Kategoriler
N SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük N Sayfa 19

nikel kaplama * Nikelâj.
nikelâj * Metal bir yüzeyi nikelle kaplama.
* Nikel kaplanmışmetal.
nikelleme * Nikelâj.
nikellemek * Nikelâj yapmak.
nikelli * Birleşiminde nikel bulunan.
* Nikelle kaplanmış.
nikelsiz * Nikeli olmayan, içinde nikel bulunmayan.
nikotin * Tütün yapraklarından çıkarılan, renksiz, açıkta bırakılınca havadan oksijen alarak esmerleşen, 247°C de
kaynayan ve 1,033 yoğunluğunda çok zehirli bir alkaloit (C10H14N2).
nikris * Bkz. nıkris.
nikriz * Klâsik Türk müziğinde, dizisi bir sekizli içinde gösterilebilen basit görünüşlü bir birleşik makam.
nilüfer * Nilüfergillerden, yapraklarıyuvarlak ve geniş, çiçekleri beyaz, sarı, mavi, pembe renkte, durgun sularda
veya havuzlarda yetişen bir su bitkisi (Nymphea).
nilüfergiller * İki çeneklilerden, örnek bitkisi nilüfer olan bir familya.
nim * Yarı.
nimbus * Kara bulut.
nimet * İyilik, lütuf, ihsan.
* İyi yaşamak için gerekli her şey.
* Yiyecek içecek, özellikle ekmek.
* Yararlanılan imkân.
nimet bilmek * şeref saymak.
nimet hakkı * Yenen, içilen şeyler üstüne yemin sözü.
nimeti ayağıyla tepmek * Bkz. kısmetini ayağıyla tepmek.
nimetşinas * İyilik bilir (kimse).
nine * Torunu olan kadın, büyük anne.
* Yaşlıkadınlara seslenmek için kullanılır.
ninni * Küçük çocuklarıuyutmak için söylenen türkü.
* Söylenen ninnilerin sonunda tekrarlanan söz.
* Bu tür bestelenmişeser.
nipel * İki bağlantıparçasını birbirine yakın olarak eklemekte kullanılan özel parça.
nirengi * Belli sayıda noktanın konumunu kesinlikle tespit edebilmek için, bu noktalarıtepe olarak kabul ederek, bir
alanıüçgenlere bölme işi.
nirengi haritası * Nirengi yoluyla çıkarılan harita.
nirengi noktası * Nirengi işleminde ayrılan üçgenlerin tepe noktası.
* Gemicilerin seyir için kullandığıdoğal yön noktası.
* Başlangıç.
nisaî * Kadınla ilgili.
* Kadın hastalıkları ile ilgili.
* Kadınsı.
nisaiye * Kadın hastalıkları, jinekoloji.
* Hastahanelerde kadın hastalıkları ile ilgili bölüm.
nisaiyeci * Kadın hastalıklarıuzmanı, jinekolog.
nisaiyecilik * Nisaiyecinin işi.
nisan * Yılın 30 gün süren dördüncü ayı.
nisan balığı * Nisanın birinci gününde yapılan aldatma ve şaka.
nisan yağmuru * Nisan ayında yağan ve bereketine inanılan yağmur.
nisap * Yeter sayı.
nispet * Oran.
* Bağıntı, ilgi, ilinti.
* Birini üzmek için veya inat olsun diye yapılan iş.
* Kıskandırmak veya üzmek için.
nispet eki * Bazıyabancı isimlerin anlamlarına bağlıyabancısıfatlar kuran ek.
nispet etmek * eşit tutmak, oranlamak.
nispet kabul etmek * eşit tutmak, oranlamak.
nispet kabul etmemek * eşit tutulamamak.
nispet vermek (veya yapmak) * karşısındakini kızdırmak için ona gösterişyapmak.
nispetçi * Nispet vermek huyu olan.
nispeten * Göre, kıyaslayarak, oranla.
* Bir dereceye kadar, oldukça.
nispeti olmak * ilgisi olmak, bağlantısı olmak.
nispetli * Oranlı.
nispetsiz * Oransız.
* Birbirine uymayan, farklı.
nispetsizlik * Oransızlık.
nispî * Göreli, bağıntılı, izafî, rölatif.
* Birbirine göre (olan), önceki duruma göre.
nispî temsil * Çoğunluk partisi dışındaki partilerin de kuvvetleri oranında üye seçmelerini sağlayan seçim biçimi.
nisyan * Unutma.
niş * Duvar içinde bırakılan oyuk, göz, hücre.
nişaburek * Klâsik Türk müziğinde rast makamıve uşşak makamının buselik “si” perdesiyle oluşmuş bir makam.
nişan * İşaret, iz, belirti, alâmet.
* Nişanlanma sırasında yapılan tören.
* Evlenmek üzere birbirine söz verme, nişanlanma.
* Kurşun, taşvb.ile vurulmak istenen hedef.
* Hedefi vurmak için silâh, taşvb.ye gerekli doğrultuyu verme.
* Gördükleri önemli işlerden dolayıkişileri onurlandırmak için devletçe verilen anmalık.

Bir yanıt yazın