Kategoriler
SÖZLÜK Türkçe Sözlük Y

Türkçe Sözlük Y Sayfa 74

yüz beşlik * Bir top çeşidi.
yüz binlerce * Çokluk ifade etmek amacıyla kullanılır.
yüz binlik * Yüz bin liralık.
yüz bulmak * ilgi ve yakınlık görmek.
yüz bulunca astar istemek * Bkz. yüz verince astar istemek.
yüz çevirmek * gösterdiği ilgiyi kesmek.
yüz etmek * ısmarlamak, havale etmek.
yüz geri etmek * geri dönmek.
yüz görümlüğü * Güveyin düğün günü geline verdiği armağan.
yüz göstermek * ortaya çıkmak.
yüz göz * Bütün yüz.
yüz göz olmak * biriyle gereksiz yere, aşırıderecede senli benli olmak.
yüz kalı bı * İnsan yüzüne alçıdökülerek alınmışkalıp, bu kalıptan çoğaltılmışyüz heykeli, mask.
yüz kaplama * Genellikle sert ve orta sert ağaçlardan biçilerek veya kesilerek elde edilen, kontratabla veya yonga
levhalarının yüzlerine yapıştırılarak kullanılan, güzel desenli kaplama çeşidi.
yüz karası * Utanılacak bir durum veya şey.
yüz karası olmak * utanılacak bir durum ortaya çıkmak.
yüz kere * pek çok kez, tekar tekrar, defalarca.
yüz kere * Pek çok, tekrar tekrar, çok kez, defalarca.
yüz kızartıcı * Utandırıcı, utanılacak.
yüz kızartıcısuç * Utanç verici, insanlık onuruna yakışmayan suç.
yüz kızartmak * sıkılarak yalvarmak.
yüz kızdırmak * utanmayı göze almak.
yüz kiri * Yüz karası.
yüz ölçümü * Bir yerin veya bir şeyin yüzeyini ölçme, mesaha.
* Bu ölçme sonunda ortaya çıkan miktar, mesahaisathiye.
yüz sabunu * Elleri ve yüzü yıkamak için kullanılan sabun.
yüz surat davul derisi (yüz surat hak getire veya yüz surat mahkeme duvarı) * hiç utanması olmayanlar için söylenir.
yüz suyu * Bir kimsenin onuru, haysiyeti.
yüz suyu dökmek * onurunu sarsacak kadar çok yalvarmak.
yüz sürmek * aşırısevgi göstermek için yere eğilmek.
yüz tutmak * yönelmek.
* başlamak.
yüz tutmak * bir şey, olmak üzere bulunmak.
* giderek biçim ve renk değiştirmek.
yüz verince astar istemek * kendisine gösterilen küçük bir ilgiden şımararak genişyetki elde etmeye, daha çok yarar sağlamaya
çalışmak.
yüz vermek * ilgi, yakınlık göstermek, hoşgörülü davranmak, şımartmak, itibar etmek.
yüz vermemek * ilgi yakınlık göstermemek.
* önemsemek.
yüz yapmak * makyaj yapmak.
yüz yazısı * Köylerde gelinin yüzüne yapıştırılan telli pullu süsler.
yüz yazmak * makyaj yapmak.
* köy seyirlik oyunlarında taklit edilen kişinin özelliklerini belirtecek şekilde yüz boyamak, maske yapmak.
yüz yüzden utanır * insanlar karşıkarşıya gelince daha kolay uzlaşabilirler.
yüz yüze * Karşıkarşıya.
yüz yüze bakmak * arada hatır gönül meselesi olmak, karşılıklı ilişkiyi korumak zorunda bulunmak.
yüz yüze gelmek * birden karşılaşmak.
* bir araya gelmek.
yüz yüze kalmak * aynı ortam içerisinde bulunmak.
yüz yüze yaşamak * sürekli olarak bir arada olmak zorunda bulunmak.
yüzbaşı * Orduda rütbesi üsteğmenle binbaşıarasında olan subay.
yüzbaşılık * Yüzbaşının rütbesi veya yüzbaşının görevi.
yüzbeyüz * Yüz yüze.
yüzde * Herhangi bir işte aracı olan kimseye, görevinin karşılığı olarak, yüzde hesabına göre verilen ücret, yüzdelik.
* Bir sayısıfatı ile kullanıldığında, yüze bölünen bir şeyin o kadarlık parçasını belirtir.
yüzde yüz * Kuşkusuz, şüphesiz, muhakkak.
* Bütünü, tamamı, tamamen.
yüzdelik * Yüzde.
yüzden * Görünüşolarak, bakarak.

Bir yanıt yazın