Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 10

gazoz * Meyve esansı, şeker ve karbon asidi ile yapılan, basınçlıhava ile şişelere doldurularak hazırlanan alkolsüz
içecek.
gazoz ağacı * Bir sözün çok saçma olduğunu bildirmek için söylenir.
gazozcu * Gazoz yapıp satan kimse.
* Eğlence yerlerinde dolaşarak gazoz satan kimse, gazoz satıcısı.
gazozculuk * Gazozcunun yaptığı iş.
gazölçer * Belirli basınç altında gelen gazın hacmini ölçmeye yarayan araç, gazometre.
gazsız * İçinde gaz olmayan veya gaz bulaşmamışolan.
gazup * Öfkeli.
gazve * Arap aşiretleri arasında yapılan savaş.
* Din uğruna yapılan savaş.
Gd * Gadolinyum’un kısaltması.
Ge * Germanyum’un kısaltması.
ge * Türk alfabesinin sekizinci harfinin adı.
-ge * Bkz. -ga / -ge.
gebe * Karnında yavru bulunan (kadın veya hayvan), yüklü, hamile, aylı.
* İçinde oğulcuk veya dölüt bulunan (döl yatağı).
* Bir birikim sonucu ortaya çıkması beklenen (durum veya olaylar).
gebe kalmak * (insan, hayvan için) karnında yavru oluşmak.
gebe olmak * bir şeyin olma ihtimali bulunmak.
gebelik * Gebe olma durumu, hamilelik.
* Döllenme ile doğum arasında geçen süre.
gebelik testi * Gebe olup olmadığınıanlamak için yapılan test.
geberik * Ölü, ölmüş.
geberip gitmek * istenmedik bir biçimde ve zamanda ölmek.
geberme * Gebermek işi.
gebermek * Ölmek.
gebertilme * Gebertilmek işi.
gebertilmek * Gebertmek işi yapılmak, öldürülmek.
gebertme * Gebertmek İşi.
gebertmek * Öldürmek.
gebeş * Aptal, sersem.
* Bodur ve şişman.
* Karnışişolan.
gebeşlik * Gebeşolma durumu.
gebre * Atıtımar etmekte kullanılan kıldan kese.
gebre * Gebre otunun yemişi.
gebre otu * Sürekli yeşil kalan çalı görünümünde bir bitki (Capparis).
gebre otugiller * Gebre otu gibi bitkileri kapsayan familya.
gebreleme * Gebrelemek işi.
gebrelemek * (hayvanı) Gebre (I) ile tımar etmek.
gebrelenme * Gebrelenmek işi.
gebrelenmek * Gebrelemek işine konu olmak.
gece * Güneş battıktan gün ağarmaya başlayıncaya kadar geçen süre, tün.
* Bu süre içindeki karanlık.
* Gece vaktinde, geceleyin.
* Eğlence, anma vb. amaçlarla geceleri düzenlenen toplantı.
gece bekçisi * Bazı işyerlerini, kuruluşları gece bekleyen kimse.
gece gözü kör gözü * geceleyin iyi işyapılamayacağınıanlatır.
gece gündüz * Her zaman, ara vermeden, aralıksız, geceli gündüzlü.
gece gündüz dememek * vaktin uygun olup olmadığına bakmamak, vakit seçmemek.
* sürekli olarak, ara vermeksizin bir işi yapmak.
gece hayatı * Gece eğlencelerine düşkünlük.
gece işçiliği * Geceleyin yapılan hırsızlık.
gece işi körler işi * gece yapılan işin randımanlı olamayacağınıanlatır.
gece kıyafeti * Gece giyilen elbise.
gece kulübü * Geceleri açık olan, dans etmek, müzik dinlemek ve gösteri izlemek için gidilen eğlence yeri.
gece kuşu * Gece gezmesini seven kimse.
* Gece uyuyamayan.
* Geceleri para karşılığıerkeklerle ilişki kuran kadın.
* Yarasa.
gece mavisi * Koyu mavi.
gece silâhlı gündüz külâhlı * kimseye sezdirmeden kötü işler yapan kimse.
gece uçuşu * Askerî amaçla uçakların geceleyin yaptığıuçuş.
* Geceleri para karşılığıerkeklerle ilişki kurmak işi.
gece yanığı * Uçuk gibi birdenbire oluşan kabarcıklıderi döküntülerine verilen ad.

Bir yanıt yazın