macun çekmek | * boyacılıkta, düzgünlük ve dayanıklılık sağlamak için boyanacak yüzeye macun sürmek. |
macun küreği | * Üzerinde macun hazırlanan ve sıva işlerinde kullanılan yardımcıel aleti. |
macuncu | * Macun yapan veya satan kimse. |
macunculuk | * Macun yapmak veya satmak işi. |
macunlama | * Macunlamak işi. |
macunlamak | * Çatlak, delik yerleri veya boyanacak yüzeyleri macun sürerek kapatmak. |
macunlanma | * Macunlanmak işi. |
macunlanmak | * Macunlamak işine konu olmak veya macunlamak işi yapılmak. |
macunlaşma | * Macunlaşmak işi. |
macunlaşmak | * Macun koyuluğuna gelmek. |
macunluk | * İçine macun konulmaya yarayan özel kap. |
maç | * Bazıspor dallarında iki takım, iki kişi, iki taraf arasında yapılan karşılaşma. |
-maç / -meç | * Fiilden isim türeten ek: bula-maç, yırt-maç, de-meç vb. |
maç maç | * Sakız çiğnerken çıkan ses. |
maç satmak | * müsabaka sonucunu belirlemek amacıyla meşru olmayan yollardan veya para karşılığı anlaşmaya varmak. |
maç yapmak | * iki takım veya iki kişi arasında kazanmak amacıyla karşılaşma yapmak. |
maça | * Oyun kâğıtlarında, mızrak ucuna benzer, ayaklısiyah beneklerle oluşan dizi, pik. * Döküm parçasında, içi boş, kopya elde etmek için kullanılan kum, maden veya erimişdurumdaki döküm maddesine dayanıklı başka bir maddeden yapılmışdolgu kalıp. |
maça beyi | * İskambil destesinde maça dizisinde yer alan as, birli. |
maça beyi gibi kurulmak | * saygısızca yayılarak oturmak. |
maça kızı | * İskambil destesinde maça dizisinde yer alan kız. * Bir tür iskambil oyunu. |
maçuna | * İslimle çalışan ağırlık kaldırma makası. |
Madagaskarlı | * Madagaskar halkından olan. |
madalya | * Yararlık gösterenlere, yarışlarda ve sergilerde derece alanlara ödül, bazen de önemli bir olay dolayısıyla ilgililere hatıra olarak verilen metal nişan. |
madalya töreni | * Yararlılık gösteren birine madalya verilirken yapılan toplantı. |
madalyalı | * Madalya almışolan. |
madalyanın (veya madalyonun) ters tarafı(veya tersi) | * olumlu bir iş, bir durum veya bir olayın düşünülmesi, hesaba katılması gereken olumsuz yönü. |
madalyasız | * Madalyası olmayan. |
madalyon | * İçine küçücük resim, saç teli gibi şeyler konulan, boyna zincirle asılan, genellikle değerli metalden yapılmış, türlü biçimde süs eşyası. |
madalyoncu | * Madalyon yapan veya satan kimse. |
madam | * Fransa’da evli kadınlara verilen san. * Türkiye’de Müslüman olmayan evli kadın. |
madama | * Madam. |
-madan/-meden | * Fiilden zarf türeten ek (vurgusuz): oku-madan, sor-madan, bil-meden, öğren-meden vb. |
madara | * Kötü, sevimsiz. |
madara etmek | * kötü duruma düşürmek, yalanını, yanlışınıçıkarmak. |
madara olmak | * kötü duruma düşmek, yalanı, yanlışı ortaya çıkmak. |
madaralaşma | * Madaralaşmak işi. |
madaralaşmak | * Madara durumunda olmak. |
madde | * Duyularla algılanabilen, bölünebilen, ağırlığı olan nesne. * Öge, unsur. * Yasa, sözleşme, antlaşma gibi metinlerde, her biri başlı başına bir yargı getiren ve çoğu kez rakamla belirtilen bölüm. * Sözlük ve ansiklopedilerde tanımlanan, anlatılan kelime, ad veya konulardan her biri. * İleri sürülen sorun. * Para, mal vb. ile ilgili şey. |
madde başı | * Sözlük yapma düzeninde başlı başına bir anlam ifade eden ve siyah olarak yazılan, tanımıverilen sözlük birimi. |
maddeci | * Materyalist. * Para, mal vb. ne çok önem veren kimse. |
maddecilik | * Materyalizm. * Para, mal vb. ne çok önem verme. |
maddeleşme | * Maddeleşmek işi. |
maddeleşmek | * Madde durumuna gelmek. |
maddesel | * Madde ile ilgili, maddî. * Madde niteliğinde olan, maddî. |
maddesel nokta | * Bir maddenin, üç boyuttan soyutlanmışvar sayılan çok küçük parçası. |
maddeten | * Madde bakımından, maddî bakımdan, manen karşıtı. |
maddî | * Madde ile ilgili, maddesel, manevî karşıtı. * Maddeden oluşan. * Nesnelerle ilgili olan. * Paraya, mala çok önem veren (kimse). |
maddîleşme | * Maddîleşmek işi. |
maddîleşmek | * Maddeye önem verir duruma gelmek. |
maddîlik | * Maddî olma durumu. |
Kategoriler