucu.
frijider * Buz dolabı, soğutucu.
frijidite * Cinsel soğukluk.
frikik * Serbest vuruş.
* Eteğin açılmasıyla bacağın görünmesi.
frikik yakalamak * açık bacak görmek.
friksiyon * Ovma, ovuşturma.
frisa * Tütünleme suretiyle kurutulmuşringa balığı.
frişka * Yelkeni dolduramayacak kadar hafif rüzgâr.
fritöz * Patases kızartmaya yarayan özel kap.
friz * Tavandan inerek sahnenin üst kısmını, sahne boyunca kaplayan kısa, dar perde.
* Eski Yunan ve Roma yapılarında taban kirişi ile çatıarasında kalan, üzeri boydan boya kabartmalarla süslü
bölüm, efriz.
frize kaplama * Ağacın yıl halkalarının kaplama yüzeyinde paralel çizgiler hâlinde görülmesiyle elde edilen bir kaplama
çeşidi.
früktoz * Levüloz, meyve şekeri.
fuar * Belli zamanlarda, belli yerlerde ticarî mal sergilemek amacıyla açılan büyük sergi.

Bir yanıt yazın