gergince | * Biraz gergin. |
gerginleşme | * Gerginleşmek işi. |
gerginleşmek | * Gergin duruma gelmek. |
gerginleştirme | * Gerginleştirmek işi. |
gerginleştirmek | * Gergin duruma getirmek. |
gerginlik | * Gergin olma durumu. |
geri | * Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü; art, alt taraf, ileri karşıtı. * Bundan başkası. * Son, sonuç. * Bir şeyin sona kalan bölümü. * Geçmiş, mazi. * (hayvan için) Boşaltım organının dışı. * Benzerlerine ayak uydurup ilerleyememiş, gelişememiş. * (saat için) Eksik gösteren. * Aptal, anlayışsız. * Geriye doğru. * Geri dön, geri git!. |
geri | * Araba üzerine gerilerek kenarlarıarabanın korkuluğuna tutturulan ve içine saman veya tahıl doldurulan büyük kıl çuval. |
geri almak | * verdiğini geri istemek. * geriye doğru götürmek. * düşmandan kurtarmak. * arabayı geri geri götürmek için vites kolunu geri durumuna geçirmek. |
geri basmak | * geri geri gitmek. |
geri çekilme | * savaşıdaha elverişli şartlarda sürdürmek amacıyla bir askerî birliğin düşmandan çözülerek başka bir mevzi veya bölgeye hareket etmesi, ricat. |
geri çekilmek | * bulunduğu yerden arkaya doğru gitmek; kaçmak. * karıştığı bir işi sürdürmekten veya sürdürenler arasında bulunmaktan vazgeçmek. |
geri çevirmek | * geri vermek, geldiği yere göndermek, iade etmek. * kabul etmemek, reddetmek. |
geri dönmek | * geldiği yere gitmek. |
geri durmak | * (bir işyapmaktan) kaçınmamak. |
geri geri (çekilmek) | * arka arka (gitmek). |
geri gitmek | * kötüleşmek. |
geri göndermek | * geldiği yere göndermek, iade etmek. |
geri hizmet | * Silâhlıkuvvetlerin stratejik ve taktik anlamına girmeyen, her çeşit sağlık, veteriner, tahliye, ulaştırma ve diğer çeşitli hizmetlerin bütünü, lojistik. * Ordunun türlü itiyaçları ile ilgili işlerin bütünü. |
geri kafalı | * Yenilikleri istemeyen, eskiye bağlı. |
geri kalmak | * arkada kalmak. * gecikmek. * çağdaşlarının ve yaşıtlarının düzeyine gelememek veya düzeyinde olmamak. |
geri kalmamak | * yapmaktan kaçınmamak. * birinden daha az başarılı olmamak. |
geri kalmış | * (ülke, toplum için) Az gelişmiş. |
geri kalmışlık | * Az gelişmişlik. |
geri komamak | * yapmamazlık etmemek. |
geri plân | * Bkz. arka plânda. |
geri saymak | * geriye doğru saymak. |
geri tepme | * Merminin atılışısırasında, bir ateşli silâhın namlusu içinde gazların geriye doğru sıkıştırmasından ileri gelen hareket. |
geri vermek | * aldığıyere veya kimseye vermek, iade etmek. |
geri vites | * Otomobilin geri gitmesini sağlayan dişli düzeni. |
geri zekâlı | * Zekâ düzeyi gelişmemiş. |
geriatri | * Yaşlanma ile ilgili sağlık konularıüzerinde duran tıp dalı, yaşlılık bilimi. |
gerici | * Toplumda yeniliklere değer vermeyen, her yönüyle eskiyi özleyen veya eski düzeni getirmeye çalışan (kimse veya görüş), mürteci. |
gerici | * Bir organı germeye yarayan (kas). |
gericilik | * Gerici (I) olma durumu veya gerici davranış, irtica. |
geriden geriye | * gizlice, sinsice; uzaktan, yakın bir ilgi göstermeyerek. |
gerile gerile | * Kendini önemli göstererek, kabara kabara, kasılarak. |
gerilek | * Kendi üstüne geri dönen veya döner görünen. |
gerileme | * Gerilemek işi. * Sonuçlardan ilkelere, etkilerden sebeplere ve birleşiklerden yalınçlara doğru usa vurma işlemi. * Bir dokunun, bir organın bir evrim geçirmesi veya bir yapının basitleşmesi. * Geri çekilme, ricat. * Kavrama yeteneğinin giderek zayıflamasıdurumu. |
gerilemek | * Geri çekilmek, geriye çekilmek. * Daha aşağı bir dereceye düşmek. * (hastalık) Gelişmeksizin yok olmaya yüz tutmak. * Bir tepki karşısında katısayılan bir tutumdan vazgeçmek. |
geriletme | * Geriletmek işi. |
geriletmek | * Gerilemesine yol açmak. |
gerileyici | * Geri giden, gerileyen. |
gerileyici benzeşme | * Kelimelerde sonraki sesin önceki sesi etkilemesi: Eczacı> ezzacı, çarşanba > çarşamba gibi. |
gerileyiş | * Gerilemek işi veya biçimi. |
gerili | * Gerilmişolan. |
gerilik | * Geri olma durumu. * İdrak etme yeteneğinde veya okul başarılarında yaşına göre geri kalma durumu. |
gerilim | * İki ucundan ters yanlara çekilen bir telin her noktasında, o iki güce karşıkoyan güç, tevettür. * Bir iletkenin uçlarıarasındaki gizil güç farkı, potansiyel farkı, voltaj. * Gerginlik, tansiyon. * İhtiyaçların karşılanamadığıveya bir hedefe yönelmişdavranışlar engellendiğinde ortaya çıkan coşkulu durum. * Konuşmada bir sesin ortaya çıkması için ses kirişlerinin gerginleşmesi, tansiyon. * Çeşitli yollara başvurularak filmde yaratılan sıkıntılı, gergin hava, tansiyon. |
gerilim ölçümü | * Sıvılardaki yüzey gerilimlerini belirleme işi, tansiyometri. * Mekanik gerilim niceliğini, birtakım ölçü araçlarından yararlanarak belirleme, tansiyometri. |
gerilimli | * Gerilimi olan. |
Kategoriler