Kategoriler
SÖZLÜK Türkçe Sözlük Y

Türkçe Sözlük Y Sayfa 65

yumaklamak * Yumak biçimine getirmek.
yumaklanma * Yumaklanmak işi.
yumaklanmak * Yumak durumuna gelmek.
yumdurma * Yumdurmak işi veya durumu.
yumdurmak * Yummasını sağlamak.
yumma * Yummak işi.
yummak * Kısarak kapamak, sıkarak kapalıduruma getirmek.
yumru * Yuvarlak, şişkin şey, kabartı.
* Şişkin, kabarık, yuvarlak biçimli.
* Bkz. yamru yumru.
* Sap, kök veya dallarda bulunan, yedek besin taşıyan şişkinlik.
yumru kök * Patates, pancar, yer elması gibi yumru biçiminde olan kök.
yumru topu * Yuvarlak top.
yumrucuk * Küçük yumru, ufak şişkinlik.
yumruğuna güvenmek * isteklerini yaptırmak için yalnızca kaba kuvvete güvenmek.
yumruk * Parmakların kapanmasıyla elin aldığı biçim.
* Elin bu biçimiyle yapılan vuruş, yumrukla vuruş, yumruk darbesi.
* Baskı.
yumruk atmak (veya indirmek) * yumrukla vurmak.
yumruk gibi * yumruk büyüklüğünde.
yumruk göstermek * korkutmak, gözdağıvermek.
yumruk hakkı * Zorbalıkla elde edilen şey.
yumruk kadar * (küçük olması gereken şeyler için) iri, büyük.
* (iri olması gereken şeyler için) küçücük.
yumruk oyuncusu * Boksör.
yumruk oyunu * Boks.
yumruk topu * Boksörlerin düzgün ve çabuk yumruk vurabilmeleri için çalıştıkları, uzunluğu boksörün boyuna göre
ayarlanabilen, bir askıya asılılâstik top.
yumruk yumruğa gelmek * yumruklaşmak.
yumruklama * Yumruklamak işi.
yumruklamak * Yumrukla vurmak.
yumruklanma * Yumruklanmak işi.
yumruklanmak * Yumrukla vurulmak.
yumruklaşma * Karşılıklıyumruk atma, yumruk vurarak dövüşme.
yumruklaşmak * Karşılıklıyumruk atmak, yumruk vurarak dövüşmek.
yumrulanma * Yumrulanmak, yumrulmak işi.
yumrulanmak * Yumru biçimine gelmek, yumru gibi olmak.
yumruluk * Yumru olma durumu.
yumuk * Yumulmuşolan, yumulmuşgibi duran.
* Tombul.
yumuk gözlü * Göz kapaklarışişolan.
yumuk yumuk * Tombul tombul.
yumuklaşma * Yumuklaşmak işi.
yumuklaşmak * Yumuk durumuna gelmek.
yumulma * Yumulmak işi.
yumulmak * Kapanmak, örtülmek.
* Kendini bir işe istekle vermek, girişmek, saldırmak, atılmak.
* Kısılmak, örtülür gibi olmak.
yumulu * Yumulmuşolan, yumuk.
yumurcak * Yaramaz küçük çocuk.
* Veba hastalığında koltuk altında veya kasıkta çıkan çı ban.
yumurta * Bir dişinin vücudunda oluşan, yumurtlama ve döllenmeden sonra aynıtürden bir canlı oluşturan hücre.
* Tavuk yumurtası.
* Er bezi.
* Çorap onarmakta kullanılan, yumurta biçiminde, genellikle tahta veya mermerden kalıp.
yumurta akı * Yumurta sarısınısaran az akışkan, albümince zengin, saydam madde.
yumurta hücresi * Bkz. oosfer.
yumurta kapıya dayanmak (veya gelmek) * yapılacak işiçin zaman çok daralmak.
yumurta kökü * Kök boyası.
yumurta küfesi yok ya! * kendisine bir zarar getirmeyeceğini bildiği için, doğru sayılmayan bir davranışta bulunmaktan
çekinmeyenler için söylenir.
yumurta ökçe * Orta yükseklikte ve az sivri ökçe.
yumurta sarısı * Yumurtanın ortasında bulunan sarı bölüm.
* Bu bölümün rengi.
yumurta zarı * Yumurtanın kabuğuyla akını birbirinden ayıran ince zar.
yumurtacı * Yumurta toplayıp satan kimse.

Bir yanıt yazın