Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 155

kum fırtınası * Çöllerde kumu havaya karıştıran kasırga.
kum gibi * pek çok.
kum grisi * Kum renginde olan.
kum havucu * Kumluk yerlerde yetiştirilen bir tür havuç.
kum havuzu * Atletlerin atlamada incinmemeleri için düştükleri yere yapılmış, içi kumla doldurulmuşalan.
kum kamyonu * Karoseri ve diğer mekanik parçalarıkum taşımaya uygun bir biçimde düzenlenmişkamyon.
kum kayası * Sıcak ve ılık denizlerde ve özellikle kayalık yerlerde yaşayan kemikli balık (Neogobius).
kum otu * Uyuz otu.
kum saati * Dar bir boğazla birbirine bağlanmışiki cam kaptan oluşan ve üstteki kapta bulunan kumun aşağıya
akmasından yararlanarak zamanıanlamaya, ölçmeye yarayan araç.
kum taşı * Kum tanelerinin kaynaşmasıyla oluşmuş bir çeşit tortul kayaç.
kum torbası * İçine kum doldurup boks antremanlarında kullanılan torba.
* Savaşta veya sel sırasında korunması gereken yerlere yığılan içi kum dolu torba.
* Çok şişman, dayanıksız, lapacı(kimse).
kuma * Aynıerkekle evli olan kadınların birbirine göre adı, ortak.
kumalı * Kuması olan.
Kuman * Kıpçak.
Kumanca * Kıpçakça.
kumanda * Komuta.
kumanda etmek * komut vermek.
* yönetmek.
kumandan * Komutan.
kumandan gemisi * Kumandanın komuta ettiği donanma gemisi.
kumandanlı * Kumandanı olan.
kumandanlık * Komutanlık.
kumandansız * Kumandanı olmayan.
Kumandı * Kuzey Altaylarda yaşayan bir Türk boyu ve bu boydan olan kimse.
kumanya * Yolculuk için hazırlanan yiyecek, azık.
* Sefer durumundaki askerler için hazırlanan yiyecek.
kumanyacı * Kumanya hazırlayan veya dağıtan (kimse).
kumanyacılık * Kumanyacının işi.
kumar * Ortaya para koyarak oynanan talih oyunu.
kumar ebesi * Kumar oynatan kimse veya kumarcı.
kumar oynamak * ortaya para koyarak talih oyunu oynamak.
* olumlu sonuçlanmasışüpheli olan bir işe bile bile girişmek.
kumarbaz * Kumarcı.
kumarbazlık * Kumarcılık.
kumarcı * Kumara düşkün, sürekli kumar oynayan (kimse), kumarbaz.
kumarcılık * Kumarcı olma durumu, kumarbazlık.
kumarhane * Kumar oynanan yer.
kumarhaneci * Kumarhane işleten kimse.
kumarhanecilik * Kumarhane işletme işi.
kumasız * Kuması olmayan.
kumaş * Pamuk, yün, ipek gibi şeylerden makinede dokunmuşher türlü dokuma.
* Bir varlığıveya kişiliği oluşturan nitelik veya malzeme.
kumaşmengenesi * Yeni dokunmuşveya yıkanmışkumaşların ütülenmek amacıyla içinden geçirildiği silindir alet.
kumaşçı * Kumaşfabrikası olan veya kumaşsatan kimse.
kumaşçılık * Kumaşüreten veya satan kimse.
kumaşlı * Kumaşı olan.
kumaşsız * Kumaşı olmayan.
kumbara * Para biriktirmek için kullanılan, bozuk veya kâğıt para atılan deliği olan, metal, toprak, plâstikten yapılmış
küçük kap.
* Humbara.
kumbaracı * Humbaracı.
kumbarahane * Humbarahane.
kumbaşı * Kumsal.
kumcu * Kum getirip satan kimse.
kumcul * (bitki için) Kumlu toprakta yetişen, kumlu toprağıseven.
kumda oynamak * bir fırsat kaçırarak umulanıelde edememek.

Bir yanıt yazın