Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 1

g, G * Türk alfabesinin sekizinci harfi. Ge adıverilen bu harf ses bilimi bakımından ince ünlülerle ön damak,
kalın ünlülerle art damak patlayıcıünsüzlerinin ötümlülerini gösterir.
* Nota işaretlerini harflerle gösterme yönteminde sol sesini bildirir.
Ga * Galyum’un kısaltması.
-ga / -ge * Fiilden isim türeten ek.
gabardıç * Yaşlıardıç ağacı.
gabardin * Sık dokunmuş bir tür ince yünlü veya pamuklu kumaş.
* Su geçirmeyen kumaştan yapılmışreglân pardösü.
gabari * Bazıeşyaya verilmesi gereken boyutları, yan görüşü çizmeye, hazırlamaya veya denetlemeye yarayan örnek.
* Motorlu veya motorsuz taşıtların köprü vb. altından rahatça geçebilmeleri için en yüksek boyutları belirten
ölçüler.
* Bir binanın yöre imar dairesinin öngördüğü azamî yüksekliği.
gabavet * Anlayışsızlık, kalın kafalılık.
gabi * Anlayışsız, ahmak, ebleh, kalın kafalı.
gabilik * Anlayışsızlık, ahmaklık, kalın kafalılık.
gabin * Alışverişte satın alınan mala ödenen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma.
* Edimler arasında açık oransızlık.
Gabonlu * Afrika’daki Gabon halkından olan kimse.
gabro * Renkli minerallerden (amfibol, piroksen ve olivin) oluşan bir tür iri taneli kaya.
gabya * Ana direklerin üzerine sürülen çubuklara ve ana direklerin üstlerinde bulunan serenlere verilen ad.
gabya yelkeni * Ana yelkenler üzerindeki yelkenler.
gabyacı * Yelkenli gemilerde yelken, arma, seren ve bütün bunlara ait her tür işi yapan görevli, gabyar.
gabyar * Bkz. gabyacı.
gacı * Bkz. gaco.
gacır gacır * Gacır gucur.
gacır gucur * Sert cisimlerin çarpıştıklarında, birbirine sürtündüklerinde çıkan çirkin ve kulak tırmalayıcısesi belirtmek
için kullanılır.
gacır gucur etmek * gacır gucur ses çıkarmak.
gacırdama * Gacırdamak işi.
gacırdamak * Tedirginlik veren, kulak tırmalayıcıve düzensiz ses çıkarmak.
gacırdatma * Gacırdatmak işi.
gacırdatmak * Gacırdamasına sebep olmak.
gacırtı * Gacırdarken çıkan ses.
gaco * Kadın, dost, sevgili, metres.
* Torik yavrusu.
-gaç / -geç; -kaç / -keç * Fiillerden isim türeten ek: bur-gaç, süz-geç, kıs-kaç, yüz-geç vb.
gaddar * Acıması olmayan, başkalarına haksızlık eden, merhametsiz, katıyürekli, insafsız davranan, kıyıcı.
gaddar gaddar * Acımasız bir biçimde, gaddarca.
gaddar olmak * acımasız, haksız, insafsız davranmak.
gaddarca * Gaddara yakışır (biçimde), insafsızca.
gaddarlık * Gaddar olma durumu, kıyıcılık.
gaddarlık etmek * gaddarca, insafsızca davranmak, kıyıcılık etmek.
gadir * Haksızlık etme, zarar verme.
* Acımasızlık, merhametsizlik, kıygı.
gadirlik * Kıygı, gadir.
gadolinyum * Atom numarası64, atom ağırlığı156,9 olan, yüksek ısıda eriyen, birtakım tuzları bilinen, parlak gri renkte
katıelement. Kısaltması gd.
gadre uğramak * haksız davranışlarla karşıkarşıya gelmek.
gadretme * Gadretmek işi.
gadretmek * Haksızlık etmek.
gadrolma * Gadrolmak işi veya durumu.
gadrolmak * Haksızlığa uğramak.
gadrolunma * Gadrolunmak işi veya durumu.
gadrolunmak * Haksızlığa uğratılmak.
gaf * Yersiz, beceriksiz, zamansız söz veya davranış, patavatsızlık pot.
gaf yapmak * bilmeden, yersiz bir davranışta bulunmak veya başkasını incitecek söz söylemek, pot kırmak, çam
devirmek.
gaffar * Kullarının günahlarınıaffeden, bağışlayan, bağışlayıcıanlamında Allah’ın isimlerinden biri.
gafil * Çevresindeki gerçekleri görmeyen, sezmeyen, bilgisiz, dalgın (kimse).
gafil avlamak * umulmadık, beklenmedik bir zamanda yakalamak, zor duruma düşürmek.
gafil avlanmak * beklenmedik bir sırada yakalanmak, habersiz ve hazırlıksız bir anda bir olayla karşılaşmak, zor duruma
düşürülmek.

Bir yanıt yazın