Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 21

gergince * Biraz gergin.
gerginleşme * Gerginleşmek işi.
gerginleşmek * Gergin duruma gelmek.
gerginleştirme * Gerginleştirmek işi.
gerginleştirmek * Gergin duruma getirmek.
gerginlik * Gergin olma durumu.
geri * Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü; art, alt taraf, ileri karşıtı.
* Bundan başkası.
* Son, sonuç.
* Bir şeyin sona kalan bölümü.
* Geçmiş, mazi.
* (hayvan için) Boşaltım organının dışı.
* Benzerlerine ayak uydurup ilerleyememiş, gelişememiş.
* (saat için) Eksik gösteren.
* Aptal, anlayışsız.
* Geriye doğru.
* Geri dön, geri git!.
geri * Araba üzerine gerilerek kenarlarıarabanın korkuluğuna tutturulan ve içine saman veya tahıl doldurulan
büyük kıl çuval.
geri almak * verdiğini geri istemek.
* geriye doğru götürmek.
* düşmandan kurtarmak.
* arabayı geri geri götürmek için vites kolunu geri durumuna geçirmek.
geri basmak * geri geri gitmek.
geri çekilme * savaşıdaha elverişli şartlarda sürdürmek amacıyla bir askerî birliğin düşmandan çözülerek başka bir mevzi
veya bölgeye hareket etmesi, ricat.
geri çekilmek * bulunduğu yerden arkaya doğru gitmek; kaçmak.
* karıştığı bir işi sürdürmekten veya sürdürenler arasında bulunmaktan vazgeçmek.
geri çevirmek * geri vermek, geldiği yere göndermek, iade etmek.
* kabul etmemek, reddetmek.
geri dönmek * geldiği yere gitmek.
geri durmak * (bir işyapmaktan) kaçınmamak.
geri geri (çekilmek) * arka arka (gitmek).
geri gitmek * kötüleşmek.
geri göndermek * geldiği yere göndermek, iade etmek.
geri hizmet * Silâhlıkuvvetlerin stratejik ve taktik anlamına girmeyen, her çeşit sağlık, veteriner, tahliye, ulaştırma ve
diğer çeşitli hizmetlerin bütünü, lojistik.
* Ordunun türlü itiyaçları ile ilgili işlerin bütünü.
geri kafalı * Yenilikleri istemeyen, eskiye bağlı.
geri kalmak * arkada kalmak.
* gecikmek.
* çağdaşlarının ve yaşıtlarının düzeyine gelememek veya düzeyinde olmamak.
geri kalmamak * yapmaktan kaçınmamak.
* birinden daha az başarılı olmamak.
geri kalmış * (ülke, toplum için) Az gelişmiş.
geri kalmışlık * Az gelişmişlik.
geri komamak * yapmamazlık etmemek.
geri plân * Bkz. arka plânda.
geri saymak * geriye doğru saymak.
geri tepme * Merminin atılışısırasında, bir ateşli silâhın namlusu içinde gazların geriye doğru sıkıştırmasından ileri gelen
hareket.
geri vermek * aldığıyere veya kimseye vermek, iade etmek.
geri vites * Otomobilin geri gitmesini sağlayan dişli düzeni.
geri zekâlı * Zekâ düzeyi gelişmemiş.
geriatri * Yaşlanma ile ilgili sağlık konularıüzerinde duran tıp dalı, yaşlılık bilimi.
gerici * Toplumda yeniliklere değer vermeyen, her yönüyle eskiyi özleyen veya eski düzeni getirmeye çalışan
(kimse veya görüş), mürteci.
gerici * Bir organı germeye yarayan (kas).
gericilik * Gerici (I) olma durumu veya gerici davranış, irtica.
geriden geriye * gizlice, sinsice; uzaktan, yakın bir ilgi göstermeyerek.
gerile gerile * Kendini önemli göstererek, kabara kabara, kasılarak.
gerilek * Kendi üstüne geri dönen veya döner görünen.
gerileme * Gerilemek işi.
* Sonuçlardan ilkelere, etkilerden sebeplere ve birleşiklerden yalınçlara doğru usa vurma işlemi.
* Bir dokunun, bir organın bir evrim geçirmesi veya bir yapının basitleşmesi.
* Geri çekilme, ricat.
* Kavrama yeteneğinin giderek zayıflamasıdurumu.
gerilemek * Geri çekilmek, geriye çekilmek.
* Daha aşağı bir dereceye düşmek.
* (hastalık) Gelişmeksizin yok olmaya yüz tutmak.
* Bir tepki karşısında katısayılan bir tutumdan vazgeçmek.
geriletme * Geriletmek işi.
geriletmek * Gerilemesine yol açmak.
gerileyici * Geri giden, gerileyen.
gerileyici benzeşme * Kelimelerde sonraki sesin önceki sesi etkilemesi: Eczacı> ezzacı, çarşanba > çarşamba gibi.
gerileyiş * Gerilemek işi veya biçimi.
gerili * Gerilmişolan.
gerilik * Geri olma durumu.
* İdrak etme yeteneğinde veya okul başarılarında yaşına göre geri kalma durumu.
gerilim * İki ucundan ters yanlara çekilen bir telin her noktasında, o iki güce karşıkoyan güç, tevettür.
* Bir iletkenin uçlarıarasındaki gizil güç farkı, potansiyel farkı, voltaj.
* Gerginlik, tansiyon.
* İhtiyaçların karşılanamadığıveya bir hedefe yönelmişdavranışlar engellendiğinde ortaya çıkan coşkulu
durum.
* Konuşmada bir sesin ortaya çıkması için ses kirişlerinin gerginleşmesi, tansiyon.
* Çeşitli yollara başvurularak filmde yaratılan sıkıntılı, gergin hava, tansiyon.
gerilim ölçümü * Sıvılardaki yüzey gerilimlerini belirleme işi, tansiyometri.
* Mekanik gerilim niceliğini, birtakım ölçü araçlarından yararlanarak belirleme, tansiyometri.
gerilimli * Gerilimi olan.

Bir yanıt yazın