Kategoriler
İ SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük İ Sayfa 38

intihap * Seçim, seçme.
intihar * Bir kimsenin toplumsal ve ruhsal sebeplerin etkisi ile kendi hayatına son vermesi.
* Hayatınıtehlikeye düşürecek aşırıdavranışveya iş.
intihar etmek * kendini öldürmek.
intikal * Bir yerden başka bir yere geçme, geçiş.
* Anlama, kavrama.
* Miras olarak babadan oğula kalma.
intikal etmek * yer değiştirmek.
* anlamak, kavramak.
* miras olarak babadan oğula kalmak.
intikam * Öç.
intikam almak * öç almak.
intikamcı * Öç almaya çalışan.
intisap * Bağlanma.
* Girme.
* Kapılanma.
intisap etmek * bağlanmak.
* girmek.
* kapılanmak.
intişar * Yayılma.
* (gazete, dergi) Çıkma, yayımlanma.
intişar etmek * yayılmak, dağılmak.
* yayımlanmak.
intizam * Düzenli, düzgün olma.
intizamlı * Düzgün, düzenli.
intizamsız * Düzensiz, düzeni olmayan, karışık.
intizamsızlık * Düzensiz olma durumu, düzensizlik, karışıklık.
intizar * Bekleme, gözleme.
* İlenme, beddua, inkisar.
intizar etmek * beklemek, gözlemek.
* iIenmek, beddua etmek.
inzal * İndirme, indirilme.
inzibat * Sıkıdüzen.
* Silâhlıkuvvetlerde, ordudaki düzeni sağlamak amacıyla görevlendirilmiş er.
inzibatî * Sıkıdüzeni sağlayıcı, düzene bağlayıcı, insan davranışlarınısınırlayıcı, düzenleyici, baskıaltına alıcı.
inzibatsız * Sıkıdüzeni olmayan, düzensiz, başı boş.
inzimam * Katılma, ulanma, eklenme.
inzimam etmek * katılmamak, eklenmek, ulanmak.
inziva * Toplum hayatından kaçıp tek başına yaşama.
* Dışdünyayla bütün bağlarınıkeserek Tanrıyla birleşebilmek için insanın kendi içine kapanması.
inzivaya çekilmek * toplumdan kaçıp, hiçbir şeyle ilgilenmeyerek tek başına yaşamak.
ip * Dokuma maddelerinin bükülmüşliflerinden yapılan bağ.
* (bazı bölgelerde) İplik.
* Asarak öldürme cezası.
-ip * Bkz. -ıp / -ip.
ip atlamak * ipin iki ucunun tutularak çevrilmesiyle, ipe ayağınıve başınıdeğdirmeden zıplamak.
ip cambazı * İki direk arasında, yüksekte gerilmişip üzerinde gösteriler yapan cambaz.
ip merdiven * İpten örülmüş, çoğunlukla gemilerde kullanılan merdiven.
ip takmak * birinin kötülüğü için çalışmak.
ip torba * Pazar filesi.
ip torbalı * Elinde pazar filesi olan.
ipçi * İp üreten, yapan veya satan kimse.
ipçik * Bitkilerin erkek organlarında başçığıçiçeğe bağlayan ince sap.
ipçilik * İpçinin işi veya mesleği.
ipe çekmek * asarak öldürmek.
ipe dizmek * boncuk gibi şeyleri ipliğe geçirmek.
ipe gelesice * “asılarak öl” anlamında bir ilenme.
ipe gitmek * ölüme gitmek.
ipe sapa gelmeyen (veya gelmez) * akla yakın olmayan veya birbirini tutmayan.
ipe un sermek * geçersiz birtakım sebepler ileri sürerek istenilen işi yapmaktan kaçınmak.
ipek * İpek böceği kozalarıçözülerek çıkarılan ve dokumacılıkta kullanılan çok ince, esnek ve parlak tel.
* Bu telden yapılmış.
ipek ağacı * Ekvatoral bölgelerde yetişen, kerestesi ipek görünüşünde, sarıparıltılı, değerli bir mobilya ağacı.
ipek böceği * Kanatlarıpullu böcekler sınıfından, ördüğü kozalardan ipek elde edilen, dut yaprağı ile beslenen bir cins
kelebeğin tırtılı(Bombyx mori).
ipek böceği kelebeği * Tırtıllarının ördüğü kozalardan ipek elde edilen kelebeklere verilen genel ad.
ipek böcekçiliği * İpek ipliği veya ipek böceği yumurtasıelde etmek amacıyla ipek böceği yetiştirmek ve koza elde etmek işi.
ipek çiçeği * Semizotugillerden, güzel çiçek açan bir bitki cinsi (Portulaca grandiflora).
ipek gibi * çok ince, parlak ve yumuşak.
* güzel, iyi huylu.

Bir yanıt yazın