Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 33

menedilme * Menedilmek işi.
menedilmek * Yasak edilmek, yasaklanmak, önüne geçilmek.
menejer * Bkz. Menecer.
menekşe * Menekşegillerden, bir veya çok yıllık otsu bitki (Viola tricolor).
* Bu bitkinin mor renkli, güzel kokulu çiçeği.
menekşe gözlü * Gözleri koyu lâcivert renkte olan.
menekşe gülü * Tırmanıcı, küçük çiçekli bir gül (Rosa chinensis).
menekşe rengi * Menekşe çiçeğinin mor rengi.
* Bu renkte olan.
menekşegiller * Çiçekleri ayrıtaç yapraklı iki çenekli bitkiler familyası.
menemen * Yumurtalısivri biber, domates yemeği.
menengiç * Bkz. melengiç.
menenjit * Ateş, şiddetli başağrısı, kusma, ense katılaşması, sayıklama gibi belirtilerle ortaya çıkan beyin zarları
iltihabı.
menent * Benzer, eş.
menetme * Menetmek işi.
menetmek * Yasak etmek, yasaklamak, engel olmak.
meneviş * Bir yüzeyde renk dalgalanmasısonucu görülen parlaklık, hare.
* Terementi ağacının tohumu.
menevişlenme * Menevişlenmek işi.
menevişlenmek * Bir yüzeyde renk dalgalanmaları oluşmak, harelenmek.
menevişli * Menevişleri olan.
menfa * Bir kimsenin sürgüne gönderildiği yer, sürgün yeri.
menfaat * Yarar, çıkar, kâr, fayda.
menfaat düşkünü * Sadece kendi çıkarınıdüşünen, her şeyi kendine yontan kimse.
menfaat gütmek (veya gütmemek) * çıkarınıön plânda tutmak (veya tutmamak).
menfaatçi * Çıkarcı, çıkarına düşkün (kimse).
menfaatine * yararına.
menfaatperest * Çıkarcı.
menfaatperestlik * Çıkarcılık.
menfaatperver * Çıkarına düşkün.
menfaattar * Menfaatçi.
menfez * Girecek veya geçecek yer, delik, açma.
menfi * Olumsuz.
* Her şeyi olumsuz ve kötü yanlarıyla ele alan.
* Sürgün edilmiş.
* Negatif.
* Olumsuz.
menfilik * Bkz. olumsuzluk.
menfur * Nefret edilen, iğrenç, tiksindirici.
mengene * Onarma, işleme, düzeltme gibi işlemlerin uygulanacağınesneyi sıkıştırıp istenildiği gibi tutturmaya yarayan
bir çeşit sıkıştırıcıalet.
* Yağınıveya suyunu çıkarmak için ürünleri sıkmaya yarayan alet veya araç, pres.
mengene gibi * kuvvetle iyice sıkıştırarak.
menhiyat * Din yasakları.
menhus * Uğursuz.
meni * Döl suyu, bel suyu, atmık, sperma.
menisk * Bir yüzü içbükey, öbür yüzü dış bükey olan mercek.
* Bazıeklemlerde kemik arasında bulunan kıkırdak bölüm.
menisküs * Diz meniski travması.
menkı be * Din büyüklerinin veya tarihe geçmişünlü kimselerin yaşamlarıve olağanüstü davranışlarıyla ilgili hikâye.
menkul * Bir yerden başka bir yere taşınmışolan.
* Ağızdan ağıza geçerek gelmiş, söylenegelmiş.
* Bir yerden bir yere taşınabilen (mal), taşınır.
menolunma * Menolunmak işi.
menolunmak * Yasak olmak, yasaklanmak.
menopoz * Kadınlarda gebe kalma ve doğurma yeteneğinin sona ermesi, yaşdönümü.
menopoza girmek * kadınlar için aybaşıhâlinin ve yumurtlamanın tamamen sona erdiği dönem başlamak.
mensubiyet * Bir yerle, bir kimse ile ilgili, ilişkili olma durumu, ilgililik.
mensucat * Dokuma, dokumalar, tekstil.
mensup * Bir yerle veya bir kimseyle bağlantısı olan, ilişkili, -den olan, -e bağlı(kimse).
mensup olmak * bir şey veya kimseyle bağıntısı olmak.
mensur * Düz yazı biçiminde olan, manzum olmayan.

Bir yanıt yazın