iyi kalpli | * Başkaları için hep iyilik düşünen. |
iyi ki | * güzel bir rastlantı olarak, ne mutlu. |
iyi kötü | * Ne çok uygun, ne de çok aykırı, şöyle böyle. |
iyi niyet | * Herhangi bir kimse veya konuda hiçbir kötü düşünce beslememe, hüsnüniyet. |
iyi olmak | * hastalıktan kurtulmak, iyileşmek. * yerinde olmak. * uygun gelmek. |
iyi saatte olsunlar | * cin ve perilerden söz edilirken kullanılır. |
iyi söylemek | * övmek. |
iyi yürekli | * Bkz. iyi kalpli. |
iyice | * İyiye yakın. * Çok, gereği gibi, nerdeyse tamamen. |
iyicene | * Tam olarak, adamakıllı. |
iyicil | * İyilik etmeyi seven, hayırhah. * (hastalık için) Sonu iyi, tehlikesiz, kötücül olmayan. |
iyiden iyiye | * Adam akıllı, çok iyi, gereği gibi. |
iyileşme | * İyileşmek işi. |
iyileşmek | * İyi duruma gelmek. * Hastalıktan kurtulmak, sağlığıyerine gelmek, salâh bulmak. |
iyileştirme | * İyileştirmek işi, ıslah. |
iyileştirmek | * İyileşmesini sağlamak, sağlığına kavuşturmak, tedavi etmek. * Eksikliğini, bozukluğunu gidermek, ıslah etmek. |
iyiliği dokunmak | * yararlı olmak, yararını görmek. |
iyilik | * İyi olma durumu, salâh. * Karşılık beklenilmeden yapılan yardım, kayra, lütuf, kerem, ihsan, inaye. * Sağlığıyerinde olma durumu, esenlik. * Yarar veya elverişlilik, nimet. |
iyilik bilmek | * kendisine yapılan iyiliği unutmamak. |
iyilik etmek (veya yapmak) | * yararlı işler yapmak, yardımcı olmak. |
iyilik görmek | * maddî, manevî yardım görmek. |
iyilik güzellik | * Sağlıklı olma durumu, iyilik sağlık. |
iyilik perisi | * Maddî, manevî yardımda bulunan (kimse). |
iyilik sağlık | * Nasılsınız sorusuna karşılık olarak sağlıklıve iyi durumda olunduğunu anlatır. |
iyilikbilir | * Değerbilir, kadirşinas. |
iyilikbilirlik | * Değerbilirlik, kadirşinaslık. |
iyilikçi | * Herkesin iyiliğini isteyen, herkese iyilik etmesini seven, hayırhah, hayırsever. |
iyilikçilik | * İyilikçi olma durumu. |
iyilikle | * Tatlıdille, iyi davranışla. |
iyiliksever | * İyilikçi, hayırsever. |
iyilikseverlik | * İyiliksever olma durumu, hayırseverlik. |
iyimser | * Genel olarak her düşünce ve işi iyi olarak değerlendiren, kötümser karşıtı, nikbin, optimist. |
iyimserlik | * Genel olarak her düşünce ve işi iyi olarak değerlendiren bir tutum veya kişilik özelliği, nikbinlik, optimizm. * Her şeyi en iyi yanından gören, her durumda iyi bir çıkışyolu uman dünya görüşü, nikbinlik, optimizm. * İnsanlığın ilerlemesine, bütün durum veşartların iyiye gideceğine inanan öğretilerin genel adı. |
iyisi | * en doğru olanı. |
iyisi mi | * yapılacak en doğru, en uygun olan iş. |
iyiye çekmek | * bir düşünce veya olayı olumlu yönüyle değerlendirmek. |
iyiye iyi, kötüye kötü demek | * hatır için söz söylememek, dürüst olmak. |
iyodür | * İyodun bir element veya bir birleşikle verdiği birleşim. |
iyon | * Bir veya daha çok elektron kazanmışveya yitirmiş bir atom veya bir atom grubundan oluşmuşelektrik yüklü parçacık, yükün. |
iyon yuvarı | * Yer atmosferindeki atom ve moleküllerin güneş ışınlarıyla iyonlaştığı80-400 km yükseklikler arasındaki katman. |
iyonik | * İyonlardan oluşan, iyonlarla ilgili. |
iyonlanma | * İyonlaşma. |
iyonlaşma | * Moleküllerin parçalanmasıyla veya atomlara, moleküllere, molekül gruplarına elektron katılmasıveya çıkarılmasıyla iyonların oluşması. |
iyonlaştırma | * İyonlaştırmak işi. |
iyonlaştırmak | * Bir ortamda iyonlar oluşturmak. |
iyot | * Atom numarası53, atom ağırlığı126,92 olan, tabiatta, deniz suyunda sodyum iyodür durumunda rastlanılan, bazıdeniz bitkilerinde de çokça birikmişolarak bulunan, mavimtırak esmer renkte katı bir element. Kısaltması i. |
iyotlama | * İçme sularındaki mikropların iyot etkisiyle giderilmesi. * Organik bir birleşikte hidrojenin iyotla yer değiştirmesi. |
iyotlu tuz | * Homojen karıştırılmışen az % 0,007 iyot içeren yemek tuzu (NaCl). |
iz | * Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alâmet. * Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti. * Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ip ucu, emare. * Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser. * Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit. |
-iz | * Bkz. -z (I). |
Kategoriler