Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 5

mağşuş * Karışık.
mahal * Yer, yöre, mevzi.
mahal kalmamak * gerek kalmamak, gereği olmamak.
mahal yok * yeri, gereği yok.
mahalle * Bir şehrin bir kasabanın, büyükçe bir köyün bölündüğü parçalardan her biri.
* Bir mahallede oturan insanlar, mahalle halkı.
mahalle arası * Mahallenin sokaklarıarasında kalan yer.
mahalle arkadaşı * Aynımahallede oturan komşu veya dost.
mahalle bekçisi * Mahallenin güvenliğini, düzenini sağlamada yardımcı olan güvenlik görevlisi.
mahalle çapkını * Beceriksiz çapkın.
mahalle imamı * Mahalledeki mescitte veya camide görevli imam.
mahalle kahvesi * Mahallede oturanların devam ettiği, oyun oynadığı, çay vb. meşrubat içtiği kahve.
mahalle kahvesi gibi * havasız, gürültülü ve kalabalık (yer).
mahalle karısı * Görgüsüz, kavgacıkadın.
mahalle mektebi * Mahallede bulunan ilkokul.
mahalle muhtarı * Mahallenin yasal işlerini yapmak üzere, o mahallede oturanlar tarafından seçilen kimse.
mahallebi * Bkz. muhallebi.
mahallebici * Bkz. muhallebici.
mahallebicilik * Bkz. Muhallebicilik.
mahallece * Mahallede oturanlar tarafından, mahalleliye göre.
mahalleli * Aynımahalleden olan.
* Aynımahallede oturan kimselerin bütünü.
mahalleyi ayağa kaldırmak * bağırıp çağırarak konu komşuyu tedirgin etmek.
mahallî * Yöresel, yerel.
mahallî idare * Bkz. yerel yönetim.
mahallî seçim * Bkz. Yerel seçim.
mahallîleşme * Yöreselleşme, yerelleşme.
mahallîleşmek * Yöreselleşmek, yerelleşmek.
mahana * Bahane, ileri sürülen sözde sebep.
maharet * İşgörmede becerikli, uzluk, beceri, ustalık.
maharet kazanmak * beceri edinmek, ustalaşmak.
maharetli * Eli işe yatkın, becerikli, usta.
maharetsiz * Eli işe yatkın olmayan, beceriksiz.
maharetsizlik * Maharetsiz olma durumu.
mahbes * Ceza evi, hapishane.
mahbube * Sevilen kadın.
mahbup * Sevilen erkek.
mahcubiyet * Utangaçlık, sıkılganlık.
mahcup * Utangaç, sıkılgan.
mahcup çıkarmak (veya çıkarmamak) * utandırmak (veya utandırmamak).
mahcup etmek * utandırmak.
mahcup kalmak * utanmışolmak.
mahcup olmak * utanmak.
mahcupluk * Mahcup olma durumu, utangaçlık.
mahcur * Kısıtlı.
mahcuz * Haciz altına alınmış, hacizli.
mahdum * Erkek evlât, oğul.
mahdut * Çevrilmiş, sınırlanmış.
* Sayısı belli olan, sayılı, az.
* Dar, basit.
mahfaza * İçinde küpe, yüzük, bilezik vb. gibi değerli süs eşyalarının saklandığıkutu.
mahfazalı * Mahfazası olan.
* Korunan, mahfuz.
mahfe * Deve, fil gibi hayvanların sırtına konulan, üzerine oturmaya yarayan sepet.
mahfel * Bkz. mahfil.

Bir yanıt yazın