Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 59

kâtibe * Kadın yazman, kadın sekreter.
kâtibiadil * Noter.
katil * İnsan öldüren kimse, cani.
* Öldürücü, ölüme sebep olan.
katil * Öldürme.
katil etmek * Bkz. katletmek.
kat’îleşme * Kesinleşme.
kat’îleşmek * Kesinleşmek.
katillik * Katil olma durumu.
kâtip * Sekreter, yazman.
kâtiplik * Sekreterlik, yazmanlık.
kat’iyen * Hiçbir zaman, asla.
* Kesin olarak, kesinlikle.
kat’iyet * Kesinlik.
katkı * Bir işin yapılmasına, gerçekleşmesine emek, bilgi, para vb. ile katılma, yardım.
* Bir şeye katılan başka bir madde, ek.
* Metal ve alaşımların hazırlanmasısırasında içlerine katılan değişik nitelikteki maddeler.
* Düğün günü davetlilerin öğleye kadar gönderdikleri armağan.
katkımaddesi * Petrol ürünlerine katıldığızaman, bunlara istenilen özellikleri sağlayan veya doğal özelliklerini
kuvvetlendiren uygun bir madde.
katkıpayı * Bir işe, bir ortaklığa girişte ödenen ücret.
katkıda bulunmak * bir şeyin oluşmasına, gelişmesine veya gerçekleşmesine emek, bilgi, para vb. ile yardım etmek.
katkılanma * Katkılanmak işi.
katkılanmak * İçine bir katkıkarışmak.
katkılı * İçine yabancımadde katılmışolan, karışık, saf olmayan.
katkısız * Üzerine veya içine hiçbir şey katılmamış, katışıksız, saf.
* Niteliği hiçbir etki ile değişmeyen, tam, bozulmamış.
katlama * Katlamak işi.
* Mayasız hamurdan yapılan, peynirli veya peynirsiz pide; yufka.
katlamak * Kâğıt, kumaşgibi nesneleri üst üste kat oluşturacak biçimde bükmek.
katlandırma * Katlandırmak işi.
katlandırmak * Katlanmasını sağlamak.
katlanılma * Katlanılmak işi.
katlanılmak * Katlanmak işi yapılmak.
katlanış * Katlanmak işi veya biçimi.
katlanma * Katlanmak işi.
katlanmak * Katlamak işi yapılmak.
* Hoşolmayan bir duruma, güç şartlara dayanmak, tahammül etmek.
katlatma * Katlatmak işi.
katlatmak * Katlatmak işini başkasına yaptırmak.
katlayış * Katlamak işi veya biçimi.
katletme * Katletmek işi.
katletmek * İnsan öldürmek.
katlı * Katlanmış, bükülmüş.
* Katıveya katları olan.
katlıkur * Az gelişmişülke ekonomilerine özgü birden çok döviz kuru uygulama yöntemi.
katliam * Topluca öldürme, kırım, soy kırımı.
katma * Katmak işi, ilhak.
* Katılmış, eklenmiş, ulanmış, munzam.
* Kıldan veya yünden yapılmışip, sicim.
katma bütçe * Özel gelirleri olan ve genel bütçe dışında kalan bütçe, mülhak bütçe.
katma değer vergisi * Satın alınan mal ve yiyecekten alınan peşin vergi.
katmak * Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey
eklemek, karıştırmak, ilâve etmek.
* Birlikte göndermek.
* Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanıdişinin yanına salmak.
katmak * birbirine düşürmek, aralarını bozmak.
katmalı * Cismin üç ana renkteki görüntüsünün tek bir film üzerinde yer aldığı, bir renkli film işlemi.
katman * Birbiri üzerinde bulunan yassıca maddelerin her biri, tabaka.
* Altında veya üstünde olan kayaçlardan gözle veya fiziksel olarak az çok ayrılabilen, kalınlığı bir cm den az
olmayan tortul kayaç birimi.
* Bir topluluğu oluşturan kümelerden her biri, tabaka.
katman bulut * Gri renkli, sise benzeyen fakat yere kadar inmeyen bulut tabakası, stratus.
katmanlaşma * Katmanlaşmak işi.
katmanlaşmak * Üst üste gelmişkatmanlar durumunda yerleşmek.
katmanlı * Katmanları olan, katmanlardan olucan, tabakalı.
katmer * Bir şeyi oluşturan katlardan her biri.
* Arasına yağveya kaymak sürülerek katlanmışhafif ateşte, kızartıldıktan sonra üzerine fıstık tozu serpilmiş
ince yufka ekmeği.
katmer kaldırmak * karışıklık çıkarmak.

Bir yanıt yazın