memleketçilik | * Memleketçi olma durumu. |
memleketler arası | * Uluslar arası. |
memleketli | * Aynımemleketten olan (kimse), hemşehri. * Memleket halkı. |
memlûk | * Köle. * (özel ad olarak) Kölemenlerden olan kimse. |
memnu | * Men edilmiş, yasaklanmış, yasak. |
memnu meyve | * Tanrı’nın yasaklamasına rağmen Adem’in, Havva’nın elinden yediği meyve. * Elde edilmesi yasaklanan şey. |
memnu mıntaka | * Girilmesi, film ve fotoğraf çekilmesi yasak olan yer, yasak bölge. |
memnuiyet | * Yasak olma, yasak edilme durumu. |
memnun | * Herhangi bir olaydan veya durumdan ötürü sevinç duyan, kıvançlı, mutlu. |
memnun etmek | * (bir kimseyi) sevindirmek, kıvanç vermek. * yüklüce para veya bol bahşişvermek. |
memnun memnun | * Memnun bir biçimde, memnun olarak, memnuniyetle. |
memnun olmak | * sevinmek, sevinç duymak, kıvanmak. |
memnunca | * Memnun gibi, az çok memnun. |
memnuniyet | * Sevinç, sevinme, kıvanç, kıvanma. |
memnuniyetle | * Kıvanç duyarak, kıvançla. |
memnuniyetsiz | * Memnun olmayan. |
memnuniyetsizlik | * Memnun olmama durumu. |
memnunluk | * Kıvanma, kıvanç. |
memorandum | * Muhtıra, nota. |
memul | * Umulan, düşünülen. |
memul etmek | * beklemek, ummak. |
memul olmak | * umulmak, beklenilmek. |
memur | * Devlet hizmetinde aylıkla çalışan kimse, görevli. * Bir işle görevlendirilmişolan, yükümlü. |
memur etmek | * görevlendirmek. |
memure | * Bayan memur. |
memurin | * Memurlar. |
memuriyet | * Memur olma durumu, memurluk. * Görev, vazife. |
memurluk | * Memur olma durumu. |
men | * Yasaklama, izin vermeme. |
-men | * Bkz. -man / -men (I). |
-men | * Bkz. -man / -men (II). |
menafi | * Yararlar, faydalar. |
menafiiumumiye | * Kamu yararı. |
menajer | * Menecer. |
menajerlik | * Menecerlik. |
menakıp | * Menkı beler. |
menakıpname | * Menkı beleri konu edinen eserlerin ortak adı. |
mendebur | * Sümsük, sünepe, pis, iğrenç. |
mendeburluk | * Mendebur olma durumu. |
mendelevyum | * Atom numarası101, kütle numarası256 olan, izotopu 1957’de yapma olarak elde edilmişolan element. KısaltmasıMd. |
menderes | * Bir akarsu yatağının az eğimli koyak tabanlarında ve ova düzlüklerinde çizdiği S harfine benzeyen kıvrım. |
mendil | * Burun ve ter silmekte, bazen de el ve yüz kurulamakta kullanılan küçük, kare biçiminde dokuma veya yumuşak, ince kâğıt. * İçine bazışeyler konulan dokuma, yağlık. |
mendil atmak | * herhangi bir duyguyu, gizli bir mesajıhaberleşilen insana çeşitli anlamları olan renkli mendille bildirmek. |
mendil kadar | * (alan için) çok küçük. |
mendil sallamak | * birini uzaktan mendil sallayarak selâmlamak veya uğurlamak. |
mendilli | * Mendili olan. |
mendilsiz | * Mendili olmayan. |
mendirek | * Dalgakıranla yapılmışliman. |
menecer | * Yönetici. * Bir sporcunun veya sanatçının meslekî işlerini yöneten kimse, menajer. * Bir spor dalının, takımının teknik yöneticisi. |
menecerlik | * Menecer olma durumu. * Menecerin görevi. |
Kategoriler