Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 21

maskaraya almak * biriyle eğlenmek, alay etmek.
maskaraya çevirmek * gülünç bir duruma sokmak.
maske * Boyalıkarton, kumaş, plâstikten yapılmışolan ve başkalarınca tanınmamışolmak için yüze geçirilerek
kullanılan yapma yüz.
* Korunmak için, özel olarak yapılmış, yüze geçirilmişşey.
* Yüz ve boyun güzelliği için cilde sürülen krem, macun vb.
* Gerçek duygularıveya bir şeyin gerçek görünüşünü gizleyen aldatıcı görünüş, davranış.
* Kişinin oynadığırol veya hem kendisine hem de çevresine karşıtakındığıdavranış.
maskeleme * Maskelemek işi.
maskelemek * Görünmemesini sağlamak, maske ile örtmek, alalamak, kamufle etmek.
* Gerçek görünüşünü saklamak, gizlemek.
maskelenme * Maskelenmek işi.
maskelenmek * Maskelemek işi yapılmak veya maskelemek işine konu olmak.
maskeli * Maskesi olan, maskelenmiş.
* Davranışve tutumunda gerçek kişiliğini saklayan.
maskeli balo * Yüze maske takılarak gidilen balo.
maskesi düşmek * gerçek niyeti ve niteliği ortaya çıkmak.
maskesini atmak * amaçlarını gizlemesini bilen kimse, bu tutumunu bırakarak gerçek kişiliğini ve amaçlarınıaçığa vurmak.
maskesini düşürmek (veya sıyırmak) * gerçekleri ortaya çıkarmak.
maskesini kaldırmak * gizli amaçlarını, gerçek kişiliğini ortaya çıkarmak.
maskesiz * Maskesi olmayan.
* Davranışve tutumunda gerçek kişiliğini saklamayan.
maskot * Uğur getireceğine inanılan şey.
* Uğur sayılan kimse veya hayvan, uğurluk.
maslahat * İş, önemli iş, mesele.
* Erkeklik organı.
maslahatgüzar * “gören, yapan, eden” Bir büyük elçinin temsilci olarak bulunduğu ülke dışına çıkmasıdurumunda veya o
ülkeye gelmesinden önce ona vekâlet eden diplomat, işgüder.
maslahatgüzarlık * Maslahatgüzar olma durumu, maslahatgüzarın mesleği.
* Maslahatgüzarın makamı, işgüderlik.
maslak * Sürekli su akan boru.
* Su yolu üzerinde bulunan su haznesi.
* Büyük yalak.
maslûp * Asılmış; asılarak öldürülmüş(kimse).
masmavi * Her yanımavi, gömgök.
masnu * Sanatla yapılmış, sanat ürünü.
* Aslı olmayan, uydurma, yapma, düzme, düzmece, sahte.
masnuat * Sanatla yapılmışşeyler, sanat eserleri.
* Aslı olmayan şeyler, yapma ve düzme şeyler.
mason * Masonluk derneği üyesi, farmason.
mason locası * Çeşitli derecelerdeki masonlardan oluşan gruplardan her biri.
masonluk * Birtakım kardeşlik ilkelerini benimseyen, birbirlerini parola ve işaretlerle tanıyan, loca denilen bölümlere
ayrılan kimselerden kurulu dernek.
* Mason olma durumu, farmasonluk.
masör * Erkek masajcı, ovucu.
masöz * Bayan masajcı, ovucu.
masraf * Harcanan para, gider.
* Bir şeyin yapımında kullanılan gereç, harç.
masraf etmek * para harcamak.
masraf görmek * alışverişveya ödeme işlerini yapmak.
masraf kapısı * Para harcamayı gerektiren bir iş.
masraf kapısıaçmak * para harcamayı gerektiren bir işe girişmek.
masrafa girmek * bir işveya yapım için çok para harcamak.
masrafıçekmek * bir işiçin gereken parayıödemek, gideri karşılamak.
masraflı * Çok masraf gerektiren, pahalıya çıkan.
masrafsız * Masraf gerektirmeyen veya az masrafı olan, ucuza mal olan.
* Külfeti az olan.
masraftan çıkmak * beklenmedik bir sırada para harcama durumunda kalmak, paradan çıkmak.
masruf * Sarf edilmiş, harcanmış.
massetme * Emme, içine çekme, soğurma.
massetmek * Emmek, içine çekmek, soğurmak.
mastar * Fiilin -mak/-mek veya -ma/-me ekleri alan ve isim gibi kullanılan şekli: al-mak, üşü-mek, gör-me, bul-ma
vb.
mastar * Sıvacıve duvarcıların, cetvel gibi kullandıkları, uzun, ensiz ve düz tahta, mıstar.
mastara * Açıölçme cetveli, iletki, mıstara.
master * Üniversite diplomasıyla doktora arasındaki akademik derece, yüksek lisans derecesi.
mastı * Kulaklarıuzun ve düşük, bacaklarıkısa, bodur bir köpek cinsi.
mastıçiçeği * Öküzgözü.
mastika * Sakızla tatlandırılmışrakı, sakız rakısı.
* Sakız ağacından çıkarılan reçine.
mastor * Çok sarhoş.
mastur * Mastor.

Bir yanıt yazın