Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 2

macun çekmek * boyacılıkta, düzgünlük ve dayanıklılık sağlamak için boyanacak yüzeye macun sürmek.
macun küreği * Üzerinde macun hazırlanan ve sıva işlerinde kullanılan yardımcıel aleti.
macuncu * Macun yapan veya satan kimse.
macunculuk * Macun yapmak veya satmak işi.
macunlama * Macunlamak işi.
macunlamak * Çatlak, delik yerleri veya boyanacak yüzeyleri macun sürerek kapatmak.
macunlanma * Macunlanmak işi.
macunlanmak * Macunlamak işine konu olmak veya macunlamak işi yapılmak.
macunlaşma * Macunlaşmak işi.
macunlaşmak * Macun koyuluğuna gelmek.
macunluk * İçine macun konulmaya yarayan özel kap.
maç * Bazıspor dallarında iki takım, iki kişi, iki taraf arasında yapılan karşılaşma.
-maç / -meç * Fiilden isim türeten ek: bula-maç, yırt-maç, de-meç vb.
maç maç * Sakız çiğnerken çıkan ses.
maç satmak * müsabaka sonucunu belirlemek amacıyla meşru olmayan yollardan veya para karşılığı anlaşmaya varmak.
maç yapmak * iki takım veya iki kişi arasında kazanmak amacıyla karşılaşma yapmak.
maça * Oyun kâğıtlarında, mızrak ucuna benzer, ayaklısiyah beneklerle oluşan dizi, pik.
* Döküm parçasında, içi boş, kopya elde etmek için kullanılan kum, maden veya erimişdurumdaki döküm
maddesine dayanıklı başka bir maddeden yapılmışdolgu kalıp.
maça beyi * İskambil destesinde maça dizisinde yer alan as, birli.
maça beyi gibi kurulmak * saygısızca yayılarak oturmak.
maça kızı * İskambil destesinde maça dizisinde yer alan kız.
* Bir tür iskambil oyunu.
maçuna * İslimle çalışan ağırlık kaldırma makası.
Madagaskarlı * Madagaskar halkından olan.
madalya * Yararlık gösterenlere, yarışlarda ve sergilerde derece alanlara ödül, bazen de önemli bir olay dolayısıyla
ilgililere hatıra olarak verilen metal nişan.
madalya töreni * Yararlılık gösteren birine madalya verilirken yapılan toplantı.
madalyalı * Madalya almışolan.
madalyanın (veya madalyonun) ters tarafı(veya tersi) * olumlu bir iş, bir durum veya bir olayın düşünülmesi, hesaba katılması gereken olumsuz yönü.
madalyasız * Madalyası olmayan.
madalyon * İçine küçücük resim, saç teli gibi şeyler konulan, boyna zincirle asılan, genellikle değerli metalden yapılmış,
türlü biçimde süs eşyası.
madalyoncu * Madalyon yapan veya satan kimse.
madam * Fransa’da evli kadınlara verilen san.
* Türkiye’de Müslüman olmayan evli kadın.
madama * Madam.
-madan/-meden * Fiilden zarf türeten ek (vurgusuz): oku-madan, sor-madan, bil-meden, öğren-meden vb.
madara * Kötü, sevimsiz.
madara etmek * kötü duruma düşürmek, yalanını, yanlışınıçıkarmak.
madara olmak * kötü duruma düşmek, yalanı, yanlışı ortaya çıkmak.
madaralaşma * Madaralaşmak işi.
madaralaşmak * Madara durumunda olmak.
madde * Duyularla algılanabilen, bölünebilen, ağırlığı olan nesne.
* Öge, unsur.
* Yasa, sözleşme, antlaşma gibi metinlerde, her biri başlı başına bir yargı getiren ve çoğu kez rakamla
belirtilen bölüm.
* Sözlük ve ansiklopedilerde tanımlanan, anlatılan kelime, ad veya konulardan her biri.
* İleri sürülen sorun.
* Para, mal vb. ile ilgili şey.
madde başı * Sözlük yapma düzeninde başlı başına bir anlam ifade eden ve siyah olarak yazılan, tanımıverilen sözlük
birimi.
maddeci * Materyalist.
* Para, mal vb. ne çok önem veren kimse.
maddecilik * Materyalizm.
* Para, mal vb. ne çok önem verme.
maddeleşme * Maddeleşmek işi.
maddeleşmek * Madde durumuna gelmek.
maddesel * Madde ile ilgili, maddî.
* Madde niteliğinde olan, maddî.
maddesel nokta * Bir maddenin, üç boyuttan soyutlanmışvar sayılan çok küçük parçası.
maddeten * Madde bakımından, maddî bakımdan, manen karşıtı.
maddî * Madde ile ilgili, maddesel, manevî karşıtı.
* Maddeden oluşan.
* Nesnelerle ilgili olan.
* Paraya, mala çok önem veren (kimse).
maddîleşme * Maddîleşmek işi.
maddîleşmek * Maddeye önem verir duruma gelmek.
maddîlik * Maddî olma durumu.

Bir yanıt yazın