g, G | * Türk alfabesinin sekizinci harfi. Ge adıverilen bu harf ses bilimi bakımından ince ünlülerle ön damak, kalın ünlülerle art damak patlayıcıünsüzlerinin ötümlülerini gösterir. * Nota işaretlerini harflerle gösterme yönteminde sol sesini bildirir. |
Ga | * Galyum’un kısaltması. |
-ga / -ge | * Fiilden isim türeten ek. |
gabardıç | * Yaşlıardıç ağacı. |
gabardin | * Sık dokunmuş bir tür ince yünlü veya pamuklu kumaş. * Su geçirmeyen kumaştan yapılmışreglân pardösü. |
gabari | * Bazıeşyaya verilmesi gereken boyutları, yan görüşü çizmeye, hazırlamaya veya denetlemeye yarayan örnek. * Motorlu veya motorsuz taşıtların köprü vb. altından rahatça geçebilmeleri için en yüksek boyutları belirten ölçüler. * Bir binanın yöre imar dairesinin öngördüğü azamî yüksekliği. |
gabavet | * Anlayışsızlık, kalın kafalılık. |
gabi | * Anlayışsız, ahmak, ebleh, kalın kafalı. |
gabilik | * Anlayışsızlık, ahmaklık, kalın kafalılık. |
gabin | * Alışverişte satın alınan mala ödenen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma. * Edimler arasında açık oransızlık. |
Gabonlu | * Afrika’daki Gabon halkından olan kimse. |
gabro | * Renkli minerallerden (amfibol, piroksen ve olivin) oluşan bir tür iri taneli kaya. |
gabya | * Ana direklerin üzerine sürülen çubuklara ve ana direklerin üstlerinde bulunan serenlere verilen ad. |
gabya yelkeni | * Ana yelkenler üzerindeki yelkenler. |
gabyacı | * Yelkenli gemilerde yelken, arma, seren ve bütün bunlara ait her tür işi yapan görevli, gabyar. |
gabyar | * Bkz. gabyacı. |
gacı | * Bkz. gaco. |
gacır gacır | * Gacır gucur. |
gacır gucur | * Sert cisimlerin çarpıştıklarında, birbirine sürtündüklerinde çıkan çirkin ve kulak tırmalayıcısesi belirtmek için kullanılır. |
gacır gucur etmek | * gacır gucur ses çıkarmak. |
gacırdama | * Gacırdamak işi. |
gacırdamak | * Tedirginlik veren, kulak tırmalayıcıve düzensiz ses çıkarmak. |
gacırdatma | * Gacırdatmak işi. |
gacırdatmak | * Gacırdamasına sebep olmak. |
gacırtı | * Gacırdarken çıkan ses. |
gaco | * Kadın, dost, sevgili, metres. * Torik yavrusu. |
-gaç / -geç; -kaç / -keç | * Fiillerden isim türeten ek: bur-gaç, süz-geç, kıs-kaç, yüz-geç vb. |
gaddar | * Acıması olmayan, başkalarına haksızlık eden, merhametsiz, katıyürekli, insafsız davranan, kıyıcı. |
gaddar gaddar | * Acımasız bir biçimde, gaddarca. |
gaddar olmak | * acımasız, haksız, insafsız davranmak. |
gaddarca | * Gaddara yakışır (biçimde), insafsızca. |
gaddarlık | * Gaddar olma durumu, kıyıcılık. |
gaddarlık etmek | * gaddarca, insafsızca davranmak, kıyıcılık etmek. |
gadir | * Haksızlık etme, zarar verme. * Acımasızlık, merhametsizlik, kıygı. |
gadirlik | * Kıygı, gadir. |
gadolinyum | * Atom numarası64, atom ağırlığı156,9 olan, yüksek ısıda eriyen, birtakım tuzları bilinen, parlak gri renkte katıelement. Kısaltması gd. |
gadre uğramak | * haksız davranışlarla karşıkarşıya gelmek. |
gadretme | * Gadretmek işi. |
gadretmek | * Haksızlık etmek. |
gadrolma | * Gadrolmak işi veya durumu. |
gadrolmak | * Haksızlığa uğramak. |
gadrolunma | * Gadrolunmak işi veya durumu. |
gadrolunmak | * Haksızlığa uğratılmak. |
gaf | * Yersiz, beceriksiz, zamansız söz veya davranış, patavatsızlık pot. |
gaf yapmak | * bilmeden, yersiz bir davranışta bulunmak veya başkasını incitecek söz söylemek, pot kırmak, çam devirmek. |
gaffar | * Kullarının günahlarınıaffeden, bağışlayan, bağışlayıcıanlamında Allah’ın isimlerinden biri. |
gafil | * Çevresindeki gerçekleri görmeyen, sezmeyen, bilgisiz, dalgın (kimse). |
gafil avlamak | * umulmadık, beklenmedik bir zamanda yakalamak, zor duruma düşürmek. |
gafil avlanmak | * beklenmedik bir sırada yakalanmak, habersiz ve hazırlıksız bir anda bir olayla karşılaşmak, zor duruma düşürülmek. |
Kategoriler