imrenmek | * Beğenilen, hoşlanılan bir şeyi edinme veya bir yiyeceği yeme isteğini duymak. * Beğenilen bir kişi veya şeye benzemeyi istemek, gıpta etmek. |
imrenti | * İmrenme, gıpta. |
imroz | * Vücudu beyaz, başve ayaklarda siyah lekeler bulunan, küçük cüsseli, uzun ve ince kuyruklu, kaba karışık ve uzun yapağılı, Gökçeada ve kısmen Çanakkale ilinde yetiştirilen bir koyun türü. |
imsak | * Bir şeyden el çekerek nefsine hâkim olma, perhiz. * (ramazanda) Oruca başlama zamanı. * Cimrilik. |
imsak etmek | * bir şeyden el çekerek nefsine hâkim olmak. |
imsak vakti | * Orucun başlama saati veya zamanı. |
imsakiye | * Ramazanda imsak zamanınıyerel saate göre gösteren çizelge. |
imsakli | * Cimri. |
-imtırak | * Bkz. -mtırak. |
imtihan | * Sınav. * Direnme, dayanışma, güç gerektiren, sonuçta bir deney kazandıran zor durum. |
imtihan etmek | * bilgi derecesini ölçmek. * denemek, sınamak. |
imtihan olmak | * bilgisi ölçülmek. * denenmek, sınanmak. |
imtihan vermek | * sınanmak; tehlikeli ve zor bir durumdan zarar görmeden iyi bir sonuca ulaşmak. |
imtihana çekmek | * bilgisini ölçmek. * denemek, sınamak. |
imtina | * Kaçınma, sakınma, çekinme. |
imtina etmek | * bir şeyi yapmaktan kaçınmak, çekinmek. |
imtisal | * Bir örneğe göre davranma, uyma, benzemeye çalışma. * Alınan buyruğa bütünüyle uyma. |
imtisal etmek | * uymak, benzemeye çalışmak. |
imtisas | * Emme, emerek çekme soğurma. |
imtiyaz | * Başkalarına tanınmayan özel, kişisel hak veya şart, ayrıcalık. * Fabrika kurmak, maden işletmek vb.için bir kişi veya kuruluşa devlet tarafından verilen özel izin. * Gedik. |
imtiyazlı | * Ayrıcalığı olan, ayrıcalık tanınan, ayrıcalıklı. |
imtiyazsız | * Ayrıcalığı olmayan, ayrıcalık tanınmayan, ayrıcalıksız. |
imtizaç | * Karışabilme. * Birbirini tutma, uyum sağlama, uygunluk. * İyi geçinme, uyuşma. * Kaynaşma. |
imtizaç etmek | * bağdaşmak, uyuşmak. |
imtizaçsız | * Uyumsuz. |
imza | * Bir kimsenin, bir yazının altına bu yazıyıyazdığınıveya onayladığını belirtmek için her zaman aynı biçimde yazdığı ad veya işaret. * İmzalamak işi. * Herhangi bir dalda ün yapmışyazar, sanatçı. |
imza atmak (veya bir şeyi) imza etmek | * imzalamak. |
imza günü | * Yazarların satışa çıkan eserlerini hatıra olarak imzaladıkları gün. |
imza kâğıdı | * İşyerlerinde çalışanların girişve çıkışlarının denetlenmesi amacı ile üzerine imzalarınıattıklarıkâğıt. |
imza sahibi | * Bir yere imza atan kimse. * Bazısanat ve meslek kollarında sağlam bir yeri olan, değerini her zaman kabul ettirmişkimse. * Gazete, dergi gibi yayımlarda, adınıkullanarak yazıyazan kimse. |
imza sirküleri | * İmza örneğinin bulunduğu imza. |
imza toplamak | * bir dilekçeyi veya öneriyi, destekleyenlere imzalatmak. |
imza töreni | * Antlaşma veya sözleşmelerde ilgili tarafların belgelere imza atmasıve birbirlerini kutlaması. |
imza vermek | * imza atmak. |
imzalama | * İmzalamak işi. |
imzalamak | * Bir yazıveya belgeye imzasınıyazmak, imza atmak. * İmza veya işaretle eserin yazarıveya yaratıcısı olduğunu belirtmek. * Bir kimseye, hatıra olarak sunulan esere imza atmak. |
imzalanış | * İmzalanmak işi veya biçimi. |
imzalanma | * İmzalanmak işi. |
imzalanmak | * İmzalanmak işi yapılmak. |
imzalatma | * İmzalatmak işi. |
imzalatmak | * İmza attırmak. |
imzalayış | * İmzalamak işi veya biçimi. |
imzalı | * İmza edilmiş. * (yazı, eser için) Yazarı belirtilmiş. |
imzasız | * İmza edilmemiş. * Yazan belirtilmemiş. |
imzayı basmak (veya çakmak) | * imzalamak, imza etmek. |
in | * İndiyum’un kısaltması. |
in | * Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk. * Mağara. |
in | * İnsan. |
-in | * Bkz. -ın / -in (I). |
-in | * 343 -ın / -in (II). |
Kategoriler