Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 59

mor * Kırmızı ile mavinin karışmasından oluşan renk, menekşe renginin kırmızıya çalanı.
* Bu renkte olan.
mor karaman * Kızıldan mora kadar değişen renklerde, göz, ağız, burun etrafı, daha açık, başve ayaklar vücuduna göre
daha koyu renkte, kaba karışık yapağılıDoğu Anadolu bölgesi ile kuzeydoğu illerimizde yetiştirilen bir tür koyun.
mor ötesi * Gözle görülmeyen, dalga boylarıyaklaşık 4000 angströmle 200 angström arasında olan, mor ışının ötesinde
yer alan, yapay olarak da elde edilip tıpta kullanılan bir ışınım, ültraviyole.
mor salkım * Baklagillerden, salkım durumunda mavi, mor, beyaz, pembe renkli çiçekler açan, 20 m ye kadar uzayabilen
çok yıllık bir sarmaşık (Wisteria sinensis).
moral * Bir insanın ruhsal gücü, yürek gücü, maneviyat.
moral eğitimi * Ruhsal gücü, maneviyatı güçlendirme.
moral çöküntü * Manevî dirençsizlik, ruhsal yönden direnememe, cesareti yitirme.
moral vermek * bir kimsenin ruhsal direnme gücünü artırmak, cesaretlendirmek, yüreklendirmek.
morali bozulmak * ruhsal yönden direnme gücünü yitirmek, içine korku düşmek.
moralini bozmak * bir kimsenin ruhsal yönden direnme gücünü azaltmak, sarsmak.
moralizm * Ahlâkçılık doktrini, ahlâkıaraç değil, amaç sayan doktrin, törelcilik.
morarış * Morarmak işi veya biçimi.
morarma * Morarmak işi.
morarmak * Mor bir renk almak.
* Herhangi bir sıkıntıveya hastalıkla vücudun bir organımor renk almak.
morartı * Morarmışyer, morluk.
morartma * Morartmak işi.
morartmak * Morarmasına sebep olmak, mor renk vermek.
moratoryum * Çok bunalımlıdönemlerde bir ülkede, bölgede bir bölüm veya tüm borçlardaki ödeme zorunluğunun geri
bırakılması.
* Resmî geciktirme.
moren * Buzul taş.
morfem * Kelimelere gramer bakımından biçim veren çoğu ek hâlinde olan kelime parçaları, biçim birimi.
morfin * Afyonda % 10 oranında bulunan, uyuşturucu, önemli bir alkaloit.
morfinlenme * Morfinlenmek işi.
morfinlenmek * Morfinle uyuşturulmak.
* Yüksek sesle gevezelik yüzünden yarıuykulu, yarıaptal duruma girmek.
morfinoman * Morfin kullanma alışkanlığı olan kimse, morfin tiryakisi.
morfoloji * Şekil bilgisi, biçim bilgisi, yapı bilgisi.
* Bkz. biçim bilimi.
morfolojik * Morfoloji ile ilgili, morfolojiye ilişkin.
morg * Adliyede kovuşturmayı gerektiren olaylar sonucu veya birdenbire ve şüpheli ölümlerde, ölüm sebebinin ve
ölünün kim olduğunun tespit edilmesi için ölülerin konulduğu ve inceleme yapılan yer veya yapı.
morg raporu * Ölülerin muayene ve otopsisinden sonra düzenlenen rapor.
morga kaldırmak * ölüleri incelenmek için morga götürmek.
morina * Mezgitgillerden, kuzey denizlerinde yaşayan, eti yenilen, karaciğerinden balık yağıçıkarılan bir balık (Gadus
morrhua).
Moritanyalı * Moritanya halkından olan.
morlaşma * Morlaşmak işi.
morlaşmak * Mor duruma gelmek.
morluk * Mor olma durumu.
* Moraran yer.
mormenekşe * Rengi mora çalan bir tür menekşe.
mors * Morsgillerden, Kuzey Atlantikte yaşayan, 4 m uzunluğunda, derisi, dişi ve yağı için avlanan bir memeli
(Odobenus rosmarus).
* Gizli işaret.
mors * Nokta ve çizgilerden oluşan bir alfabe kullanan telgraf dizgesi.
* Bu işaretleri almaya ve göndermeye yarayan alet.
* Gizli işaret.
mors alfabesi * Telgrafçılıkta kullanılan, nokta ve çizgilerden oluşan alfabe.
morsgiller * Memeliler sınıfının yüzgeç ayaklılar alt takımına giren bir familya.
mortadella * Bir tür İtalyan sucuğu ve böreği.
mortlama * Mortlamak işi veya durumu.
mortlamak * Ölmek.
morto * Ölü.
mortocu * Hristiyanlarda cenaze taşımak için tutulan kimse.
* Cenazelerde ağıt okuyarak aldığıparayla geçinen kimse.
* İmam.
mortoyu çekmek * ölmek.
moruk * Yaşlıerkek, baba.
moruklaşma * Moruklaşmak işi veya durumu.
moruklaşmak * Yaşlanmak, ihtiyarlamak.
morulâ * Yumurta hücresinin embriyon oluşurken gelişerek aldığı ilk biçim, blâstulâ.
morumsu * Mora çalan, moru andıran.

Bir yanıt yazın