Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 16

mantar hastalığı * Mantar, küflüce.
mantar kent * Nüfusu hızla artan yerleşim bölgesi.
mantar meşesi * BatıAkdeniz bölgesinde yetişen bir tür meşe (Quercus suber).
mantar özü * Karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan bazı bitki hücrelerinin çeperlerini kaplayarak sıvıve gazların
geçmesini önleyen, bu sebeple hücrenin ölümüne veya mantar oluşumuna yol açan madde.
mantar tabakası * Ağaçlarda hücrelerin çeperlerine mantar özü yığarak ve protoplâzmasınıyitirerek mantar oluşumuna yol
açan, dış büyütken tabaka.
mantar tabancası * Tabanca biçiminde, borusunun ucuna içi barutlu mantar takılarak patlatılan bir çeşit çocuk oyuncağı.
mantara basmak * birinin hazırladığı oyuna düşmek, oyuna gelmek.
mantarcı * İnsanları birtakım hilelerle saşırtıp paralarınıçalan (kimse), yalancı, düzenbaz.
* Mantar yetiştiren veya satan kimse.
mantarcılık * Mantarcı olma durumu.
* Mantar yetiştirme veya satma işi.
mantardoğuran * Mantarlaşmışhücreler oluşturacak mantar tabakasınıdoğuran (büyütken doku).
mantarhane * Mantarların işlendiği yer.
mantarlama * Mantarlamak işi.
mantarlamak * Aldatmak, yalan söylemek.
mantarlar * Sap, yaprak, çiçek gibi organlar yerine dallıveya düz iplikler görünüşünde emeçlerden oluşan, klorofilsiz,
çiçeksiz, ilkel bitkiler sınıfı; ekmek, peynir, limon gibi bazıyiyeceklerin üzerinde gelişen küfleri ve zehirsiz olanları
yenen kır mantarlarını içine alır.
mantarlaşma * Mantarlaşmak işi.
mantarlaşmak * Hücre zarlarına mantar özü karışarak geçirimsiz duruma gelmek.
mantarlı * İçinde mantar bulunan, içine mantar konulmuşolan.
* Mantarı olan.
* Mantar hastalığına yakalanmış.
mantarlık * Yenilebilen mantarların yetiştirildiği yer.
* İncelenmek amacıyla mantar kültürlerinin saklandığıyer.
mantarsı * Mantara benzeyen.
mantı * İçine kıyma konularak küçük bohçalar biçiminde dürülmüşhamur parçalarıyla hazırlanan yemek.
mantı * Gabya serenini kaldıran halat ve makara.
mantıcı * Mantıyapan veya satan kimse.
mantık * Doğru düşünme sanatıve bilimi.
* Doğru düşünmenin yolu ve yöntemi.
* Düşüncenin ve düşüncenin varlık biçimlerinin, ögelerinin, türlerinin, olanaklarının, yasalarının ve düşünce
bağlamlarının bilimi.
mantık dışı * Mantıkla hiçbir ilgisi olmayan.
* Mantıkla çözümlenemeyen.
mantık öncesi * Mantıksal düşüncesinin henüz oluşmadığıdönem.
mantıkça * Mantık bakımından, mantığa göre.
mantıkçı * Mantık bilimiyle uğraşan (kimse).
* Kesin ve sağlam bir yönteme göre akıl yürüten (kimse).
* Mantık derslerini veren öğretmen.
mantıkçılık * Mantık biliminin her şeyin üstünde olduğunu benimseyen felsefe.
* Bütün bilimleri matematik biçime indirgeyen ve matematiği mantığın bir uygulamasıdurumuna getiren
öğreti.
mantıken * Bkz. mantıkça.
mantıkî * Mantıklı, mantıkla ilgili, mantıksal.
mantıklı * Mantığa uygun, akla uygun, mantıksal, mantıkî.
* Mantığa uygun davranan.
mantıksal * Mantıkla ilgili olan, mantığa uygun, mantıklı, mantıkî.
mantıksız * Mantığa, akla aykırı olan.
* Mantığa uygun davranmayan.
mantıksızlık * Mantıksız davranma durumu.
manti * Yelkenlide abaşo gabya sereni kandilisası.
mantin * Canfese benzeyen bir tür ipekli kumaş.
mantinota * Kapatma, metres.
mantis * Bir sayının logaritmasının ondalık bölümü.
manto * Kadın paltosu.
mantolu * Mantosu olan.
mantoluk * Manto yapmaya elverişli (kumaş).
mantosuz * Mantosu olmayan.
manüel * El kitabı.
manyak * Maniye (I) uğramış(hasta).
* Gülünç, garip, şaşırtıcıdavranışları olan (kimse).
* Hakaret sözü.
manyakça * Manyağa yakışır (biçimde).
manyaklaşma * Manyaklaşmak işi.
manyaklaşmak * Manyak durumuna girmek, manyak gibi davranmak.
manyaklık * Manyak olma durumu veya manyakça davranış.
manyat * Alamanadan küçük, üç çifte balıkçıkayığı.
* Bu kayıklarla atılıp karadan çekilen küçük ağ.
manyetik * Mıknatısla ilgili, kendinde mıknatıs özellikleri bulunan.
* Yüzetine manyetik kayıt yoluyla bilginin depolanabildiği bir mıknatıslanabilir kaplaması olan plâk şekilli
tabaka.

Bir yanıt yazın