Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 121

kolan * Hayvanın semerini veya eyerini bağlamak için göğsünden aşırılarak sıkılan yassıkemer.
* Dokuma, deri, kenevir gibi maddelerden yapılan yassıve enlice bağ.
* Yünden veya iplikten yapılmış, üzeri işli ince kuşak.
kolan balığı * Mersin balığı(Acipenser sturio).
kolan çekmek * kayığıkaradan halatla çekmek, yedekçilik etmek.
kolan vurmak * salıncakta hızlanmak için ayakta durup vücudu doğrultarak ileriye atılırcasına hareket etmek.
* hayvanın eyer veya semerini kolana bağlamak.
kolancı * Kayığıkaradan halatla çeken kimse, yedekçi.
kolancılık * Kolancı olma durumu veya kolancının işi.
kolay * Sıkıntıçekmeden, yorulmadan yapılabilen, emeksiz, zahmetsiz, güç ve zor karşıtı.
* Kolayca, sıkıntısız bir biçimde, basit.
* Kolaylık.
kolay değil * elbette, tabiî ki.
kolay gele! (veya gelsin!) * bir işyapmakta olanlara söylenen iyi dilek sözü.
kolay kolay * (olumsuz cümlelerde) Kolay bir yoldan, kolayca.
kolayca * Oldukça kolay olan.
* (kola’yca) Kolaylıkla, sıkıntıçekmeden.
kolaycacık * Çok kolay.
* (kola’ycacık) Çok kolay bir biçimde.
kolaycı * Kolaya kaçma işini yapan (kimse).
kolaycılık * Kolaycının davranışı.
kolayda * Kolay bulunabilir yerde, el altında.
kolayıvar * çaresi var.
kolayına bakmak (veya kolayına kaçmak) * bir işi yapmak için kolay ve kestirme yolu seçmek.
kolayına gelmek * bir işin herhangi bir biçimde yapılmasınıdaha kolay bulmak.
kolayınıaramak * bir şeyi yapmak, çözmek için gerekli kolay ve kestirme yöntemi araştırmak.
kolayını bulmak * kolaylıkla yapabilmeyi sağlamak veya yapma yolunu bulmak.
kolaylama * Kolaylamak işi.
kolaylamak * Bir işi bitirmek üzere olmak, bir işin sonuna yaklaşmak.
kolaylanma * Kolaylanmak işi.
kolaylanmak * Bir işsonuna yaklaşmak, bitmek üzere olmak.
kolaylaşma * Kolaylaşmak işi.
kolaylaşmak * Kolay duruma gelmek.
* (engel ve güçlükler için) Ortadan kalkmak.
kolaylaştırma * Kolaylaştırmak işi.
kolaylaştırmak * Kolay bir duruma getirmek, güçlükleri ortadan kaldırmak.
* Bir işi sonuna yaklaştırmak.
kolaylık * Kolay olma durumu.
* İşlerin kolayca yapılmasınısağlayan şey, konfor.
* Bir işi yapabilme durumu veya imkânı.
kolaylık göstermek * yapabilme yolu, imkânı sağlamak.
kolaylıkla * Sıkıntıçekmeden, güçlüklere uğramadan, kolayca.
kolbastı * Güreşte ayağıkapılan güreşçinin, rakibinin ayağınıtutmasıyla ortaya çıkan geçersizlik durumu.
kolbaşı * Herhangi bir kola başkanlık eden kimse, kol başkanı.
* Orta oyununda kolun başında olan ve kola adınıveren oyunları düzenleyen, yöneten kimse.
kolbaşılık * Kolbaşı olma durumu veya kolbaşının görevi.
kolcu * Bir şeyi korumak için bekleyen veya kol gezen görevli, muhafız.
* Hizmetçilere çalışacak ev bulan kimse.
kolculuk * Kolcu olma durumu veya kolcunun işi.
kolçak * Yalnız başparmağıayrı, diğer dört parmağı bir örülmüşyün eldiven.
* İskemlenin kol konacak parçası.
* Ceket veya gömlek kollarının kirlenmesine engel olmak için bilekten dirseğe kadar geçirilen eğreti kolluk.
* Kola geçirilen işaretli bağ, pazubent.
* Zırhın kola geçirilen parçası.
* Genellikle koltuklarda, bazen de sandalyelerde bulunan kol dayamaya yarayan kısım.
* Sadece kolun dayanmasınısağlayacak çıkıntısı olan sandalye.
kolçaklısandalye * Bir kişinin oturmasına uygun olan, esas taşıyıcıkısımlarımasif malzemeden yapılan, oturma yüzeyi ve
arkalığıelâstik veya elâstik olmayan mobilya.
koldaş * İşarkadaşı.
koldaşlık * İşarkadaşlığı.
koledok * Öd kanalı.
kolej * Öğretim programında yabancı bir dil öğretimine ağırlık veren lise dengi okul.
* Bazımeslek okullarına verilen ad.
kolejli * Kolej öğrencisi.
koleksiyon * Öğrenme, yarar sağlama veya zevk amacıyla bir araya getirilmişve özelliklerine göre sınıflara ayrılmış
nesnelerin bütünü.
* Moda evlerinin giyimdeki yenilikleri tanıtmak için düzenlediği defilelerde gösterilen modellerin bütünü.
koleksiyoncu * Koleksiyon yapmaya meraklıkimse.
koleksiyonculuk * Koleksiyoncunun yaptığı iş.
kolektif * Birçok kimseyi veya nesneyi içine alan; birçok kişi ve nesnenin bir araya gelmesi sonucu olan.
* Ortaklaşa.
kolektif ortaklık * Bütün ortakların sorumluluğu tam ve sınırsız olan ortaklık.
kolektif şirket * 343 kollektif ortaklık.
kolektifleşme * Kolektifleştirmek işi.

Bir yanıt yazın