- debate = tartışma, münazara, çekişme
- debt = borç, borçluluk
- deceit = aldatmaca, hilekarlık, dolandırıcılık
- deceive = aldatmak, kandırmak, ihanet etmek, kazık atmak, oyun etmek
- decipher = şifresini çözmek, deşifre etmek,
- declare = ilan etmek, beyan etmek
- decline = azalmak, gerilemek, düşme, düşüş
- dedicate = adamak, vermek, ayırmak, tahsis etmek, ithaf etmek, hizmete sunmak
- dedicate to = kendini adamak
- deduce = sonuç çıkarmak, anlamak
- deduction = tümevarım, sonuç, indirim, kesinti
- deepen = derinleşmek, derinleştirmek, artmak, artırmak, şiddetlenmek
- defeat = yenmek, bozguna uğratmak
- defect = bozukluk, kusur, hata, sakatlık
- defend = savunmak, korumak, müdafaa etmek
- define = tanımlamak, belirlemek, belirtmek, tarif etmek
- degeneration = yozlaşma, aslını kaybetme
- delay = geciktirme, gecikme, tehir,
- delightful = zevkli, hoş, keyifli,
- deliver = sunmak, sağlamak, ulaştırmak, vermek, teslim etmek, iletmek, dağıtmak, devretmek
- demand = talep, istem, istek, rağbet
- demobilize = terhis etmek
- demolish = yıkmak, tahrip etmek, imha etmek
- demonstrate = göstermek, sergilemek, kanıtlamak, ispatlamak, ispat etmek, koymak
- deny = reddetmek, inkâr etmek, yalanlamak, yadsımak, yoksun bırakmak, mahrum etmek, esirgemek, engellemek
- depress = bastırmak, moralini bozmak, azaltmak, kısmak, düşürmek,
- derive from = çıkarmak, gelmek
- descend = inmek, alçalmak, soyundan gelmek, miras kalmak, madene inmek, detaya inmek
- desert = çöl, tatsızlık, hak etme, ıssız yer
- deserve =hak etmek, layık olmak
- design = plan çizmek, tasarlamak
- design = tasarlamak, dizayn etmek
- desire = istek, arzu, istemek, arzu etmek
- desolate = mutsuz, kederli, ıssız, terkedilmiş
- dessert = tatlı
- destination = hedef, varış yeri, amaç, gidilecek yer
- destiny = kader, yazgı, alın yazısı, kısmet
- destroy = yıkmak, imha etmek, tahrip etmek, ümidini yıkmak
- detain = gözaltına almak, tutuklamak, alıkoymak, hapsetmek, mahrum etmek
- detect = meydana çıkarmak, işin aslını ortaya çıkarmak ,algılamak, sezmek, farketmek
- detection = teşhis etmek, belirlemek, algılamak, algılayıcı
- deter (someone) from = caydırmak, engel olmak
- deteriorate = kötüleşmek, kötüye gitmek, bozmak, bozulmak
- determination = belirleme, kararlılık, karar, tespit, saptama, belirtme, azim, saplantı
- devastate = harap etmek, tahrip etmek, mahvetmek, enkaz haline getirmek
- develop = geliştirmek, gelişmek, şekillendirmek, ilerlemek, banyo etmek, açınım yapmak, tab etmek, ilgi göstermek
- deviate = sapmak, saptırmak, yoldan çıkmak
- devote = adamak, ayırmak, tahsis etmek
- diagnose as = teşhis etmek
- differentiate = farklılaştırmak, ayırt etmek, ayrım yapmak, farkı görmek, fark gözetmek
- diminish = azaltmak, düşürmek, küçültmek, kısmak, eksiltmek
- direct = direkt, dolaysız, anlaşılır, açık, doğru, dürüst, kestirme, doğrudan doğruya
- disappearance = kayboluş, kayıp, yok olma, gözden kaybolma
- disclose = açığa çıkarmak, gün ışığına çıkarmak
- discover = keşfetmek, bulmak, ortaya çıkarmak
- discriminate (against) = ayırt etmek, fark gözetmek, ayrıcalık yapmak
- discriminate against = ayrımcılık yapmak
- discuss about = tartışmak
- disease = hastalık, rahatsızlık, illet,
- dismiss = kovmak (işten), kafasından çıkarmak, reddetmek
- dismissal = işten çıkarma, görevden alma, reddetme, af
- dispatch = gönderme, sevk,
- display = göstermek, sergi , görüntüleme
- displeased = hoşnut kalmamış, memnun olmayan
- dispose of = kullanmak, vermek, kurtulmak, imha etmek, elden çıkarmak, satmak, yok etmek, bırakmak, tüketmek, devretmek, halletmek
- dispute = anlaşmazlık, uyuşmazlık, ihtilaf, tartışma, çatışma, çekişme, kavga, münakaşa
- disqualify = menetmek, yetersiz bulmak, yetkisini elinden almak
- disseminate = yaymak, dağıtmak, saçmak
- distinct = farklı, ayrı, başka
- distinguish = ayırmak, ayırt etmek, ayrım yapmak, seçmek
- distort = bozmak, biçimini bozmak
- distress = sıkıntı, sıkıntılı
- distribute = dağıtmak, vermek, paylaştırmak
- divert = yönlendirmek, başka yöne çekmek
- dizzy = baş döndürücü, başı dönen, şaşkın, sersemlemiş, fırıl fırıl dönen
- docile (dosayl) = uysal, evcil
- dominate = hakim olmak, egemen olmak, hükmetmek, nazır olmak
- donate = bağışlamak, vermek
- donation = bağışlama, bağış yapmak
- dowry = çeyiz, drahoma, yetenek
- dramatic = dramatik, çarpıcı, etkileyici, heyecanlı
- draw = çizim, çekim, çekme
- dress code = kıyafet kodu
- drug addict = eroin bağımlısı
- drug dealer = eroin ticareti yapan kimse
- dustbin = çöp kutusu
Kategoriler
YDS’de En Çok Çıkan Kelimeler – D
