Kategoriler
İ SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük İ Sayfa 39

ipek matı * Cilâ veya vernikle ağaç üzerinde oluşturulan, ipeği andıran yarıparlak görünüş.
ipeka * Altın kökü.
ipekçi * İpek böceği yetiştiren veya ipek satan kimse.
ipekçilik * İpek böceği yetiştirme veya ipek alıp satma işi.
ipekhane * Kozaların, ipek çilesi durumuna getirilmesi için işlendiği yer.
ipekli * İpekten yapılmışveya içinde ipek bulunan (kumaş).
ipham * Belirsizlik, kapalılık.
* Etkisini artırmak için anlamın bilerek, isteyerek kapalı bırakılması.
ipi (birinin) eline geçmek * yönetimi başkasının eline geçmek, kontrolü başkasının elinde bulunmak.
ipi çözmek * ilgisini kesmek.
ipi çürük * Güvenilmez (kimse).
ipi kırık * Serseri, sorumsuz.
ipi kırmak * savuşup gitmek.
ipi koparmak * bağlı bulunduğu kuruluşla veya yakınlığı bulunan kişi ile ilişkisini kesmek.
ipi sapıyok * birbirini tutmaz, yersiz, anlamsız.
ipil ipil * Parlak bir ışıkla yanarak, bir sönüp bir parlayarak.
ipileme * İpilemek işi.
ipilemek * Az ışıkla yanmak.
ipilti * Hafif esinti.
ipin ucunu kaçırmak * yönetimde veya bir şeyi kullanmada gereken ölçüyü yitirmek.
ipince * Çok ince, incecik.
ipini çekmek * birini ölçülü davranmaya zorlamak.
ipini kırmak * azmak, ele avuca sığmaz bir durum almak.
ipini koparan * başı boşkalan.
ipipullah * Kimsesi, malımülkü olmayan kimse.
ipipullah, sivri külâh (kalmak) * yalnız, kimsesiz, hiçbir şeysiz (kalmak).
ipiyle kuyuya inilmez * kendisine güvenilmez.
ipka * Yerinde, önceki durumunda bırakma.
* Sınıfta bırakma.
ipka etmek * yerinde bırakmak, kaldırmamak, değiştirmemek.
ipka kalmak * sınıf geçmemek.
iple çekmek * sabırsızlıkla beklemek.
iplemek * Saygı göstermek, değer vermek.
iplememek * saygı göstermemek, değer vermemek, önem vermemek, aldırışetmemek.
ipleri birinin elinde olmak * o işi el altından yönetmek.
iplicik * Sığırların soluk borularına yerleşen ve ara konakçısız bulaşan, en çok 8 cm uzunluğunda akciğer kıl kurdu
(Dictyocaulus viviparus).
ipliği pazara çıkmak * kötü nitelik ve suçları ortaya çıkmak.
iplik * Pamuk, keten, yün, ipek, naylon vb.dokuma maddelerinin uzun, ince liflerinden her biri.
* Bu liflerin birlikte bükülmüşve çekilmişdurumu.
* Fasulye gibi sebzelerin veya bazımeyvelerin lifi.
iplik çekmek * kumaştan iplik çıkarmak.
* iplik eğirmek.
iplik iplik * Tel tel.
* Yol yol.
iplik kurdu * İpsiler sınıfına bağlıtürlerden her biri.
iplik solucanlar * İpsiler.
iplikçi * İplik yapan veya satan kimse.
iplikçilik * Dokuma liflerini iplik durumuna getirmek için yapılan işlemlerin bütünü.
* İplik satma işi.
iplikhane * Ham bitki liflerinin iplik yapıldığıyer.
ipliklenme * İpliklenmek işi.
ipliklenmek * Tel tel olmak, lif lif olmak.
ipliksi * İpliğe benzer.
ipnotize * İpnotizma yoluyla uyutulmuş, etki altında kalmış.
ipnotize etmek * ipnotizma yoluyla birini uyutmak.
ipnotize olmak * ipnotizma yoluyla etki altında kalmak; yarıuykulu duruma gelmek.
ipnotizma * Sözle, bakışla, telkin yoluyla sağlanan bir tür uyku.

Bir yanıt yazın