koçsama | * Koçsamak işi veya durumu. |
koçsamak | * (dişi koyun) Koç istemek. |
koçu | * Süslü bir çeşit gezme arabası. * Direkler üzerine, yüksekte kurulmuşzahire ambarı. |
koçuşmak | * Kucaklaşmak. |
kod | * Bkz. kot. |
kodaman | * İleri gelen, para veya makam sahibi kimseler için alay yollu söylenir. |
kodamanlık | * Kodaman olma durumu. |
kodein | * Afyondan çıkarılan ve öksürüğü kesmeye yarayan bir alkaloit. |
kodeks | * İlâçların formüllerini gösteren resmî kitap. |
kodes | * Tutuk evi, hapishane, karakol. |
kodese tıkmak | * hapse sokmak. |
kodesi boylamak | * tutuk evine girmek, hapse girmek. |
kodifikasyon | * Düzenleme. |
kodlama | * Bkz. kotlama. |
kodlamak | * Bkz. kotlamak. |
kodoş | * Gizli ve yasal olmayan cinsel ilişki öncesinde aracılık eden kimse, pezevenk. * Bu anlamda kullanılan sövgü sözü. |
kodoşluk | * Kodoşolma durumu. |
kof | * Kuruyarak veya çürüyerek içi boşalmışolan. * Boş, değersiz, bilgisiz, yetkisiz (kimse). * Güçsüz, dermansız. |
kof çıkmak | * bir kimsenin bilgisiz, değersiz, işe yaramaz biri olduğu anlaşılmak. |
kofa | * Hasır otu, saz, kamış, kiliz. |
kofalık | * Kofanın çok bulunduğu yer. |
kofana | * Lüfer balığının irisi. |
koflaşma | * Koflaşmak işi. |
koflaşmak | * Kof, değersiz bir duruma gelmek. |
kofluk | * Kof olma durumu. * İçi boşyer. * Bilgisizlik, ahmaklık. * Güçsüzlük, dermansızlık. |
kofra | * Bina girişlerinde elektrik şebeke hattınısigorta sistemi ile düzenleyen kutu. |
koful | * Bitki hücreleri yaşlandıkça plâzmalarında oluşan ve içi hücre suyu ile dolu bulunan boşluk. |
koğ | * Kov. |
koğalamak | * Kovalamak. |
koğalanmak | * Kovalanmak. |
koğcu | * Kovcu. |
koğculuk | * Kovculuk. |
koğdurmak | * Kovdurmak. |
koğma | * Kovma. |
koğmak | * Kovmak. |
koğulmak | * Kovulmak. |
koğuş | * Kışla, okul, tutuk evi, hastahane gibi kalabalık yerlerde, içinde birçok kimsenin yattığıveya barındığı büyük oda. * OsmanlıDevletinde devşirilen çocuklara acemi ocağında eğitim ve öğretimin verildiği, birbirini izleyen yedi oda. |
Koh | * “Verem basili (mikrobu)” anlamına gelen Koh basili teriminde geçer. |
Koh basili | * Verem hastalığına yol açan bir basil (mikrop). |
kohenit | * Gök taşlarında bulunan demir, nikel ve kobalt karbür. |
kohezyon | * Bkz. yakınlık derecesi. * Moleküller arasındaki çekim kuvveti. |
kok | * Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu madde bulunan katıyakıt, kok kömürü. |
kok kömürü | * Kok. |
koka | * İki çeneklilerden, çiçekleri küçük ve sarımtırak, zeytine benzer meyvesi kırmızırenkte olan, yapraklarından kokain çıkarılan, en çok Peru’da yetişen bir bitki (Erytrroxylon coca). * Bu bitkinin yapraklarından çıkarılan madde. |
kokain | * Koka yapraklarından çıkarılan uyuşturucu bir alkaloit. |
kokainci | * Kokain üreten, içen veya satan kimse. |
kokainman | * Kokain bağımlısı olan kimse. |
kokainoman | * Burnuna kokain çekme akışkanlı gı olan (kimse). |
kokainomani | * Kokain bağımlısı olan kimse. |
kokak | * Kötü, pis kokan. |
Kategoriler