mantar hastalığı | * Mantar, küflüce. |
mantar kent | * Nüfusu hızla artan yerleşim bölgesi. |
mantar meşesi | * BatıAkdeniz bölgesinde yetişen bir tür meşe (Quercus suber). |
mantar özü | * Karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan bazı bitki hücrelerinin çeperlerini kaplayarak sıvıve gazların geçmesini önleyen, bu sebeple hücrenin ölümüne veya mantar oluşumuna yol açan madde. |
mantar tabakası | * Ağaçlarda hücrelerin çeperlerine mantar özü yığarak ve protoplâzmasınıyitirerek mantar oluşumuna yol açan, dış büyütken tabaka. |
mantar tabancası | * Tabanca biçiminde, borusunun ucuna içi barutlu mantar takılarak patlatılan bir çeşit çocuk oyuncağı. |
mantara basmak | * birinin hazırladığı oyuna düşmek, oyuna gelmek. |
mantarcı | * İnsanları birtakım hilelerle saşırtıp paralarınıçalan (kimse), yalancı, düzenbaz. * Mantar yetiştiren veya satan kimse. |
mantarcılık | * Mantarcı olma durumu. * Mantar yetiştirme veya satma işi. |
mantardoğuran | * Mantarlaşmışhücreler oluşturacak mantar tabakasınıdoğuran (büyütken doku). |
mantarhane | * Mantarların işlendiği yer. |
mantarlama | * Mantarlamak işi. |
mantarlamak | * Aldatmak, yalan söylemek. |
mantarlar | * Sap, yaprak, çiçek gibi organlar yerine dallıveya düz iplikler görünüşünde emeçlerden oluşan, klorofilsiz, çiçeksiz, ilkel bitkiler sınıfı; ekmek, peynir, limon gibi bazıyiyeceklerin üzerinde gelişen küfleri ve zehirsiz olanları yenen kır mantarlarını içine alır. |
mantarlaşma | * Mantarlaşmak işi. |
mantarlaşmak | * Hücre zarlarına mantar özü karışarak geçirimsiz duruma gelmek. |
mantarlı | * İçinde mantar bulunan, içine mantar konulmuşolan. * Mantarı olan. * Mantar hastalığına yakalanmış. |
mantarlık | * Yenilebilen mantarların yetiştirildiği yer. * İncelenmek amacıyla mantar kültürlerinin saklandığıyer. |
mantarsı | * Mantara benzeyen. |
mantı | * İçine kıyma konularak küçük bohçalar biçiminde dürülmüşhamur parçalarıyla hazırlanan yemek. |
mantı | * Gabya serenini kaldıran halat ve makara. |
mantıcı | * Mantıyapan veya satan kimse. |
mantık | * Doğru düşünme sanatıve bilimi. * Doğru düşünmenin yolu ve yöntemi. * Düşüncenin ve düşüncenin varlık biçimlerinin, ögelerinin, türlerinin, olanaklarının, yasalarının ve düşünce bağlamlarının bilimi. |
mantık dışı | * Mantıkla hiçbir ilgisi olmayan. * Mantıkla çözümlenemeyen. |
mantık öncesi | * Mantıksal düşüncesinin henüz oluşmadığıdönem. |
mantıkça | * Mantık bakımından, mantığa göre. |
mantıkçı | * Mantık bilimiyle uğraşan (kimse). * Kesin ve sağlam bir yönteme göre akıl yürüten (kimse). * Mantık derslerini veren öğretmen. |
mantıkçılık | * Mantık biliminin her şeyin üstünde olduğunu benimseyen felsefe. * Bütün bilimleri matematik biçime indirgeyen ve matematiği mantığın bir uygulamasıdurumuna getiren öğreti. |
mantıken | * Bkz. mantıkça. |
mantıkî | * Mantıklı, mantıkla ilgili, mantıksal. |
mantıklı | * Mantığa uygun, akla uygun, mantıksal, mantıkî. * Mantığa uygun davranan. |
mantıksal | * Mantıkla ilgili olan, mantığa uygun, mantıklı, mantıkî. |
mantıksız | * Mantığa, akla aykırı olan. * Mantığa uygun davranmayan. |
mantıksızlık | * Mantıksız davranma durumu. |
manti | * Yelkenlide abaşo gabya sereni kandilisası. |
mantin | * Canfese benzeyen bir tür ipekli kumaş. |
mantinota | * Kapatma, metres. |
mantis | * Bir sayının logaritmasının ondalık bölümü. |
manto | * Kadın paltosu. |
mantolu | * Mantosu olan. |
mantoluk | * Manto yapmaya elverişli (kumaş). |
mantosuz | * Mantosu olmayan. |
manüel | * El kitabı. |
manyak | * Maniye (I) uğramış(hasta). * Gülünç, garip, şaşırtıcıdavranışları olan (kimse). * Hakaret sözü. |
manyakça | * Manyağa yakışır (biçimde). |
manyaklaşma | * Manyaklaşmak işi. |
manyaklaşmak | * Manyak durumuna girmek, manyak gibi davranmak. |
manyaklık | * Manyak olma durumu veya manyakça davranış. |
manyat | * Alamanadan küçük, üç çifte balıkçıkayığı. * Bu kayıklarla atılıp karadan çekilen küçük ağ. |
manyetik | * Mıknatısla ilgili, kendinde mıknatıs özellikleri bulunan. * Yüzetine manyetik kayıt yoluyla bilginin depolanabildiği bir mıknatıslanabilir kaplaması olan plâk şekilli tabaka. |
Kategoriler