Kategoriler
İ SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük İ Sayfa 61

iyi kalpli * Başkaları için hep iyilik düşünen.
iyi ki * güzel bir rastlantı olarak, ne mutlu.
iyi kötü * Ne çok uygun, ne de çok aykırı, şöyle böyle.
iyi niyet * Herhangi bir kimse veya konuda hiçbir kötü düşünce beslememe, hüsnüniyet.
iyi olmak * hastalıktan kurtulmak, iyileşmek.
* yerinde olmak.
* uygun gelmek.
iyi saatte olsunlar * cin ve perilerden söz edilirken kullanılır.
iyi söylemek * övmek.
iyi yürekli * Bkz. iyi kalpli.
iyice * İyiye yakın.
* Çok, gereği gibi, nerdeyse tamamen.
iyicene * Tam olarak, adamakıllı.
iyicil * İyilik etmeyi seven, hayırhah.
* (hastalık için) Sonu iyi, tehlikesiz, kötücül olmayan.
iyiden iyiye * Adam akıllı, çok iyi, gereği gibi.
iyileşme * İyileşmek işi.
iyileşmek * İyi duruma gelmek.
* Hastalıktan kurtulmak, sağlığıyerine gelmek, salâh bulmak.
iyileştirme * İyileştirmek işi, ıslah.
iyileştirmek * İyileşmesini sağlamak, sağlığına kavuşturmak, tedavi etmek.
* Eksikliğini, bozukluğunu gidermek, ıslah etmek.
iyiliği dokunmak * yararlı olmak, yararını görmek.
iyilik * İyi olma durumu, salâh.
* Karşılık beklenilmeden yapılan yardım, kayra, lütuf, kerem, ihsan, inaye.
* Sağlığıyerinde olma durumu, esenlik.
* Yarar veya elverişlilik, nimet.
iyilik bilmek * kendisine yapılan iyiliği unutmamak.
iyilik etmek (veya yapmak) * yararlı işler yapmak, yardımcı olmak.
iyilik görmek * maddî, manevî yardım görmek.
iyilik güzellik * Sağlıklı olma durumu, iyilik sağlık.
iyilik perisi * Maddî, manevî yardımda bulunan (kimse).
iyilik sağlık * Nasılsınız sorusuna karşılık olarak sağlıklıve iyi durumda olunduğunu anlatır.
iyilikbilir * Değerbilir, kadirşinas.
iyilikbilirlik * Değerbilirlik, kadirşinaslık.
iyilikçi * Herkesin iyiliğini isteyen, herkese iyilik etmesini seven, hayırhah, hayırsever.
iyilikçilik * İyilikçi olma durumu.
iyilikle * Tatlıdille, iyi davranışla.
iyiliksever * İyilikçi, hayırsever.
iyilikseverlik * İyiliksever olma durumu, hayırseverlik.
iyimser * Genel olarak her düşünce ve işi iyi olarak değerlendiren, kötümser karşıtı, nikbin, optimist.
iyimserlik * Genel olarak her düşünce ve işi iyi olarak değerlendiren bir tutum veya kişilik özelliği, nikbinlik, optimizm.
* Her şeyi en iyi yanından gören, her durumda iyi bir çıkışyolu uman dünya görüşü, nikbinlik, optimizm.
* İnsanlığın ilerlemesine, bütün durum veşartların iyiye gideceğine inanan öğretilerin genel adı.
iyisi * en doğru olanı.
iyisi mi * yapılacak en doğru, en uygun olan iş.
iyiye çekmek * bir düşünce veya olayı olumlu yönüyle değerlendirmek.
iyiye iyi, kötüye kötü demek * hatır için söz söylememek, dürüst olmak.
iyodür * İyodun bir element veya bir birleşikle verdiği birleşim.
iyon * Bir veya daha çok elektron kazanmışveya yitirmiş bir atom veya bir atom grubundan oluşmuşelektrik
yüklü parçacık, yükün.
iyon yuvarı * Yer atmosferindeki atom ve moleküllerin güneş ışınlarıyla iyonlaştığı80-400 km yükseklikler arasındaki
katman.
iyonik * İyonlardan oluşan, iyonlarla ilgili.
iyonlanma * İyonlaşma.
iyonlaşma * Moleküllerin parçalanmasıyla veya atomlara, moleküllere, molekül gruplarına elektron katılmasıveya
çıkarılmasıyla iyonların oluşması.
iyonlaştırma * İyonlaştırmak işi.
iyonlaştırmak * Bir ortamda iyonlar oluşturmak.
iyot * Atom numarası53, atom ağırlığı126,92 olan, tabiatta, deniz suyunda sodyum iyodür durumunda
rastlanılan, bazıdeniz bitkilerinde de çokça birikmişolarak bulunan, mavimtırak esmer renkte katı bir element.
Kısaltması i.
iyotlama * İçme sularındaki mikropların iyot etkisiyle giderilmesi.
* Organik bir birleşikte hidrojenin iyotla yer değiştirmesi.
iyotlu tuz * Homojen karıştırılmışen az % 0,007 iyot içeren yemek tuzu (NaCl).
iz * Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alâmet.
* Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti.
* Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ip ucu, emare.
* Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser.
* Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit.
-iz * Bkz. -z (I).

Bir yanıt yazın