Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 22

masturi * Geminin en genişyeri.
mastürbasyon * Cinsel bölgelere dokunarak orgazm sağlama.
masum * Suçsuz, günahsız.
* Temiz, saf.
* Küçük çocuk.
masum masum * Masumlukla, masum bir biçimde.
masumane * Suçsuz, temiz, masum bir biçimde.
masume * Suçsuz, günahsız (kadın).
* Temiz, saf (kadın).
masumiyet * Masumluk.
masumluk * Masum olma durumu, masumiyet.
masun * Korunan, korunmuş.
* Saklanmış.
masuniyet * Korunmuşolma durumu.
* Dokunulmazlık.
masura * Karton, tahta veya plâstikten yapılan, üzerine şerit, iplik vb. sarılan koni veya silindir.
* Çeşme zıvanası.
* Bir akarsu ölçü birimi.
maş * Bir çeşit börülce (Phaseolus aureus).
maşa * Ateşveya kızgın bir şey tutmaya, korlarıkarıştırmaya yarayan iki kollu metal araç.
* Çok küçük şeyleri tutmaya yarayan küçük, kollu araç.
* Başkasının isteklerine, amaçlarına alet olan kimse.
* Bisiklet çatısının ön ve arkasında, çatal biçiminde, tekerleklerin takıldığıparça.
* Saçlarıkıvırmak, düzeltmek için elektrik veya ateşle ısıtılan maşa biçiminde alet.
maşa gibi * zayıf ve kuru (kimse).
maşa gibi kullanmak * Bkz. maşası olmak.
maşa kadar * (yeni doğan çocuklar için) çok ufak.
maşa varken elini yakmak * bir işten gelebilecek zarardan kendini koruyacak bir yol varken o yolu tutmamak.
maşacı * Maşa yapan veya satan kimse.
maşacılık * Maşacının işi veya mesleği.
maşala * Bağve bahçelerde ekilmek için ayrılmıştoprak parçası, evlek.
maşalama * Maşalamak işi.
maşalamak * Saçlarımaşa ile kıvırmak veya düzeltmek.
maşalanmak * Maşa ile tutturulmak.
maşalı * Maşası olan.
* (saç için) Maşa ile kıvrılmış.
maşalık * Başkasının pek de hoşolmayan, sakıncalı isteklerine, amaçlarına alet olma durumu.
* Aşırıhırçınlık, yaramazlık yüzünden dayak yemeye aday (çocuk).
maşalık etmek * başkalarının çıkarı, isteği ve amaçlarıdoğrultusunda çalışmak.
maşallah * “Ne güzel”, “Allah nazardan saklasın” gibi beğenme duygularıanlatır.
* Umulmadık durumlar karşısında şaşkınlık ve sitem belirtmek için söylenir.
* Nazar değmemesi için çocukların üzerine iliştirilen veya çeşitli araçlara, binalara vb. yerlere asılan, üstünde
“maşallah” yazılınazarlık.
maşallahıvar * bir kimsenin veya bir şeyin iyi bir durumu anlatılırken söylenir.
maşası olmak * sakıncalı bir işte biri tarafından araç olarak kullanılmak.
maşatlık * Müslüman olmayanların, özellikle Yahudilerin mezarlığına verilen ad, meşatlık.
maşer * İnsan topluluğu, toplum.
maşerî * Topluluğa ait olan, toplumu ilgilendiren.
* Toplumsal.
maşlah * Tek parçalıve kol yerine yarıkları olan bir çeşit kadın üstlüğü.
* BazıvarlıklıArapların giydiği ipekten harmani.
maşrapa * Metal, toprak vb. den yapılmış, ağzıaçık kulplu, bardağa benzeyen, küçük kap.
maşrık * Doğu.
maşuk * Sevilen, âşık olunan (erkek).
maşuka * Sevilen, âşık olunan (kadın).
mat * Satranç oyununda taraflardan birinin yenilgisi.
mat * Parlak olmayan, donuk.
mat etmek * (satranç oyununda) yenmek.
* bir tartışma sonunda karşısındakini cevap veremez duruma düşürmek.
* kötü duruma düşürmek, bozmak.
mat olmak * (satranç oyununda) yenilmek.
* bir tartışma sonunda veya benzeri bir durumda yenik düşmek.
matador * Boğa güreşçisi, toreador.
matafora * Sandallarıasmaya yarayan ve gemilerin bordalarında bulunan dikmelere verilen ad.
matafyon * Yelkenlere ve teknelere açılan delik.
matah * (hafifseme duygusu ile) İnsan, mal, eşya vb. için kullanılır.
matara * Yolculukta veya askerlikte kullanılan, boyna veya bele asılı olarak taşınan, genellikle aba veya deri kaplı,
metal su kabı.
matbaa * Basım evi.
matbaacı * Basımcı, basım evi sahibi.
matbaacılık * Basımcılık, basım evi işletmeciliği.
matbah * Mutfak.

Bir yanıt yazın