ipek matı | * Cilâ veya vernikle ağaç üzerinde oluşturulan, ipeği andıran yarıparlak görünüş. |
ipeka | * Altın kökü. |
ipekçi | * İpek böceği yetiştiren veya ipek satan kimse. |
ipekçilik | * İpek böceği yetiştirme veya ipek alıp satma işi. |
ipekhane | * Kozaların, ipek çilesi durumuna getirilmesi için işlendiği yer. |
ipekli | * İpekten yapılmışveya içinde ipek bulunan (kumaş). |
ipham | * Belirsizlik, kapalılık. * Etkisini artırmak için anlamın bilerek, isteyerek kapalı bırakılması. |
ipi (birinin) eline geçmek | * yönetimi başkasının eline geçmek, kontrolü başkasının elinde bulunmak. |
ipi çözmek | * ilgisini kesmek. |
ipi çürük | * Güvenilmez (kimse). |
ipi kırık | * Serseri, sorumsuz. |
ipi kırmak | * savuşup gitmek. |
ipi koparmak | * bağlı bulunduğu kuruluşla veya yakınlığı bulunan kişi ile ilişkisini kesmek. |
ipi sapıyok | * birbirini tutmaz, yersiz, anlamsız. |
ipil ipil | * Parlak bir ışıkla yanarak, bir sönüp bir parlayarak. |
ipileme | * İpilemek işi. |
ipilemek | * Az ışıkla yanmak. |
ipilti | * Hafif esinti. |
ipin ucunu kaçırmak | * yönetimde veya bir şeyi kullanmada gereken ölçüyü yitirmek. |
ipince | * Çok ince, incecik. |
ipini çekmek | * birini ölçülü davranmaya zorlamak. |
ipini kırmak | * azmak, ele avuca sığmaz bir durum almak. |
ipini koparan | * başı boşkalan. |
ipipullah | * Kimsesi, malımülkü olmayan kimse. |
ipipullah, sivri külâh (kalmak) | * yalnız, kimsesiz, hiçbir şeysiz (kalmak). |
ipiyle kuyuya inilmez | * kendisine güvenilmez. |
ipka | * Yerinde, önceki durumunda bırakma. * Sınıfta bırakma. |
ipka etmek | * yerinde bırakmak, kaldırmamak, değiştirmemek. |
ipka kalmak | * sınıf geçmemek. |
iple çekmek | * sabırsızlıkla beklemek. |
iplemek | * Saygı göstermek, değer vermek. |
iplememek | * saygı göstermemek, değer vermemek, önem vermemek, aldırışetmemek. |
ipleri birinin elinde olmak | * o işi el altından yönetmek. |
iplicik | * Sığırların soluk borularına yerleşen ve ara konakçısız bulaşan, en çok 8 cm uzunluğunda akciğer kıl kurdu (Dictyocaulus viviparus). |
ipliği pazara çıkmak | * kötü nitelik ve suçları ortaya çıkmak. |
iplik | * Pamuk, keten, yün, ipek, naylon vb.dokuma maddelerinin uzun, ince liflerinden her biri. * Bu liflerin birlikte bükülmüşve çekilmişdurumu. * Fasulye gibi sebzelerin veya bazımeyvelerin lifi. |
iplik çekmek | * kumaştan iplik çıkarmak. * iplik eğirmek. |
iplik iplik | * Tel tel. * Yol yol. |
iplik kurdu | * İpsiler sınıfına bağlıtürlerden her biri. |
iplik solucanlar | * İpsiler. |
iplikçi | * İplik yapan veya satan kimse. |
iplikçilik | * Dokuma liflerini iplik durumuna getirmek için yapılan işlemlerin bütünü. * İplik satma işi. |
iplikhane | * Ham bitki liflerinin iplik yapıldığıyer. |
ipliklenme | * İpliklenmek işi. |
ipliklenmek | * Tel tel olmak, lif lif olmak. |
ipliksi | * İpliğe benzer. |
ipnotize | * İpnotizma yoluyla uyutulmuş, etki altında kalmış. |
ipnotize etmek | * ipnotizma yoluyla birini uyutmak. |
ipnotize olmak | * ipnotizma yoluyla etki altında kalmak; yarıuykulu duruma gelmek. |
ipnotizma | * Sözle, bakışla, telkin yoluyla sağlanan bir tür uyku. |
Kategoriler