Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 122

kolektifleşmek * Kolektif duruma gelmek.
kolektifleştirme * Kolektifleştirmek işi.
kolektifleştirmek * Ortaklaştırmak.
kolektivist * Ortaklaşacı.
kolektivizm * Ortaklaşacılık.
kolektör * Elektrik dinamolarında hareketli bölümün üzerindeki iletken devrelerde oluşan akımıtoplayıp tek bir
devreye veren araç, toplaç.
kolemanit * Hidratlıdoğal kalsiyum borat.
kolera * Şiddetli sürgün ve kusmalarla kendini gösteren, çok bulaşıcı, salgın ve öldürücü bir hastalık.
koleralı * Koleraya tutulmuş.
* Kolera mikrobu olan.
kolesterin * Kolesterol.
kolesterol * Kanda ve büyük ölçüde ödde bulunan, besinlerle alınan sterol.
kolhoz * Eski dönemlerde Rusya’da köylülerin ortak olarak çalıştıklarıtarım işletmesi.
koli * İçinde türlü eşya bulunan posta paketi.
kolibasil * Toprakta, insan ve hayvan bağırsaklarında, bazen sularda, sütte, yiyeceklerde bulunan ve uygun bir ortam
bulunca insanda hastalık yapabilen, yuvarlak uçlu, çomak biçiminde bakteri.
kolibri * Kolibrigillerden, Amerika’da yaşayan, çok renkli, geriye doğru uçma özelliği olan, uzun gagalı, küçük
göçmen kuş.
kolibrigiller * Omurgalıhayvanlardan, kuşlar sınıfına giren bir familya.
kolik * Kalın bağırsakta, genellikle karın boşluğunda aralıklıduyulan güçlü sancı.
kolit * Kalın bağırsak iltihabı.
kollama * Kollamak işi.
kollamak * Olmasını, ortaya çıkmasını beklemek, gözetmek.
* Göz önünde tutmak, gözlemek.
* Korumak, gözetmek.
kollanma * Kollanmak işi.
kollanmak * Kollamak işine konu olmak veya kollamak işi yapılmak.
kolları(veya kol ve paçaları) sıvamak * bir işyapmaya güçlü bir biçimde, istekle hazırlanmak.
kollarıkopmak * ağır bir şey taşımaktan veya çok işyapmaktan yorulmak.
kollarınıaçmak * içtenlikle karşılamak veya kucaklamaya hazırlanmak, sevgisini ve dostluğunu göstermek.
* korumak, yardım etmek.
kollarınısallaya sallaya gelmek * hiçbir şey getirmeden gelmek.
kollarının arasına almak * kucaklamak.
kollu * Kolu olan.
* Herhangi bir biçimde kolu olan.
kolluk * Gömlek kollarının ucundaki iliklenen bölüm, manşet.
* İşyaparken giysiyi korumak için bilekten dirseğe kadar kola geçirilen, ekseri koyu renkli bir kumaştan
dikilmişparça.
* Kollara takılan ve dikkati çekmesi istenen görevlilerin kimliklerini gösteren şerit.
kolluk * Güvenliği sağlamakla görevli polis veya jandarma, zabıta.
kolluk kuvveti * Güvenlik güçlerinin oluşturduğu birlik.
kolodyum * Fotoğraf camıyapımında ve cerrahlıkta kullanılan, alkolle eter karışımı içinde sıvıdurumuna getirilen
nitroselüloz.
kolofan * Hidratlıdoğal kalsiyum sülfat.
kolofan * Çam sakızının damıtılmasıyla oluşan, saydam, sarırenkli reçine.
koloidal * Zamk, jelâtin yapısında olan, koloit nitelikleri taşıyan.
koloit * Jelâtin niteliğinde olan ve suda dağılmışızarlardan geçmemekle billûrsulardan ayırt edilen maddelerin genel
adı.
kolokyum * Bilimsel bir sorunu incelemek veya siyasî, ekonomik, diplomatik sorunlarıtartışmak için yapılan akademik
toplantı, konuşu, bilimsel toplantı.
* Doçentlik sınavı.
kolombiyum * Niyobyum.
kolon * Sütun.
* Katlardaki döşemeleri birbirlerine bağlayan düşey boru.
* Kalın bağırsağın gödenden önceki bölümü.
koloni * Sömürge, müstemleke.
* Göçmen topluluğu veya bu topluluğun yerleştiği yer.
* Bir ülkede bulunan küçük yabancıtopluluğu.
* Birlik durumda yaşayan aynıtürden organizmaların oluşturduğu topluluk.
kolonya * Hafif kokulu tuvalet ispirtosu.
kolonyal * Sıcağı geçirmeyen içi mantarlı bir tür şapka için kullanılır.
kolonyalama * Kolonyalamak işi.
kolonyalamak * Kolonya ile işlem yapmak, kolanya sürmek.
kolonyalanma * Kolonyalanmak işi.
kolonyalanmak * Kolonya sürmek veya sürünmek.
kolonyalı * Kolonyalanmış, kolonya sürmüş.
kolonyalist * Sömürgeci.
kolordu * Değişik sayıda tümen ve savaşdestek birliklerinden kurulu büyük birlik.
koloridye * Kolyoz balığının küçüğü.

Bir yanıt yazın