Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 36

gömlek eskitmek * hayat sürdürmüşolmak.
gömlekçi * Gömlek diken veya satan kimse.
gömlekçilik * Gömlekçinin yaptığı iş.
gömlekli * Gömleği olan.
gömleklik * Gömlek yapmaya elverişli (kumaş).
gömlekliler * Vücutlarıtorba biçiminde ve yarısaydam, sert bir gömlekle örtülü, denizlerde yaşayan bir hayvan sınıfı.
gömleksiz * Gömleği olmayan.
gömme * Gömmek işi.
* Defnetme, tedfin.
* Mayalıveya mayasız, yağlıveya yağsız olarak yapılan bir tür kül pidesi.
* Güzün veya kışın ekilen ekin.
* Üzerinde bulunduğu yüzeyin içine gömülmüşolan.
gömme balkon * Dışyüzeyden dışarıtaşmayan, evin kullanım alanı içinde kalarak yapılmış balkon.
gömme banyo * Çini veya benzeri bir madde ile kaplanarak gömülü olarak yerleştirilmişolan banyo teknesi.
gömme dolap * Duvarın içine yerleştirilmişdolap.
gömme kilit * Gövdesi kapak veya çekmecenin kenarına açılan yuvaya gömülerek takılan kilit.
gömmek * Toprağın içine koymak, toprakla örtmek.
* Bir ölüyü toprağın içine yerleştirmek, defnetmek.
* Birinin cenaze törenine katılmak veya bir cenazeyi kaldırmak.
* Bir nesnenin içine yerleştirmek, batırmak.
* Birinden daha çok yaşamak.
gömü * Toprak altına gömülerek saklanmışpara veya değerli şeyler, define.
gömük * Gömülmüşolan, gömülü.
gömüldürük * Boyunduruğa geçirilen kısa değnek.
* Eyerin geriye kaymaması için atların boyunlarından aşırılıp kolanlarına bağlanan kayış.
gömülemek * Para veya değerli şeyleri toprak altına gömerek saklamak.
gömülme * Gömülmek işi.
gömülmek * Gömmek işi yapılmak veya gömmek işine konu olmak.
* Yerleşmek, oturtulmak, kendini gömmek.
* Yok olmak, kaybolmak, görünmez olmak.
* Bir şeyin derinliğine inmek.
gömültü * Avcının avını beklerken içine saklandığıçukur.
gömülü * Gömülmüşolan, toprak altında saklanmışolan, metfun.
* Batmış, kaybolmuşolan.
gömülüş * Gömülmek işi veya biçimi.
gömüş * Gömmek işi veya biçimi.
gömüt * Mezar, metfen, kabir, makber, sin.
gömütlük * Mezarlık, kabristan, sinlik.
gön * Tabaklanmışderi.
* Kösele.
* Hayvan derisi.
göncü * Ham veya işlenmişderi satan kimse.
* Ayakkabıtamircisi.
gönç * Zengin, varlıklı.
gönçlük * Zengin olma durumu.
gönder * Bayrak çekilen direk.
* Üvendire.
* Kayık ve yelkenli gemilere yön vermeye yarayan, ucunda metal olan ağaç sopa.
gönderi * Bir yerden bir yere özellikle posta ile gönderilen paket, telgraf, mektup vb.
* Yolcu etme, uğurlama.
gönderici * Posta ile paket, telgraf, mektup vb. gönderen kimse.
gönderiliş * Gönderilmek işi veya biçimi.
gönderilme * Gönderilmek işi.
gönderilmek * Gönderilmek işi yapılmak veya göndermek işine konu olmak.
gönderiş * Göndermek işi veya biçimi.
gönderli * Gönderi olan.
gönderme * Göndermek işi, irsal.
* (sözlükçülükte) Bir madde başını işlerken, ilgisi dolayısıyla başka bir madde başına yollama.
* Atıf yapmak işi.
gönderme belgesi * Bir yere gönderilen eşyanın listesi, irsaliye.
göndermek * Bir yere doğru yola çıkarmak, yollamak, ulaşmasını, gitmesini sağlamak, irsal etmek.
* Yetki vererek gitmesini sağlamak.
* Bir kaynaktan çıkıp gelmek, ulaşmak.
* Yolcu etmek.
göndertme * Göndertmek işi.
göndertmek * Göndermek işini yaptırmak.
gönen * Ekilecek toprağın sulandırılması.
* Nem, rutubet.
* Nemli (toprak).
gönenç * Bolluk, rahatlık ve varlık içinde iyi yaşama, refah.
gönençli * Gönenci, iyi bir hayatı olan, müreffeh.
gönendirilme * Göndermek işi.
gönendirilmek * Mutluluğa kavuşturulmak.
gönendirme * Gönendirmek işi.
gönendirmek * Mutluluğa, esenliğe, huzura kavuşturmak, sevindirmek, abat etmek.
gönendirtme * Gönendirtmek işi.

Bir yanıt yazın