kapatılış | * Kapatılmak işi veya biçimi. |
kapatılma | * Kapatılmak işi. |
kapatılmak | * Kapatmak işine konu olmak veya kapatmak işi yapılmak. * Ortadan kaldırılmak, feshedilmek. * Bir yerde tutulmak, hapsedilmek. |
kapatış | * Kapatmak işi veya biçimi. |
kapatma | * Kapatmak işi. * Bir erkekle nikâhsız yaşayan kadın, kapama, metres. * Yolsuz olarak değerinden aşağıelde edilmiş(mal). * Basketbolda, elinde top olmayan bir oyuncunun pas almasına veya ilerlemesine engel olma. |
kapatmak | * Kapamak. * Yolsuz olarak bir malıdeğerinden aşağı bir karşılıkla elde etmek. * Bir kadınla nikâhsız yaşamak. * Yayımınıyasak etmek, yayımına son vermek. * Bütün masraflarıüzerine alıp isteği doğrultusunda ve başkalarını içeri almadan eğlenmek. * Bitirmek, unutturmak, söz edilmesini engellemek. |
kapattırma | * Kapattırmak işi. |
kapattırmak | * Kapatmak işini birine yaptırmak. |
kapçak | * Uzun saplı büyük kanca. |
kapçık | * Küçük kap. * Kovan. * Tahıl tanelerinde çanak. |
kapçık meyve | * Meşe palamudu, ceviz gibi açılmayan, tek taneli kuru meyve. |
kapçıklı | * Kapçığı olan. |
kapelâ | * Şapka. |
kapı | * Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı. * Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat. * Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân. * Gidere yol açan ihtiyaç. * (tavla oyununda) İki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olan yer. * Ev gezmesi için gidilen yer. * Devlet dairesi. * Çok yakın zaman. * Resmî daire. |
kapı(bir) komşu | * bitişikte oturan komşu. |
kapıaçmak | * bir şeyin sözünü etmek veya bir işe başlamak. * pazarlığa çok yüksek bir fiyatla başlamak. |
kapıağası | * Av dışında padişahın yanında bulunan iç ağaların en büyüğü olan görevli. * Sadrazam kapısının iç düzenini sağlamakla yükümlü görevli. |
kapıağzı | * Kapının hemen yanı. |
kapıalmak (veya yapmak) | * tavla oyununda bir haneye üst üste iki pul getirmek ve o hanenin karşı oyuncu tarafından kullanılmasını engellemek. |
kapıaralamak | * bir konuya girişyapmak, karşısındakini hazırlamak. |
kapıaramak | * ev ziyareti yapmak istemek. |
kapı baca açık (veya kilitli) | * korunmasız veya korunmuş(yer). |
kapıçuhadarı | * Osmanlıdevlet teşkilâtında ayak işlerinde, özellikle postacılık görevinde kullanılan kimse. |
kapıdışarıetmek | * kovmak, dışarıatmak. |
kapıduvar | * Çalındığında açılmayan kapı; ses seda çıkmayan yer. |
kapı gibi | * iri vücutlu (kimse). |
kapıhalkı | * Sadrazam, vezir, eyalet valileri, beylerbeyleri gibi devlet büyükleri yanında hizmet gören kimselere verilen genel ad. * Zengin ve büyük bir evde çalışanların bütünü. |
kapıkadar | * eni ve uzunluğu çok olan. |
kapıkâhyası | * 343 kapıkethüdası. |
kapıkapamaca | * Tamamıyla, toptan, hepsi, hep birden. |
kapıkapıaramak | * her yeri aramak. |
kapıkapıdolaşmak (veya gezmek) | * ev ev gezmek. * her devlet dairesine başvurmak. |
kapıkarşı | * birbirine çok yakın iki komşu durumu. |
kapıkethüdası | * Osmanlıegemenliği altındaki beyliklerin, yabancıdevletlerin, eyalet valilerinin, vezir ve beylerbeylerinin devletle ilgili işlerine bakan görevli. |
kapıkolu | * Kapıyıaçmaya veya kapamaya yarayan, genellikle metalden yapılmışnesne. |
kapıkomşu | * Biribirine çok yakın veya aynısokak içinde evi olan komşu. |
kapıkulu | * Osmanlılarda, devletten ödenek alan, sürekli görev yapan atlıve yaya askerlerden oluşan teşkilât. |
kapımandalı | * Kapının kapalıtutulmasına yarayan demir veya tahtadan araç. * İşe karıştırılmayan, kendisine önem verilmeyen kimse. |
kapı oğlanı | * Kapıçuhadarıyamağı. * Elçiliklerde çevirmen yardımcısı. |
kapıperdesi | * Rüzgâr ve soğuktan korunmak için, kalın kumaştan veya deriden yapılmışörtü, perde. |
kapıtokmağı | * Kapıyıçalmakta kullanılan metal parça. |
kapıyapmak | * bir şey istemek veya söylemek için karşısındakini önceden başka sözlerle hazırlamak. * ev gezmesi yapmak. * (tavla oyununda) bir haneye üst üste iki pul getirerek karşı oyuncunun pullarının ilerlemesine engel olmak. |
kapıyoldaşı | * Aynıyerde ve görevde çalışanlardan her biri. |
kapıcı | * Daire, otel, apartman gibi büyük yapılarda bekçilik, temizlik, alışverişgibi işlerle görevli kimse. * Osmanlıdevlet teşkilâtında saray kapılarını bekleyen görevli sınıfı. |
kapıcık | * Yumurtacığın tepesinde bulunan ve yumurtacık zarlarının iyice bitişmemesinden oluşan ağız. |
kapıcılık | * Kapıcının işi. |
kapıda kalmak | * içeri girememek. |
kapıdan çevirmek | * geri döndürmek, kabul etmemek. |
kapıdan kovsan bacadan düşer | * yüzsüz, arsız kimseler için söylenir. |
kapıkule | * Eski kale ve saraylarda iki yanında korunma kuleleri bulunan anıtsal kapı. |
Kategoriler