ilerisini gerisini hesaplamamak (veya düşünmemek) | * herhangi bir konuda çok ve ayrıntılıdüşünmeden hareket etmek, tedbirsizce, ihtiyarsızca davranmak. |
ileriyi görmek | * Bkz. uzağı görmek. |
ilerlek | * İlerlemiş, ileriye varmış. |
ilerleme | * İlerlemek işi. * Terfi, terakki. * Daha iyi, daha yetkin, daha değerli, daha yüksek bir duruma doğru basamak basamak oluşan gelişme, terakki. |
ilerlemek | * Bulunduğu yerden daha ileriye gitmek; yol almak. * (vakit için) Geçmek. * Daha güçlü, daha etkili duruma gelmek. * Daha iyi, daha yüksek bir düzeye, aşamaya erişmek, gelişmek, terakki etmek. |
ilerletme | * İlerletmek işi. |
ilerletmek | * İlerlemesini sağlamak, ilerlemesine yol açmak. |
ilerleyici | * İleri giden, ilerleyen. |
ilerleyici benzeşme | * Kelimede önceki sesin sonraki sesi etkilemesi. |
ilerleyiş | * İlerlemek işi veya biçimi. |
ileti | * Bildirme yazısı, mesaj. |
iletici | * İletme özelliği olan (şey). |
iletiliş | * İletilmek işi veya biçimi. |
iletilme | * İletilmek işi. |
iletilmek | * İletmek işi yapılmak. |
iletim | * İletmek işi. * İletken şeylerden ısıveya elektriğin geçmesi. * Isıyayımı, konveksiyon. |
iletiş | * İletmek işi veya biçimi. |
iletişim | * Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildirişim, haberleşme, komünikasyon. * Telefon, telgraf, televizyon, radyo gibi araçlardan yararlanarak yürütülen bilgi alışverişi, bildirişim, haberleşme, komünikasyon. |
iletişim ağı | * İletişim araçlarının birbirleriyle ortak bağlantıkurma veya iş birliği sağlama durumu veya düzeni. |
iletişim araçları | * Toplumda sözlü veya yazılıhaber alma imkânınısağlayan teknik araçlar. |
iletişim merkezi | * Bildirişim ve haberleri toplam ve değerlendirme bürosu. |
iletişim ortamı | * Bildirişim, haberleşme veya komünikasyon imkânlarının sağlandığı ortam, medya. |
iletişme | * İletişmek işi veya durumu. |
iletişmek | * Bir durumu karşılıklı olarak iletmek, karşılıklı olarak haber alıp vermek. |
iletken | * Akım, ısı, ses vb. geçiren (madde), nakil, yalıtkan karşıtı. * Elektrik akımı, ısı, gaz vb. ni bir yerden başka bir yere aktaran (madde, şey). |
iletken damarlar | * Bitkilerde hücrelere besin maddelerini ileten borucuklar. |
iletkenlik | * İletken olma durumu. |
iletki | * Bir açıyıölçmeye ve başka bir yerde aynıaçıyıçizmeye yarayan, yarım çember biçimindeki araç, minkale. |
iletme | * İletmek işi. |
iletmek | * Götürmek, ulaştırmak, nakletmek. * Elektrik akımı, ısı, gaz vb. ni bir yerden başka bir yere götürmek. |
ilga | * (varlığını) Kaldırma. |
ilga etmek | * (varlığını) ortadan kaldırmak. |
ilgeç | * Edat: Ev gibi huzur köşesi olmaz. Çocuk sabaha karşıuyudu. |
ilgeçli | * İlgeci olan, edatlı. |
ilgeçli tümleç | * Edatla kurulmuştümleç, edatlıtümleç. |
ilgi | * İki şey arasında bulunan herhangi bir bağlılık, ilişki, alâka, taallûk. * Dikkati öncelikle belirli bir şey üzerinde toplama eğilimi. * Belirli bir olay veya etkinliğe yakınlık duyma, ondan hoşlanma ve ona öncelik tanıma. * Kimyasal şartlar eşveya birbirine çok yakın olduğunda ögelerin birbirleriyle birleşmede gösterdiği seçicilik. |
ilgi alanı | * Bir kişi veya kuruluşun ilgilendiği konular. |
ilgi çekici | * İlgiyi, dikkati üzerinde toplayan. |
ilgi çekmek (toplamak veya uyandırmak) | * çevresinde ilgiyi, dikkati ve merakıüzerine toplamak, alâka çekmek, alâka toplamak veya alâka uyandırmak. |
ilgi duymak | * bir işe, bir olaya, bir kimseye önem vermek, yakınlık duymak. |
ilgi eki | * Bağlantıkavramıveren ek. Türkçede bu kavram isim görevli kelimeye -ki ekinin bağlanmasıyla sağlanır. Bu ek ünlü uyumlarına aykırıdüşer ve çoğu kez kalma durumuyla kalıplaşır. |
ilgi görmek | * ilgi çekmek. |
ilgi göstermek | * ilgisini esirgememek, belli etmek. |
ilgi toplamak | * ilgisini yoğunlaştırmak, belli etmek. * ilgi görmek. |
ilgileme | * İlgilemek işi. |
ilgilemek | * İki parçayı birbirine eğreti olarak dikmek, teyellemek. |
ilgilendiriş | * İlgilendirmek işi veya biçimi. |
ilgilendirme | * İlgilendirmek işi. |
ilgilendirmek | * İlgisini çekmek, önem vermek veya bir şeyle ilgili kılmak. * İlişkin olmak. * Elverişli, uygun bulmak. |
ilgileniş | * İlgilenmek işi veya biçimi. |
Kategoriler