meslek icabı | * mesleğinin gereği olarak. |
meslek içi eğitim | * Meslekteyken görevlinin kendini geliştirmesi için çağrıldığıkurs. |
meslek seçmek | * geçimini sağlamak için yeteneklerine ve isteğine göre bir işi sürekli yapmak. |
meslekî | * Mesleğe ilişkin, meslekle ilgili olan. |
mesleksel | * Meslekî, meslekle ilgili. |
mesleksiz | * Mesleği olmayan, işsiz güçsüz (kimse). |
mesleksizlik | * Mesleksiz olma durumu. |
meslektaş | * Aynımeslekten olan. |
meslektaşlık | * Meslektaşolma durumu. |
mesmu | * İşitilmiş, duyulmuşolan. |
mesnet | * Dayanak. * Mevki, makam. |
mesnetli | * Dayanağı olan. |
mesnetsiz | * Dayanağı olmayan. |
mesnevî | * Her beyti ayrıuyaklı bir divan edebiyatınazım biçimi. * Bu türdeki eserlerin genel adı. |
mesrur | * Sevinmiş, sevinçli. |
mest | * Sarhoş, kendinden geçmiş, esrik. |
mest | * Üzerine ayakkabı giyilen kısa konçlu, hafif ve yumuşak bir tür ayakkabı. |
mest etmek | * kendinden geçirmek. |
mest olmak | * kendinden geçmek, sarhoşolmak. |
mestane | * Sarhoşgibi, kendinden geçmişçesine. |
mestçi | * Mest yapan veya satan kimse. |
mestçilik | * Mest yapma veya satma işi. |
mestur | * Örtülü, kapalı, gizli. |
mesture | * Örtülü. * Bkz. Tahsisatımesture. |
mes’udane | * Mes’ut bir biçimde, mes’ut olarak. |
mes’ul | * Sorumlu. |
mes’ul olmak | * sorumlu olmak. |
mes’ul tutmak | * sorumlu görmek. |
mes’uliyet | * Sorum, sorumluluk. |
mes’uliyet almak | * sorumluluk yüklenmek. |
mes’uliyetli | * Sorumlu. * Sorumluluk gerektiren. |
mes’uliyetsiz | * Sorumsuz. * Sorumluluk gerektirmeyen. |
mes’uliyetsizlik | * Sorumsuzluk. |
mes’ut | * Mutlu, sevinçli, ongun. |
mes’ut etmek | * mutlu kılmak. |
mes’ut olmak | * mutlu olmak, onmak. |
meşakkat | * Güçlük, sıkıntı, zorluk. |
meşakkat çekmek | * sıkıntı içinde olmak. |
meşakkate katlanmak | * güçlüğe, sıkıntıya göğüs germek. |
meşakkatli | * Güç, sıkıntılı. |
meşakkatsiz | * Güç olmayan, sıkıntısız. |
meş’ale | * Ucunda, alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan, aydınlatmaya yarayan değnek. |
meşale çekmek | * önderlik etmek, önayak olmak. |
meşaleci | * Ortalığı aydınlatmak için çıra vb. yakmakla görevli kimse. |
meşatlık | * Musevîlere özgü mezarlık, maşatlık. |
meş bu | * Dolmuş, dolu. * Doymuş. |
meşe | * Kayıngillerden, üç yüz kadar türü arasında, kışyaz yapraklarınıdökmeyenleri de bulunan, kerestesi dayanıklı bir orman ağacı(Quercus). * Bu ağaçtan yapılmışolan. |
meşe kömürü | * Meşenin yakılması ile elde edilen dayanıklıkömür. |
meşe odunu | * Meşe ağacından elde edilen dayanıklı odun. * Anlayışsız, görgüsüz ve kaba saba kimse. |
meşe palamudu | * Meşe türü bir cins palamut. |
Kategoriler