Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 35

kapatılış * Kapatılmak işi veya biçimi.
kapatılma * Kapatılmak işi.
kapatılmak * Kapatmak işine konu olmak veya kapatmak işi yapılmak.
* Ortadan kaldırılmak, feshedilmek.
* Bir yerde tutulmak, hapsedilmek.
kapatış * Kapatmak işi veya biçimi.
kapatma * Kapatmak işi.
* Bir erkekle nikâhsız yaşayan kadın, kapama, metres.
* Yolsuz olarak değerinden aşağıelde edilmiş(mal).
* Basketbolda, elinde top olmayan bir oyuncunun pas almasına veya ilerlemesine engel olma.
kapatmak * Kapamak.
* Yolsuz olarak bir malıdeğerinden aşağı bir karşılıkla elde etmek.
* Bir kadınla nikâhsız yaşamak.
* Yayımınıyasak etmek, yayımına son vermek.
* Bütün masraflarıüzerine alıp isteği doğrultusunda ve başkalarını içeri almadan eğlenmek.
* Bitirmek, unutturmak, söz edilmesini engellemek.
kapattırma * Kapattırmak işi.
kapattırmak * Kapatmak işini birine yaptırmak.
kapçak * Uzun saplı büyük kanca.
kapçık * Küçük kap.
* Kovan.
* Tahıl tanelerinde çanak.
kapçık meyve * Meşe palamudu, ceviz gibi açılmayan, tek taneli kuru meyve.
kapçıklı * Kapçığı olan.
kapelâ * Şapka.
kapı * Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı.
* Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat.
* Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân.
* Gidere yol açan ihtiyaç.
* (tavla oyununda) İki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olan yer.
* Ev gezmesi için gidilen yer.
* Devlet dairesi.
* Çok yakın zaman.
* Resmî daire.
kapı(bir) komşu * bitişikte oturan komşu.
kapıaçmak * bir şeyin sözünü etmek veya bir işe başlamak.
* pazarlığa çok yüksek bir fiyatla başlamak.
kapıağası * Av dışında padişahın yanında bulunan iç ağaların en büyüğü olan görevli.
* Sadrazam kapısının iç düzenini sağlamakla yükümlü görevli.
kapıağzı * Kapının hemen yanı.
kapıalmak (veya yapmak) * tavla oyununda bir haneye üst üste iki pul getirmek ve o hanenin karşı oyuncu tarafından kullanılmasını
engellemek.
kapıaralamak * bir konuya girişyapmak, karşısındakini hazırlamak.
kapıaramak * ev ziyareti yapmak istemek.
kapı baca açık (veya kilitli) * korunmasız veya korunmuş(yer).
kapıçuhadarı * Osmanlıdevlet teşkilâtında ayak işlerinde, özellikle postacılık görevinde kullanılan kimse.
kapıdışarıetmek * kovmak, dışarıatmak.
kapıduvar * Çalındığında açılmayan kapı; ses seda çıkmayan yer.
kapı gibi * iri vücutlu (kimse).
kapıhalkı * Sadrazam, vezir, eyalet valileri, beylerbeyleri gibi devlet büyükleri yanında hizmet gören kimselere verilen
genel ad.
* Zengin ve büyük bir evde çalışanların bütünü.
kapıkadar * eni ve uzunluğu çok olan.
kapıkâhyası * 343 kapıkethüdası.
kapıkapamaca * Tamamıyla, toptan, hepsi, hep birden.
kapıkapıaramak * her yeri aramak.
kapıkapıdolaşmak (veya gezmek) * ev ev gezmek.
* her devlet dairesine başvurmak.
kapıkarşı * birbirine çok yakın iki komşu durumu.
kapıkethüdası * Osmanlıegemenliği altındaki beyliklerin, yabancıdevletlerin, eyalet valilerinin, vezir ve beylerbeylerinin
devletle ilgili işlerine bakan görevli.
kapıkolu * Kapıyıaçmaya veya kapamaya yarayan, genellikle metalden yapılmışnesne.
kapıkomşu * Biribirine çok yakın veya aynısokak içinde evi olan komşu.
kapıkulu * Osmanlılarda, devletten ödenek alan, sürekli görev yapan atlıve yaya askerlerden oluşan teşkilât.
kapımandalı * Kapının kapalıtutulmasına yarayan demir veya tahtadan araç.
* İşe karıştırılmayan, kendisine önem verilmeyen kimse.
kapı oğlanı * Kapıçuhadarıyamağı.
* Elçiliklerde çevirmen yardımcısı.
kapıperdesi * Rüzgâr ve soğuktan korunmak için, kalın kumaştan veya deriden yapılmışörtü, perde.
kapıtokmağı * Kapıyıçalmakta kullanılan metal parça.
kapıyapmak * bir şey istemek veya söylemek için karşısındakini önceden başka sözlerle hazırlamak.
* ev gezmesi yapmak.
* (tavla oyununda) bir haneye üst üste iki pul getirerek karşı oyuncunun pullarının ilerlemesine engel olmak.
kapıyoldaşı * Aynıyerde ve görevde çalışanlardan her biri.
kapıcı * Daire, otel, apartman gibi büyük yapılarda bekçilik, temizlik, alışverişgibi işlerle görevli kimse.
* Osmanlıdevlet teşkilâtında saray kapılarını bekleyen görevli sınıfı.
kapıcık * Yumurtacığın tepesinde bulunan ve yumurtacık zarlarının iyice bitişmemesinden oluşan ağız.
kapıcılık * Kapıcının işi.
kapıda kalmak * içeri girememek.
kapıdan çevirmek * geri döndürmek, kabul etmemek.
kapıdan kovsan bacadan düşer * yüzsüz, arsız kimseler için söylenir.
kapıkule * Eski kale ve saraylarda iki yanında korunma kuleleri bulunan anıtsal kapı.

Bir yanıt yazın